Vedat Bilgin
Sol-sağ kavramlarının, ideolojilerin, sosyal hareketlerin ve siyasal partilerin batının toplumsal tarihine, burada yaşanan devrimlere uzandığını söyledikten sonra, tartışılması gereken başka bir önerme vardır. Bu toplumsal olayları yaşamamış bir ülkede, bu tarihsel süreçlerden uzak bir toplumda aynı ya da benzer toplumsal bölünmeler temeline dayanmayan siyasal hareketler, ‘sol’ ya da ‘sağ’ olarak nitelendirilebilir mi? Nitelendirilemeyeceği açık; o zaman soruyu yeniden başka bir şekilde sormak lazımdır. Tarihsel olarak aynı şartlara sahip olmayan bir toplumda modernleşme süreçleri ve elbette ki sorunları da, yaşanmaya başlandığında ‘sol ve sağ bölünmeler’ ortaya çıkmaya başlayınca kaçınılmaz olarak bu farklılaşmalar hem ideoloji düzeyinde hem de siyasi oluşumlar düzeyinde ortaya çıkamaz mı? Mesela modernleşme süreci ister istemez sosyal ekonomik ve siyasal olarak benzer yapısal değişmeleri yaratamaz mı?
MODERNLEŞME, SAĞ VE SOL
Peki, buradan kalkarak, Türkiye modernleşme sürecinde ilerlediğine göre, burada neden sol ve sağ hareketlere toplumsal zemin teşkil edecek bölünmeler ortaya çıkmasın, dolayısıyla burada da ‘sağ ve sol partiler’ neden olmasın diye sorulamaz mı? Sanırım sorunun düğüm noktalarından biri buradadır. Çünkü modernleşmeyi üreten şartlar, başlatan toplumsal güçler farklıdır. Meselenin Batı modernleşmesinin zihinsel şartlarını bir tarafa bırakarak ele alırsak (o farklı ve geniş bir tartışmayı gerektirir) toplumsal modernleşmenin merkezinde sivil toplumun bulunduğunu görülecektir. “Burjuvazinin şehir hukukunu savunması, sivil hakları kurumlaştıracak değişime öncülük etmesi, şehirlerin paranın, pazarın, eğitimin, meslekleşmenin, üretimin ve elbette pazarın merkezi haline gelerek yükselmesi, batıda şehir devrimini yaratırken aynı zamanda ‘sivil toplumla’ eski toplumun odağında yer alan ‘siyasal toplumu’ karşı karşıya getirmişti. O çok konuşulduğu halde sivil toplum deyince akla moda değimle ‘STK’ ların geldiği bir ülkede bu diyalektiğin anlaşılması elbette kolay değildir.” Bunun anlamı şudur; eski zümreler düzeninin, onun politik toplumunu değiştiren alttan gelen değişim dalgası batıda kapitalistleşme sürecini ve sınıf temelli bölünmeleri meydana getirirken ‘sağ ve sol akımların’ bu zemin üzerinden farklılaşması yaşanmıştır.
Türkiye modernleşmesinin arkasında böylesine bir sivil yapıyı bulmanın mümkün olmadığı ortadadır; çünkü Türkiye’de bu sürecin arkasındaki gücün ‘devlet’ ve ‘devletlû zümre’ olduğunun özellikle üzerinde duruyorum. Kime karşı? “Elbette ki toplumsal alana karşı, başta ‘yerli burjuvazi’ olmak üzere bütün sivil topluma karşıdır. Basitçe özetlemek gerekirse devlet bürokrasisine, batıcı aydınlara dayanan topluma karşı düzenlemeleri kapsayan ‘reformist hareketlerle’, sivil toplumun sürdürdüğü modernleşme hareketleri arasındaki fark, Türkiye solunun ve sağının temel problemi olmuştur.”
SAĞIM SOLUM SOBE!
“Bu konu tartışılınca, birçoğunun yaptığı gibi problemi 1970’lerin başında İdris Küçükömer Hoca’nın yaptığı şekilde çözme çabasına girmenin fazla bir işe yaramayacağının altını çizmek isterim. Hoca o yıllarda Türkiye’de ‘sağ ve sol’ diye bilinenlerin yerini değiştirip, tabloyu tersine çevirince meselenin çözüleceğini öne sürerken, aslında Batı ve Osmanlı karşılaştırması yaparak toplumsal bölünmeler ve siyasi ideolojilerin farklı kaynaklarını ortaya koymuştu fakat ‘sağa, sol’ ya da ‘sola, sağ’ diyerek meselenin halledilemeyeceğinin” kendisi de fark edecek durumdadır.
Netice olarak benim tartışılmasını gerektiğini düşündüğüm ve ele aldığım önerme şudur: Batılılaşma ideolojisi ve batıcı reformlar üzerinden ‘sol ve sağ’ tartışılamaz ve onlar olsa olsa sahte sol ve sağdır. “Bu ideolojik akımların gerçek hüviyetiyle ortaya çıkması sınıflaşma süreciyle olabilir.” Bu durumda mesele, Türkiye’nin sınıflaşma sürecinde sol ve sağ nerede nasıl var olabilir sorusuna uzanacaktır.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.03.2020
27.05.2019
20.05.2019
9.05.2019
6.05.2019
2.05.2019
30.04.2019
22.04.2019
18.04.2019
15.04.2019