Vedat Bilgin
Elbette gerekmez; buradaki ’solcu’ ibaresini tırnak içinde kullandığımın altını çizmek isterim. Bu ülkenin siyasi tarihinde kendilerini solcu olarak bildiğimiz Mustafa Suphi’den, Hikmet Kıvılcımlı ’ya, Mehmet Ali Aybar’dan Kemal Tahir’e, Attila İlhan’a kadar uzanan dürüst, namuslu yurtsever birçok solcu/sosyalist aydın, yazar, siyasetçi vardır fakat dün de bugün de ‘solcu’olmayı Türkiye düşmanı olmanın ön şartı olarak görenlere ne demeli? Öncelikle bu adamların ‘solcu’ ‘sosyalist’ olmalarının oldukça sorunlu olduğunu ifade etmek isterim.
Dünkü yazımda da belirttim; Türkiye’de sosyal şizofren bir grup vardır ve bunlar derin bir kimlik krizi içinde yaşamaktadırlar. “Yaşadıkları bu sosyal psikolojik krizin arkasında Batıcılık ideolojisi üzerinden duydukları/hissettikleri aşağılık kompleksi, kendi tarih/kültürlerine düşmanlığa oradan da kendi halkına yabancılaşmaya dönüşmüştür.” Bu durum öylesine marazi bir ruh haline sebep olmuştur ki ya bu halkı zorla (devrimden anladıkları da budur) değiştireceklerdir ya da dışarıdan birileri gelip değiştirecektir.
Yabancılaşma aracı mıdır?
Bu dışarıdakiler arasından dün Sovyetler’e davetiye çıkardıklarını, yakın zamana kadar AB’ye güvendiklerini, şimdilerde ise iyice çıldırıp PKK/PYD gibi bir cinayet örgütüne bel bağlayacak kadar alçaldıklarını unutmamak lazımdır. Bunların her birinin hikâyesi farklı olabilir fakat ortak özellikleri Türkiye’ye karşı nefrete varan bir duyguyu paylaşmaları veya Türkiye düşmanlarıyla aynı çizgide buluşmalarıdır.
Hastalıklı bu zihniyet durumunu analiz etmeye çalışınca ortaya çıkan ilk husus, onların yerli olan bir dünyaya ait olma hissini yitirmiş olmalarıdır. Bu köksüzlük duygusudur ki önce Batıcılık ideolojisi üzerinden başka bir dünyaya ait olma hissini, ondan sonra da uygulana gelen Batılılaşma reformları vasıtasıyla ortaya çıkan, kültürel olarak pseudo (sahte) bir Batılı hayat tarzını kendi zümreleri içinde yaşamalarıyla kendi halklarına yabancılaşmaya uğramalarına yol açmıştır. Bundan sonra onlar için, zümresel olarak kendi halklarına karşı sömürge ülkelerdeki müstemleke yöneticilerin davranış biçimini benimsemesi çok kolay olmuştur.
“Bu zümre için ‘solculuk’, sadece kendilerine ‘siyasal bir sıfat kazandırmak’ için kullanılan bir malzeme veya araçtır. Bu şizofrenik aydın/bürokrat tipinin dün Sovyetçi bugün AB’ci veya PKK/PYD çizgisinde olmalarının hiçbir önemi yoktur, önemli olan Türkiye karşısında olduklarına inandıklarının yanında durmaktır. Bu zümrenin hastalıklı durumunun göstergesi sayılacak diğer bir vasfı ise bu durumu kolektif olarak üretmeleri ve adeta bir sınıf davranışına dönüştürmeleridir.” Buradaki sınıf halini ‘kültürel sınıf’ olarak nitelendirmenin daha doğru olacağını belirtmem gerekir ki ‘sol’ ve ‘sağ’ tartışmalarındaki esas ayrım da buradan kaynaklanmaktadır.
Yerli ve sol mümkün mü?
Bilindiği gibi Türkiye’deki sol hareketler esas itibariyle organik bir sınıf temeli olmadan ortaya çıktığı, daha çok aydın/bürokrat ideolojinin ‘devlet’ özneli bir düşüncesinin çarpık yansıması olarak geliştiği için, bu gruplar içinde yer alanların ‘solculuğu’ kolayca Batıcılık üzerinden yerli olandan uzaklaşmaya açık olmuştur. Bu durumda istisnai bir biçimde kendi entelektüel yeteneği ve aydın çabasıyla yerli kimliklerini kaybetmeden ortaya namuslu bir tavır koyan, eser sahibi olanları diğerlerinden ayırmak gerekir.
“Bugün Türkiye’nin Afrin operasyonu karşısında ABD’nin organize etmeye çalıştığı orduya katılmakta ahlaki bir sorun görmeyenlerin, kendisini sol veya benzeri sıfatlarla niteleyen hastalıklı tavrının, sosyal şizofrenik grupların yaşadığı şahsiyet krizinin sebeplerini araştırırken bu krizin tarihsel ideolojik esaslarına bakmak gerektiği gibi, bu hastalıklı tavrı Türkiye düşmanlığına dönüştürenlerin bireysel özelliklerine de ayrıca bakmak gerekir.”
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.03.2020
27.05.2019
20.05.2019
9.05.2019
6.05.2019
2.05.2019
30.04.2019
22.04.2019
18.04.2019
15.04.2019