Yasemin ÇONGAR
* Yasemin Çongar’ın bu yazısı YA DA köşesinde değil, EX LIBRIS / DÜNYA BUNLARI OKUYOR adlı köşede yayımlanmıştır.
***
Pıtırcık günlerim bunlar benim; Blaise Cendrars’ın o mısraındaki gibi “Salak ve mutlu olmasını da bilmek gerek” günlerim. Belki güneş, guguk kuşlarının şarkısıyla doğduğu için bu mevsim, belki sahildeki akşam yürüyüşleri iğde koktuğundan, belki de her fırsatta mütefekkir bir martı gibi gayesiz bakabildiğimden denize, kendime rağmen huzurluyum.
İçine hapsolduğumuz sınırları silen bir sise benziyor huzur. Yayılmacı bir his… Yayıldıkça, “salak ve mutlu” olabildiğimiz anlar birbirine eklendikçe yani, keskinliklerimizin, kırıklıklarımızın, yoksunluklarımızın ehemmiyeti azalmıyor sadece; asıl kendimiz önemsizleşiyoruz. Küçüklüğümüzü fark ediyoruz. Ne kadar büyük bir şeyin parçası olduğumuzu anlıyoruz ya da. Kendimizden sakınmadığımız her tebessüm, hayatın ihtimallerini de teklifsiz bir gamze gibi beraberinde getiriyor.
Bir hayat biçimi olarak edebiyat eleştirisi
Edebiyat bir ihtimaller hazinesidir. Okurken ne kadar küçülsem de, bana bunu hatırlatan kitapları seviyorum. The Anatomy of Influence: Literature as a Way of Life (Etkilenmenin Anatomisi: Bir Hayat Biçimi Olarak Edebiyat) tam da böyle bir kitap.
1930 New York doğumlu, anadili Yidce ile dininin dili İbraniceyi İngilizceden önce öğrenerek büyüyen Amerikalı edebiyat eleştirmeni Harold Bloom, kırk yıldır, dünyaya olmasa bile en azından Batı alemine hükmetme iddiasıyla sürdürdüğü ve bu iddiasına uygun olarak hem bir çekim hem de çatışma merkezine dönüşen edebiyat incelemelerinde bir çemberi tamamlamış oluyor bu yeni kitabıyla. Bloom, bu çemberi çizmeye 1973’te The Anxiety of Influence: A Theory Of Poetry (Etkilenme Endişesi: Bir Şiir Teorisi, Ferit Burak Aydar’ın tercümesi ve Emine Ayhan’ın şiir tercümeleriyle, Metis) ile başlamıştı ve yıllar içinde — ne yazık ki Türkçeye çevrilmeyen —A Map of Misreading (Yanlış Okuma Rehberi),The Western Canon (Batı Kanonu), Shakespeare: The Invention of the Human (Shakespeare: İnsanın İcadı),How to Read and Why (Nasıl ve Niçin Okumalı?), Hamlet: Poem Unlimited (Hamlet: Sınırsız Şiir) dahil yirmiden fazla kitabıyla, hep aynı yöne doğru ilerleyip, aynı açıyı genişleterek, her yeni makaleyle kapsadığı alanı biraz daha büyüterek, şimdi belki başladığı noktaya dönmüş oldu. The Anatomy of Influence, otuz sekiz yıl önceki The Anxiety of Influence’u her an aklında tutan bir kitap kuşkusuz ama görmüş geçirmiş bir nazire ya da bir tür “sonsöz” oluşturmaktan ziyade, Bloom’un elli beş yıldır aksatmadığı edebiyat hocalığını ve bence daha da önemlisi seksen bir yıllık ömrünü taçlandıran bir yönü var.
Merkezinde “edebiyat” olan bir ömür bu. Bloom bunca yıldır edebiyat eleştirisini, teoriden uzak ve şiire yakın bir yazı türü olarak, başlı başına bir edebiyat biçimi olarak algılayıp uygulamakla kalmıyor zira; yeni kitabını okurken bir kez daha anlıyorsunuz ki, Bloom böyle yaşıyor. “Benim yapmaya çalıştığım haliyle edebiyat eleştirisi, öncelikle edebidir, yani kişiseldir ve tutkuludur. Felsefe, politika ya da kurumsallaşmış bir din değildir” diyor kitanın başlarında. Sözü, Charles Augustin Sainte-Beuve ve Paul Valéry gibi, kendi gözündeki gelmiş geçmiş en mahir eleştirmenlere getiriyor sonra ve diyor ki, “Edebiyat eleştirisi en güçlü haliyle bir tür akıl edebiyatıdır, dolayısıyla da hayat üzerine bir meditasyondur. Ama hayatla edebiyat arasında bir ayrım yapmak da yanıltıcı olabilir. Edebiyat benim için sadece hayatın en iyi parçası değil zira, bizatihi bir hayat biçimi ve başka bir biçimi yok hayatın.”
Kısaca, Anxiety (Endişe-1973) ve Anatomy (Anatomi-2011) diye vaftiz edebileceğimiz iki kitap, birarada düşünüldüğünde, işte bu hayat biçimini kutsuyorlar. Her iki kitapta da kendi kuvvetli ve ekseriya keskin tezleriyle karşımıza çıkan Bloom’un, buna rağmen, kutsiyetin katılaştırıcı etkisinden korunabilmesini ise, yine edebiyatın sonsuz ihtimallerinde görüyorum ben. Zira Anxiety’den otuz sekiz yıl sonra Anatomy’de de, edebiyatta etkilenmenin analizini yapan Bloom, temel yaklaşımını yine “yaratıcı yanlış okuma” üzerine kuruyor:
“Peki ama niye ‘yanlış okuma’?... Kuvvetli yanlış okumalar olabileceği gibi, zayıf yanlış okumalar da vardır. Ama eğer bir edebi eser yeterince üstünse doğru okumalar mümkün değildir. Doğru bir okuma, kendi kendisini anlattığını söyleyerek, metni tekrar edecektir sadece. Kendi kendisini anlatmaz. Bir edebi yapı ne kadar güçlüyse, mecazlı bir dile o kadar itimat eder… Hayalgücünü kullanan edebiyat mecazlıdır, metaforludur. Ve bir şiir ya da bir roman konusunda konuşup yazarken, biz de mecazlara sığınırız.”
Edebiyatın yanlış okumalarını yüceltmek, en basit simge-anlam denklemlerin bile her okur için farklı çözümleri olabileceğini kabul etmeyi gerektiriyor bir yandan; bir yandan da, metnin mesajı kadar metnin müziğini de severek; somut ifadelerin yanı sıra, kelimelerin birbirleriyle yaptıkları ses ve akis oyunlarıyla soyutladıkları gizli manaları da hissederek; tariflerdeki tereddütlerin, teşbihlerdeki hataların her birinin ayrı birer hikâye yazdığına da bilerek okumaya davet ediyor bizi.
Bir aşk ilişkisi olarak edebi etkilenim
Kitabının başına Lev Tolstoy’un şu cümlelerini almış Bloom: “Sanat eleştirmenliği için bir sanat eserinde fikir aramanın saçmalığını gösterecek ve bunun yerine sanat denen şeyi oluşturan o bağlantıların sonsuz labirentinde okura rehberlik edecek insanlara ihtiyacımız var.” Rastgele bir epigraf değil bu kuşkusuz. Bloom, edebiyatta etkilenmenin anatomisini yaparken, tam da Tolstoy’un özlediği türden bir rehberliğe soyunuyor; “bu yazar şundan etkilendi; falancanın ilham kaynağı fişmekandı” türü doğrusal ilişkiler pek yok bu kitapta. Onaltıncı yüzyıldan bugüne uzanan bir edebi bağlantılar labirentinde yürüyorsunuz daha ziyade ve “kim kimi etkilemiş” sorusundan ziyade, etkilenmenin ve nihayetinde edebiyatın oluşum serüveninin kendisi üzerine düşünüyorsunuz. Bloom bu serüvenin sırrını aşkta buluyor:
“Etkilenmeyi basit biçimde edebi aşk diye tanımlıyorum ben; savunma güdüsüyle kıvamına getirilen bir aşk. Savunma yolları şairden şaire değişir. Ama aşkın her şeye hükmeden mevcudiyeti, gerçek edebiyatın nasıl işlediğini anlamak açısından hayatidir.”
Ne demek istediğini anlamamız için âşık olduğumuzda ya da bu muhteşem olayın benim çok sevdiğim İngilizce anlatımıyla “aşka düştüğümüzde” ne hissettiğimizi hatırlamamızı istiyor:
“Aşka düşeriz, ve bir süre için savunmasız kalırız ama sonra zamanla kendimizi kötülükten korumak için bir dizi jest geliştirmeye başlarız. Ego’nun kendisine yaptığı narsistçe yatırıma geri dönmemizi isteyen bir güdüdür bizi harekete geçiren. Şairler için de böyledir. Eros’un bütün o duygu karmaşasına teslim olan yeni ama potansiyel olarak kuvvetli bir yazar, topyekun bağlanmalardan uzak durmak için mücadele verir.”
Anatomy, “âşık” şairin/yazarın âşık olduğu şairle/yazarla arasına mesafe koyma çabasını, bu çabanın başarılı ve başarısız olduğu örnekleri bol şiirli, bok anektodlu bir akışta anlatırken, Bloom’un “insanın mucidi” saydığı, eserleri beş asırdır eskimeyen, zayıflamayan, kendisine tekrar tekrar geri dönülen, piyeslerinin bin bir versiyonu üretilen, kimi replikleri atasözü muamelesi gören ve yarattığı karakterlerle bugün hala yanyana, içiçe, hatta belki aynı bedende yaşadığımız Shakespeare, edebi kozmosun merkezinde duruyor.
Bloom’a göre, bir “kurucu” Shakespeare; hatta ondan “tanrı” diye de söz edilebilir. Ama başka “kurucu”lar da olduğunu biliyor elbet ve onların önünde eğilmek yerine, her birinin kendi ülkelerinin edebiyatını nasıl yönlendirdiklerine, kendilerinden sonra gelenler için nasıl bir kibble oluşturduklarına bakıyor daha ziyade. “Fransız edebiyatının merkezindeki adam Rabelais, Montaigne ya da Moliere değildir” diyor mesela, “Racine, Victor Hugo, Balzac; Baudelaire, Flaubert ya da Proust da değildir. O adam, Fransa’da başha ülkelerde Shakespeare, Dante, Cervantes, Goethe, Tolstoy ya da Emerson için ayrılan yerde oturan Descartes’tır. Bu yere ‘Kurucu’nun yeri deyiniz. Edebi etkilenim, Britanya’da, İtalya’da, İspanya’da, Almanya’da, Rusya’da ve ABD’de ülkede ülkeye radikal bir değişim göstermez. Ama Fransa’da ‘Kurucu,’ bir filozof olduğu için, bu işler Fransa’da farklı yürür.”
Bloom, sahte merhametten uzak ve yer yer de büsbütün asitli bir dille yazarken, bir edebiyatçıya ya da bir edebi akıma ilişkin ne düşündüğünü gizlemeye asla tenezzül etmiyor ama buradaki “Fransızlar farklıdır” vurgusunda, küçümseme ya da dışlamadan ziyade, anlama çabası var. Fransız edebiyatı ve edebiyat eleştirisi, Batı estetiği içinde ayrı bir yere oturuyor Bloom’a göre; “tümdengelimci” bir yer bu; “Kartezyen” bir yer. Paul Valéry’nin “edebi yüceliği” tamamen bir çıkarım, tümden gelmiş bir tek, çokluktan süzülmüş bir sonuç gibi algılamasını da buna bağlıyor. Ve bu algı, Bloom’a her ne kadar yabancı da olsa, onun Valéry’ye olan hayranlığını gölgelemiyor asla.
Valéry, Mallarmé, aşkımız ve kendimiz
Bir yazarın kendisinden önce yazanlarla bağlantısı, Bloom’un kullanmayı tercih ettiği ve eski Yunan’da Olimpiyatların da adı olan o kelimeyle söylersek bir “agon” yani bir mücadele, bir yarış, bir çekişme olarak gelişiyor. “Agon,” yazarın egosunun kendini Eros’tan koruma çabası aynı zamanda; bir yazarın tutkuyla sevdiği, öykündüğü, etkilendiği bir yazara karşı geliştirdiği bir savunma güdüsü… Mesele, dönüp dolaşıp edebiyatta “özgün” olmanın saçmalığına geliyor velhasıl. Bunu da, Bloom’un hem şair hem eleştirmen olarak çok sevdiği Fransız edebiyatçı Paul Valéry’den (1871-1945) daha iyi kimse anlatamaz sanırım:
“Başkalarının, onun zihninde geçirdiği gizli dönüşümlerin izini süremediğimiz zaman, bir yazarın özgün olduğunu söyleriz. Demek istediğimiz şey, o yazarın yaptığı şeyin başkalarının daha önce yapmış olduğu şeye bağlılığının aşırı karmaşık ve düzensiz olduğudur. Diğerlerinin suretinde yaratılmış eserler vardır, diğerlerinin tersi olan eserler vardır, ama aynı zamanda, daha önceki yaratımlarla ilişkisi o denli çapraşık olan eserler vardır ki, kafamızı karıştırırlar ve onların doğrudan tanrıların elinden çıkma olduğunu düşünürüz. Bu konuya daha derinlemesine girmek için, bir aklın kendi kendini ve bir eserin kendi yazarını etkilemesini de tartışmalıyız ama bunun yeri burası değil.”
Valéry’nin “yeri değil” dediği şey, Bloom’un kitabından bende kalan en kuvvetli imaj aynı zamanda. Bir aklın kendi kendini etkilemesi ve bir eserin, hatta bazen tek bir karakterin yazarını etkilemesi, tutsak alması, değiştirmesi ya da değişmesini engellemesi pekala mümkün ve yazmak için kendinden kurtulmaya çalışan bir yazarın silueti, nedense kabuğundan binbir zahmetle çıkan o mavi yengeçler misali bir kırılma hissi veriyor bana; yaşamak için, üremek, üretmek, çoğalmak için kendinde bir parçayı yok etmeye çalışmakta müthiş bir kudret ve inatçı bir umut kadar nihai bir hüzün de var; seziyorum.
Valéry’nin Bloom’un kitabına girmesi, sadece etkilenme üzerine yazdıklarından kaynaklanmıyor; aynı zamanda, ustası, arkadaşı, kılavuzu saydığı, büyük bir hayranlıkla bağlandığı Stéphane Mallarmé (1842-1898) öldüğünde, şiire yani hayata küsmüş bir adam Valéry. Bloom, bunu uzun uzun anlatmıyor ama Valéry’nin 1898’de, yani henüz yirmi yedi yaşındayken başlattığı “büyük sessizliğini” ancak yirmi yıl sonra, kırk altı yaşını bitirirken bozduğunu biliyoruz. Şiire yirmi yıl ara verebilen bu büyük şairin, bu esnada nasıl kırılıp kanayarak kabul değiştirdiğini hiç bilemeyeceğiz belki. Ama Mallarmé yaşarken, onun şiirine karşı hissettiklerini ve bu etkinin kendi şiiri üzerindeki kudretiyle nasıl bir mücadele, bir “agon” sürdürdüğünü, kendisi anlattığı için biliyoruz:
“Bir nefret ve aşk karışımı, merhametsiz bir mahrem ilişki – giderek artan bir karşılıklı ilahlaştırma ya da yakınlık, aynı zamanda sevgili olan bir düşmanın içine daha hızlı ve derin bir şekilde nüfuz edebilme tutkusu ki bu da savaşmaya benziyor; sadece iki kişilik bir yarış – adeta cinsel birleşme.”
Mallarmé’yle ilişkisini tarif ettiği bu satırlar, Valéry’nin yıllarca sustuktan sonra yeniden yazmaya başladığında bize bıraktığı mısraları getiriyor aklıma: Je suis en toi le secret changement / Tu n’as que moi pour contenir tes craintes! Ve nedense, bu mısralarla ancak iki kişiye hitap edebileceğini düşünüyorum bir insanın. Ancak “âşık” olduğuna böyle seslenebilir insan ve ancak kendine böyle seslenebilir. Bloom’un kitabını, birbirinden etkilenen yazarların hikâyelerinden kendime dönerek kapatırken, yazbaşının ihtimallere gebe bu tuhaf huzuru içinde, “Senin içinde gizlice değişen benim” diyorum kendime ve sana, “Korkularına karşı elinde tek ben varım!” Valéry, bir nefeste hem etkilenmenin, hem de etkilenmeyle mücadelenin tarifini yapmamış mı dersin?
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012