Yasemin ÇONGAR
Devletin karakollarını beklerken, üniformaları içinde gencecik ölen oğullarının acısıyla yere kapaklanan anaların ülkesinde, başka analar da dağda bekleyen gerilla kıyafetli oğullarının, devletin bombardımanından sağ kurtulması için dua ediyordu dün.
Bense bu “bölünmüş” ülkenin başkentindeydim.
Ankara’da sarı sonbaharın kışa “kışt” deyip, demini sürmek üzere geri döndüğünü haber veren pırıltılı bir sabah. Başbakanlık Konutu’nun daha ziyade yabancı konuklara verilen yemeklerde kullanılan upuzun salonunda upuzun bir masa; bir ucunda oturunca diğer uçtakilerin yüzünü ancak hayal meyal seçebiliyorsunuz, o kadar uzun. Odaya sarı renk hâkim, sonbahar sarısı değil ampul sarısı; içeriye gün sızmıyor. Gazeteciler, televizyoncular, patronlar, yöneticiler masada yan yana dizilmiş; hâkim renkleri lacivert. Taraf ekibi olarak toplantıya en son biz varıyoruz ve adımıza ayrılan yerlere geçtiğimizde, Enerji Bakanı’nın düşlediği gibi ta sabah namazından itibaren hummalı bir mesai yapılmışçasına, odanın şimdiden sıcak ve havasız olduğunu farkediyorum. Oysa daha Başbakan gelecek, yarım saat kadar konuşacak, sonra“off-the record” yani bir bakıma “basına kapalı” yapılan bu “basınla toplantı,” karşılıklı soru-cevap ve fikir beyanıyla kemiksiz iki saat daha sürecek. O salonun daha ne çok ısınacağını, salon ısındıkça havadaki oksijenle birlikte, beyinlere giden kanın da ne kadar azalacağını, varın siz tahmin edin.
Peki, bu hararete değdi mi?
Sonunda Başbakan’ın “tam katılımlı” olduğu için davetlilere teşekkür ettiği toplantıda, barış adına, barışın dilini kurmak ve kullanmak adına, kanı durdurmanın yolunu bulmakta medyanın neler yapabileceğini tartışmak adına yeni, yapıcı, yaratıcı bir fikir ortaya atıldı mı? Hayır. Kısa ve net. Davet sahiplerini de, diğer katılımcıları da “samimi” bir anlarında yakaladığınızda, bu soruya farklı bir cevap vereceklerini pek sanmıyorum.
Ama böyle toplantıların her şeye rağmen bir yararı var. Hükümet yetkilileri ve gazeteci milleti ne zaman“medya” konusunu görüşmek için biraraya gelseler, gazeteci milleti aynaya bakıyor aslında; hükümet değil ama medya hakkında, yani kendisi hakkında yeni baştan fikir ediniyor.
Dün de öyle oldu,“salonda kalmak üzere” konuşulanları salonda bırakarak şunu söyleyebilirim ki, Başbakan’ın “halkın bilgilenme hakkı ve gazetecinin bilgilendirme görevi ile PKK’ya propaganda imkânı tanımak arasındaki çizgiye dikkat edilmesi” yönündeki tavsiyesinden ziyade, gazeteci milletinin kendi kendini sansür etme konusundaki gönüllülüğüne şaşırdım ben. Medyayı daha da “tektipleştirecek” yöndeki tekliflerin hükümetten çok medyadan gelmesinde, insanın nefesini kesen bir şey vardı hakikaten. Belki de oksijen azlığı havalandırmanın yetersizliğinden değil,“Şu Karayılan röportajlarını yasaklamamız gerekmez mi” ve “Böyle saldırılar sonrasında bizden nasıl bir yayın yapmamızı talep ediyorsunuz” türünden sorular sormayı kendisine reva görebilen meslektaşlarımızın toplantıda “yeter sayı”ya ulaşmasındandı. Gazeteci milleti olarak aynada pek güzel görünmüyorduk velhâsıl. Bu yazdığımı, asıl muhatapları üzerlerine alınmayacaktır haliyle; istisnalar da darılmasınlar, herkes kendini biliyor.
Karayılan gibilerle konuşmak
Başbakan, toplantıda yaptığı bir kıyaslamayı daha sonra basın toplantısında da dile getirdiği için, bu kıyaslamaya ilişkin “salondan” birkaç cümle aktarmakta sakınca yok. Erdoğan, Britanya’nın IRA, İspanya’nın ETA şiddetiyle ilgili tecrübesinden, hem siyaset hem de medya açısından alınacak dersler olduğunu düşünüyor. Kameralar önünde “Kapalı toplantıda da söyledim” diye aktardığı şu söz Margareth Thatcher’a ait: “Propaganda terörün oksijenidir.” Erdoğan, bu sözden yola çıkarak, Britanya’da IRA’nın sesini kısmak, IRA sözcülerinin medyada kendilerini ifade etmelerini engellemek adına kesin bir sansür uygulandığını düşünüyor olabilir.
1990’ların ilk yarısında, IRA şiddetinin şahlandığı dönemde, ben Londra’daBBC ’de çalışıyordum. Doğrudur; 1988’de Muhafazakâr hükümetin aldığı bir karara istinaden, IRA ve Sinn Fein dâhil toplam 11 cumhuriyetçi örgütün medyada yer alma imkânı kısmen kısıtlanıyordu. Mesela Sinn Fein lideri Gerry Adams’ın bir açıklamasını yayınlamak istediğinizde, bu sözleri Adams’ın sesinden değil, ancak bir aktörün, bir dublörün, bir muhabirin sesinden verebiliyordunuz.
1985’te, Ulster cumhuriyetçilerinin bir başka liderine, şimdinin İrlanda Cumhurbaşkanı adayı Martin McGuiness’e de yer veren bir belgesel, hükümet baskısına boyun eğenBBC tarafından yayından kaldırılmış, yönetimin yasakçılığını protesto edenBBC çalışanları da 24 saat grev yapmıştı. Adı üstünde “Britanya Yayın Kuruluşu”nun yöneticileri “resmî” kriterleri gereği sansüre daha meyyaldiler ama muhabirler ve tabii “özel” medya bu sınırları hep zorladı. Ne de olsa,ITV televizyonundan Peter Taylor’ın, hem de Britanya Ordusu’nun Derry’de 13 Kuzey İrlandalıyı öldürdüğü Kanlı Pazar’ın ertesi günü, IRA’nın Derry Tugay Komutanı ile söyleşi yapması gibi vakıalarla dolu bir gazetecilik geleneğinden söz ediyoruz. Sonuçta, IRA-Sinn Fein merkezli yayın kısıtlamasının ömrü beş yıl oldu. Bugün bu döneme ilişkin sayısız medya araştırmasına bakarsanız, Kuzey İrlanda Barış Süreci’nin sansür sayesinde değil, sansüre rağmen, sansür delinerek ilerlediğini göreceksiniz; Britanya halkı bir bütün olarak, Ulster’daki sorunu anlayıp, meselenin boyutunu daha iyi kavradıkça, silahların yerini sözün alması da kolaylaştı çünkü.
Dünkü toplantı ışığında, ilgilisine küçük bir notla bu faslı kapatacağım:
Ben PKK şiddetinin bugün bir zorunluluktan değil, tercihten kaynaklandığını ve bunun sadece akıttığı kan nispetinde değil, siyaseti ve çözümü ötelediği nispette de “ahlâksız” bir tercih olduğunu düşünüyorum. Asker öldürerek de, gerilla öldürerek de, hamile kadın öldürerek de, sonuçta hep aynı kan havuzunu büyüttüğümüze inanıyorum. Taraf , bu topraklarda artık hiçbir çocuğun öldürülmemesi, bu memleketin artık hiçbir yerinden kanamaması için bir gazetenin yapabileceği ne varsa yapmak isteyen, bunu kendince her gün deneyen bir gazete. Bu çabaya uygun düştüğü, toplumu bilgilendirmemize, süren çatışmaların neden sürdüğünü ve nasıl bitirilebileceğini anlamamıza yardım ettiği sürece de, bu çatışmanın her yerindeki herkesle görüşürüz ve bunu yayımlarız. Bir gazeteci, bilgilendirme ile propaganda arasındaki çizgiyi düşünerek, hissederek, sorgulayarak gazetecilik yapar. İşinin doğası budur. Toplumun bilgilenme hakkı ise çok taraflıdır, propagandadan korunma hakkı da bir bütündür. Gazeteci, örgüt propagandasının aracı olmamaya gösterdiği özeni, devlet propagandasının aracı olmamaya da gösterir; devletin de, örgütün de gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya dönük bir habercilikten ise sadece yüzünden utananlar korkar.
Fehman Hüseyin hedef mi
Ankara’nın tuhaf bir havası var; her haber cümlesinin içinde “ölüm” geçen bir günde, en“ümitsiz” İstanbul gazetecisine bile telefona sarılıp kulisleri yoklama hevesi verebiliyor. Ben de şimdi bu satırları yazdığım dönüş uçağını beklerken, bir yandan sınırötesi harekâta ve Neçirvan Barzani’nin Ankara temaslarına ilişkin haberleri ekrandan izleyip, bir yandan da telefonda yakalayabildiğim herkese, “Ne oluyor” diye sordum.
PKK’nın Çukurca ve Yüksekova saldırıları ertesinde, başkent bürokrasisi ile merkezî siyasetin en temel saptamalarını şöyle sıralayabilirim:
1. PKK, bu saldırıların görünür“başarısına” rağmen artık eski PKK değil. Çok sıkıştı ve bir tür intihara girişti.
2. Bu “intiharın” kararını PKK’nın içindeki Suriyeliler veriyor. Esad rejiminin yıkılma ihtimali ile, PKK’nın daha fazla şiddete yönelmesi arasında net bir ilişki var.
3. Bu ilişkide Fehman Hüseyin adı öne çıkıyor. Ankara, son eylemlerde PKK’nın Suriyeli komutanının parmak izini görüyor ve bana öyle geldi ki, şu anda, en önemli hedeflerinden biri olarak da Hüseyin’i seçmiş durumda.
4. Irak Kürtleri ile Ankara arasındaki diyalog hiç bu kadar sıkı olmamıştı. Başbakan’ın çağrısı üzerine derhal Ankara’ya gelen Neçirvan Barzani’den, Erbil’in devreye girmesi, peşmergelerin PKK’nın hareketini kısıtlamaya yönelik aktif rol üstlenmesi de istendi. Mesud Barzani, PKK’ya öfkeli ve bu öfkesini çeşitli biçimlerde göstermeye hazırlanıyor.
5. Ankara ile Erbil, Suriye Baas’ının PKK’yı kışkırttığı konusunda da hemfikir. PKK’lılar Esadçı bir profil çizerken, Irak Kürtleri ve Erdoğan hükümeti, Esad’ın günlerini sayıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında…
5.12.2013 - Müminlerle âlimlerin demokratlığı ve matematikten boşanan fizik
24.09.2013 - Erdoğan'ın yeni danışmanı, şaka değil
27.07.2013 - Abdellatif Kechiche: Hiçbir devrim, cinsel bir devrim olmadıkça tamamlanmaz
29.05.2013 - Sıradan bir 'tanrı'nın olağanüstü kitabı: Son Oyun
1.04.2013 - Duvarlarınıza fazla güvenmeyin
8.12.2012 - Makinenin hakikati, insanın zehri
1.12.2012 - Ben bu işi hepinizden daha iyi yaparım
17.11.2012 - Birinci hazin şahıs ve komşu çocukları
10.11.2012 - Ölümün içinden hayatı doğurarak...
3.11.2012
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
İbrahim Gül
Yazdıklarınızın hepsi gerçek. Elinize emeğinize sağlık doğruları yansıtmışsınız...
Ad Soyad Giriniz...
yazdıklarının topu yalan.....