Yasemin ÇONGAR
Rakel Dink susuyor. Mahkeme son kararını açıklamış. Herkes, ne diyecek diye ona bakıyor bir an. O susuyor. Beş yıl önce, “çutağım” dediği, “sevgilim” dediği kocasına, bütün bir memleketin önünde dimdik durup veda ederken, “Bu sessiz sevgi biraz olsun bize güç katıyor… Bugün sessizlik ile büyük bir ses yükselteceğiz. Bugün derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır”diyerek hepimize metanet çağrısı yapan bu güzel kadın şimdi susuyor.
Onun sessizliğinden daha kuvvetli bir çığlık olabilir mi?
Beş yıl önce çutağını, sevgilisini, kocasını sırtından vuranlardan söz ederken, “Yaşı kaç olursa olsun, on yedi veya yirmi yedi, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim” diyerek, hepimizi tek nefeste merhamete ve mücadeleye çağıran bu güçlü kadın şimdi susuyor.
Onun sessizliğinden daha kuvvetli bir çığlık olabilir mi?
Bu çığlığın bir meali de var elbet. Beş yıl önce, gün ortasında katledilen kardeşlerini kalpleriyle sahiplenenlerin, duydukları isyanda birleşip, “karanlığı sorgulamak” için kenetlenenlerin içinden“Hepimiz Hrantız” diye yükselmişti o çığlık.
Şimdi, beş yıl sonra, savcısının “Bu cinayeti simit satan çocukların tek başlarına işlemediği bellidir. Ergenekon örgütünün Trabzon ayağının işlediği bir cinayettir bu” dediği; mağdur avukatlarının “Bu cinayet Ergenekon’u da aşan devâsâ bir örgütün işi” diye tarif ettiği; delillerinin bizzat devlet tarafından imha ve gözardı edilmesiyle tıkanıp kaldığı bilinen bu dava sözümona bittiğinde, bitirilmek istendiğinde, bu kez, “Bilmedikleri bir şey var” diye mealini buluyor aynı çığlık: “Biz bitti demeden, bu dava bitmeyecek!”
Böyle yazmak istiyorum hakikaten; buna inanmak istiyorum. “Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek” çığlığını sessizce, inanarak haykırmak istiyorum. Ama olmuyor, biliyor musunuz, olmuyor şimdi.
Alt yazısında “Yasin Hayal’e cinayeti azmettirmekten ağır müebbet; Erhan Tuncel’e tahliye” yazan televizyon ekranında Rakel Dink’in yüzü duruyor; hareketsiz, hüzünlü. Onun beş yıl önce hepimizi metin ve merhametli kalarak, karanlığı sorgulamaya çağıran sessiz çığlığına uygun kelimeler, kuvvetli ve kararlı cümleler yazmak istiyorum. Ama çok zor, biliyor musunuz, hakikaten çok zor.
Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin de karar üzerine konuşmasına, “Bu kadarını beklemiyorduk”diye başlıyor zaten, “Arat Dink ‘Bizimle dalga geçtiler’ demişti. Dalganın en büyüğünü en sona saklamışlar. Meğer Hrant Dink üç-beş kendini bilmez tarafından öldürülmüş. Burada örgüt yokmuş. Bu kadarnı beklemiyorduk.”
Hrant Dink’in gerçek katillerinin bulunması ve o katillerin içinden çıktığı karanlığı sorgulamak için kenetlenmiş olan bir aileyle, o ailenin arkadaşlarıyla, onların ortak vicdanıyla, onların adalet, hakikat ve namus talebiyle dalga geçen bir devlete tosladık hep birlikte.
Bu devlet, Hrant Dink’i, Pelitli’de canı sıkılan birkaç beyaz bereli gencin öldürdüğüne inanmamızı istiyor bizden. Kendi başı da beyaz bereli bu devletin, yüzü katran karası.
Ve bu devletle hesaplaşmak için, bu devletin kirli yüzünü hakikatin ışığıyla yıkamak için Dink davasıyla eline büyük bir fırsat geçen hükümet, ne bu fırsatı görüyor, ne o sessiz çığlığı duyuyor. Hükümet, başını devletin bağrına gömmüş, öylece duruyor, durdukça kararıyor, kirleniyor.
Yine Fethiye Çetin’in sözleriyle, “Devletin siyasi cinayetler geleneği, devletin bir kısım vatandaşını düşmanlaştırma geleneği devam ediyor” ve “Bu devletin katil, halkını bombalayan, imhacı, suikastçı, kundakçı gibi sıfatlarla yan yana anılmasından çok rahatsız olanlar, devleti bundan arındırmak için hiçbir çaba sarf etmiyorlar.”
Oysa savcısının bile “Trabzon’daki kayıtlar imha edildiği için ben oradaki hiyerarşik yapıyı aşıp gerçeğe ulaşamıyorum” dediği bir davanın önünü açabilirdi bu hükümet. Başbakan Erdoğan ve ekibi, Hrant Dink cinayetini çözmek için muhtaç olunan tek kudretin namus olduğunu kavrayabilseler; Rakel Dink’in metanetini, merhametini ve mücadelesini bir an için kendilerinde bulabilseler; içlerinden bir kez olsun “Hepimiz Hrantız” diyebilseler, bunu yapabilir, bu davayı adalete vardırmak için gerekli siyasi iradeyi ortaya koyabilirlerdi. Yapmadılar.
Ve geriye bir “tetikçi çocuk” ile bir “azmettirici ağabey” kaldı. Geriye gün ortasında sırtından vurulup kaldırıma yığılıvermiş bir yiğit adamın bu memlekette bıraktığı büyük boşluk kaldı. Geriye hepimizle dalgasını geçen bir kirli devlet kaldı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012