Yasemin ÇONGAR
* Yasemin Çongar’ın bu yazısı YA DA köşesinde değil, EX LIBRIS / DÜNYA BUNLARI OKUYORadlı köşede yayımlanmıştır.
***
Orhan Pamuk’un izmaritlerinden önce Damien Hirst’ün izmaritleri vardı. “Cazibe-i umumiyeye karşı gelinmez” derdi anneannem yerçekimine kişisel bir anlam yükleyerek. “Rabbim, bizi hatt-ı şakûlde tutuyorsa bir bildiği var.” Susardım.“Hatt-ı şakûl de ne” diye sormazdım; uzaya füze göndermenin münasebetsizliğinden bahsetmediği belliydi; insanın yere sağlam basması, müşfik ve sadık olması gerekirdi, iki ayağının üzerinde duracaktın, kendi ağırlık merkezini bulacaktın, avarelik marifet değildi. Hem uç uç nereye kadar; elbet bir gün konacaktın. Bizi burada tutan kuvvetin kıymetini bilmekle başlıyordu tamamına eren her mübarek yolculuk. Ha aya gitmişsin ha roman yazmışsın.
Benim için fevkâlâde istisnai bir haftasonu kaçamağından neyse ki sadece çocukluğumun anneanne terennümleri kalmadı geriye, hafta boyunca zihnimde ezip yoğurarak, kenarından köşesinden tutup çekiştirerek, başka bir hayatın içindeki başka bir resme dahil etmeye çalıştığım imgeler de kaldı. Hirst’ün çeyrek asırlık eseri –yoksa oyuncakları mı demeliyim– var bu imgeler arasında. Onun raflara dizip duvara asarak sergilediği izmaritleri, kutu kutu ilaçları, ortasından ikiye kesip bize iç organlarını gösterdiği koyunları, eğilip ağzının ta içine baktırdığı buruşuk ciltli köpekbalıkları var. Ve tabii, ışığı çoğullaştıran elmasları, zirkonları; ışığın her rengini kanatlarında tutan ölmüş veya pek yakında ölecek olan kelebekleri; işinin ehli bir enstrümantör gibi steril çelik dolaplara özenle dizdiği bisturileri, neşterleri, dermatom bıçakları, epizyo makasları, koher pensleri ve adını bilmediğim daha nice cerrahî aleti –yoksa alet-i cerihası mı demeliyim– var.
Kâbe’nin ortasında bir kafatası
Ondan nefret etmeyi giderek daha çok seven eleştirmenlerin “dünyanın en çok para kazanan sanatçısı” unvanını isminin yanından zinhar eksik etmedikleri 1965 Bristol doğumlu Damien Hirst’ün 1988’den bu yana yaptıklarının toplamından oluşan sergi, bütün o karmaşaya bakarken tiksinti zırhını hepten kuşanmadıkları gibi, sualsiz bir hayranlıkla da kamaşmayan gözlerimi hayli yordu. Bu yorgunluğu sevdim. Gördüklerimi, okuduklarımdan süzerek anlatacağım sana; gitmesen, gezmesen de, serginin kitabını –kataloğunu demiyorum bak– karıştırmak istersin belki.
Londra’nın Tate Modern Müzesi, bu ilk Hirst retrospektifini düzenlemeye girişirken, bunca eleştirinin hedefi olacağını da tahmin etmişti sanırım. Bense “bayağı, iğrenç, çirkin, yüzeysel, tekrarcı, paragöz” diye özetlenebilecek eleştirileri okumadan ve Tate’in bu vesileyle bastığı Damien Hirstkitabını elime almadan gezdim sergiyi. Ama ak bir sayfa değildim haliyle. Yıllardır hakkında çıkan haberlerden damıtılmış “Elmas kafatası kitsch bir fikirdir” nev’inden cümleler, ve tabii, Michel Houellebecq’in La carte et le territoire (Harita ve Topraklar, Can Yayınları, Orçun Türkay’ın tercümesi) romanından yadigâr o müstehzi tarifin etkisindeydi hislerim. Houellebecq’in ressamı, Hirst’ü, “ziyadesiyle zenginleşmiş” bir başka sanatçı olan 1955 doğumlu Jeff Koons’la karşılıklı resmedeceği tabloyu tasavvur ederken Koons’u biraz daha gizemli bulur. Hirst’ü ise yakalamak kolaydır: “Hoyrat, edepsiz bir ifadeyle resmedilebilirdi, hani ‘bendeki mangırlar hepinizin ağzına sıçmama yeter’ dermişçesine bir ifadeyle; ayrıcaölüm üstüne sıkıntılı bir çalışma yürüten asi (ama zengin) sanatçı olarak da çizilebilirdi; yüzü kıpkırmızı, tepkisizdi, tam bir İngiliz, bu haliyle bir Arsenal taraftarına benziyordu.” Hâsılı, etkilenmeye teşne bir halde gitmedim Tate’e. Ama henüz bilet alıp sergi katına bile çıkmamışken, huzuruna vardığım For the Love of God ’ı (Tanrı Aşkına) tavaf ettikten sonra usulca değişmeye başladı bir şey. Değişmeye başladım.
“Huzur” diyorum bak, “tavaf” diyorum. Tate Modern’ın girişinde, simsiyah boyanmış duvarların ortasında simsiyah bir küp düşün. İki katlı ev büyüklüğünde bir tür –hâşâ— Kâbe düşün. Git arkadaki dar kapıdan gir içeri. Senden hemen önce ve hemen sonra girenler dahil hiç kimseyi görmediğin, böyle bir karanlığı en son nerede gördüğünü bile hatırlayamadığın kadar koyu bir karanlığın, zifirin içinde ürkerek yürü. Ruh yordamıyla merkezi bul. Orada, ortada Islington’daki bir eskiciden satın alındığını, on dokuzuncu asır başında ölmüş bir garip âdeme ait olduğunu sonradan öğreneceğin kafatasını göreceksin. Biri eksik olan gerçek dişlerle gülümseyecek sana. Üzerinde, toplamı bin yüz karatı aşan sekiz bin altı yüz bir adet hakiki elmas, sen bu sayılardan bîhaberken, tam tepeden vuran incecik ışık huzmesini öyle bir kırıp yansıtacak, öyle bir çoğaltacak ki, kâinatın en parlak yıldızına baktığını sanacaksın bir an. Küçük adımlarla çevresinde döneceksin. Burunsuz profilinden, yuvarlaklığını avucunda hissetmek isteyeceğin arkasından ve armut kesimi kocaman bir pembe elmasla vaftiz edilmiş alnından göreceksin onu. Sonra yine zifirin içinden geçip, öndeki küçük kapıdan aydınlığa çıkacak, çıkınca Hirst’ün cin fikrine mi, kraliyet kuyumcularının titiz işçiliğine mi, yoksa insan beyni için vaktiyle böyle mükemmel bir sahan tasarlayan büyük ustaya mı selam göndersem diye düşüneceksin.
Sinek katliamından insan katliamına
Serginin küratörü Ann Gallagher, Damien Hirst kitabına yazdığı sunuşta “Onun kuşağından hiçbir sanatçı, zamanımızın kültürel bilincine Hirst kadar nüfuz edebilmiş değil” diyor:“Hirst’ün sanatı doğrudanlığı kadar hırsıyla da tarif edilebilir; hem anlamsız hem etkilidir; eşit ölçüde huşû ve taciz duygusu yaratır insanda.”
Fena bir özet değil. Ama kitabın yazarlarından Brian Dillon’ın “Çirkin Duygular” başlıklı denemesinde, Hirst’ün eserini “Şok, Merak, Tiksinti” ve tuhaf ama “Hipokondri” kelimelerinin yardımıyla incelerken, sanatçıya da, sanatına da daha hakkaniyetli baktığını düşündüm ben. Dillon’ın anlamsızlıktan ziyade çirkinliğin, tacizden ziyade tiksintinin izini sürmesi benim hislerime daha uygun düştü.
Immanuel Kant, kitapta Dillon’ın da değindiği üzere, Kritik der Urteilskraft’ta (Yargı Yetisinin Eleştirisi) sanatın bizi tiksindirmesi üzerinde durur: “Bütün estetik beğeniyi, dolayısıyla da sanatsal güzelliği ortadan kaldırmadıkça tabiatla uyumlu bir şekilde temsil edilemeyecek olan tek çeşit çirkinlik vardır: tiksinti uyandıran çirkinlik. Zira hayalgücümüzden başka hiçbir şeye dayanmayan bu tuhaf histe, bize sunulan nesne adeta bizim onu beğenmemiz için ısrar etmektedir, oysa bizim vargücümüzle direndiğimiz şey tam da budur işte. Ve nesnenin sanatsal sunumu artık bizim bu nesnenin tabiatından kaynaklı hissimizden – tiksintimizden— ayrılamayacağı için de onu güzel bulmamız imkânsızlaşır.”
İnsana beyninden ziyade safra kesesinden neşet ettiğini düşündürecek şekilde, sanki aşağıdan yukarıya doğru yükselen ve yükselirken de sanatı “sanat” olarak beğenmemizi imkânsız kılan tiksinti hissinin, Hirst’teki en iyi örneklerinden birini A Thousand Years (Bin Yıl) adlı eserde buluyor Dillon. Ortasından, yuvarlak delikleri olan bir camla ikiye bölünmüş, yüksekliği iki metre, taban kenarları ikiye dört metre kadar olan, her tarafı kapalı bir camekân düşünün. Ortadaki cam bölmenin bir yanında, yine ortası delikli beyaz bir küpün içinde, belli ki sineklerin beslendiği bir şey var, çünkü belki binlerce sinek o delikten vızır vızır girip çıkıyor. Ve belli ki bunu uzun süredir yapıyorlar, zira camekânın tabanında yüzlerce ölü sinek yatıyor. Henüz ölmeyip aradaki bölmenin deliklerinden karşı tarafa geçen“maceracıları” ise, kesik bir inek başı bekliyor; gerçek bir hayvanın doğru açıdan bakınca göz göze gelebildiğiniz cansız kellesi. Kelleden akmış gibi görünen kan tabana yayılmış, siyahlaşmış, kurumuş ve silikonla kaplanmış. Karşınızda, bir katliam sahnesi var ama aynı zamanda sineklerin ziyafet sahnesi bu… Hemen yukarıda, inek başının biraz üstünde benim insan aklının en canice buluşlarından saydığım elektrikli sinek öldürme teli asılı. Yakalanan sineklerden gelen ızgara et kokusu camekânın dışına taşıyor.
İğrenerek ve ister istemez, iğrendiğin görüntünün pek de sıradışı olmadığını, tabiatın ve beşerin bu görüntünün çeşitli vesiyonlarını her gün yeniden ürettiğini hatırlayarak ayrılıyorsun A Thousand Years’ın yanından. Kitabı okumadığın için, Hirst’ün “İlk sinek öldüğünde, hassiktir dedim. Ama bu sinek eseri, yaptığım en heyecan verici şeydi, muhtemelen hâlâ da öyle” dediğini bilmiyorsun henüz, ama nedense sanatçının böyle düşünebileceğine dair bir his var içinde.
Sergide, ziyafetle katliamı, ölümle hayatı birbirinin içinden doğurarak anlattığı bir düzineden fazla eserini göreceksin Hirst’ün. Hepsi de basitliği, sıradanlığı, çirkinliği, tiksintiyi ve tekrarı göze alarak yapılmış. İç organlarının kesitine baktığın ölü bir inek ile buzağısı, formaldehid maddesinde ana-kız“ölümsüzleştirilmiş” halleriyle irkiltiyor seni. Devâsâ bir kül tablasının içindeki yığınla izmaritten yükselen katranlı koku genzini yakıyor. Raflara dizilmiş izmaritlerde ruj izleri ararken yakalıyorsun kendini. Orhan Pamuk’un, Masumiyet Müzesi’nde benzer – belki de Hirst’ten mülhem—bir fikirle, romandan ziyade kavramsal sanata selam durarak oluşturduğu 4213 İzmarit panosunun çok daha emek-yoğun ve çok daha estetik olduğunu hatırlıyorsun o vakit. Aradaki tek fark bu değil ama. Pamuk’un, romanın kahramanı Kemal’in arzusuna uyarak, Füsun’un içtiği her bir sigaranın altına özel bir not düşerkenki sadakatı, sadece obsesif bir yazarın sabrını kanıtlamıyor; Pamuk’un izmaritleri Füsun’un hayatı kadar Kemal’in aşkının da küçük birer numunesi; Pamuk’un izmaritleri yaşayan ve yaşatan izmaritler. Hirst’ün izmaritleri ise sadece zehri temsil ediyor gibi geldi bana. Ölümü içine çektiğin her nefesi hatırlıyorsun onlara bakarken. Hirst’ün izmaritleri, yaşarken ölümün birer numunesi, uzatmalı intiharlarımızın birer delili gibi duruyor. Birer memento mori onlar.
Kendi türünü katleden tek yaratık insan… Bu cümle sergide gelip buluyor seni; koskoca bir oda, dört duvarında tavana kadar uzanan büyük ilaç dolaplarıyla bir eczaneye dönmüş; serginin diğer salonlarında kâh ilaç kutuları kâh cazip boncuk misali dizilmiş rengârenk tabletlerle dolu ilaç vitrinleri çıkıyor karşına. Beni en çok sarsan oda, çelik dolaplarındaki sayısız çelik âletiyle hayatî bir ameliyat öncesinin çelik gibi soğuk bekleyişini hatırlatıyor; her yanda anatomi derslerinden ödünç iç organ maketleri var; bağırsaklarına, böbreklerine, beynine, kalbine bakabileceğin plastik mankenler bekliyor seni. Damien Hirst kitabında, Brian Dillon “Hipokondri” bahsindeki incelemesini hastalık hastalığından ziyade, ölüm korkusu ve hayat kuruntusu ikileminde ilerletirken, bütün bu eserlerin yanı sıra, sergide benim en beğendiğim “yerçekimsiz” çalışmaya getiriyor sözü. The History of Pain(Acının Tarihi) bembeyaz bir eser. Beyaz bir kutunun içinden, yukarı doğru sivri bıçak uçları çıkıyor, görünmez bir kurutma makinesinin kutunun ortasındaki delikten üflediği hava, beyaz bir plaj topunu küçük kıpırtılarla havada tutuyor. Yerçekimi, kendi işlevini gördüğü an, o masum bulutsu dansın da biteceğini, topun düşüp, kesileceğini, söneceğini biliyorsun. Ölüm korkun gıdıklanıyor, hayat kuruntun gıdıklanıyor.
Dönüşen, uçuşan, ölüşen kelebekler
“Sanat iyileştirebilir” diyor Hirst kitapta: “İyileştireceğini umarsın. Sanatsız bir dünya çok hüzünlü bir dünya olurdu; sadece ölümden uzak durmaya çalışan ve daha fazla ölüme yol açmaya çalışan insanlardan ibaret olurdu. Mesele mağarayı süslemekti değil mi? Ama bir kez süslemeye karar verdin mi, ‘Neyle’ sorusunu sorarsın. Bütün sanat da budur işte.”
Tate Modern’daki retrospektif, Hirst’ün çoğu zaman kitsch ve her seferinde de bilerek kitsch olan“süslemeciliğinin” bilumum örneğiyle dolu. Beyaz zemin üzerine, pastel renklerde boyadığı yüzlerce yuvarlaktan oluşan ve sanatçının alâmeti farikasına dönüşmüş olan “Polka Dot” serisinin muhtelif reenkarnasyonlarını gördüm. Altın renkli panellerin dar raflarına dizilmiş zirkonların sarı sarı, çelik panellerdekinin ise buz-beyaz ışıldamasını seyrettim. Beni, makas tutmayı asla beceremediğim için bir köşede giderek küçülerek geçirdiğim elişi derslerine geri döndüren bir odada, parlek elişi kâğıtlarına benzer sarı, kırmızı, mavi, yeşil renklere boyanmış yağlıboya tuvaller üzerine bir anaokulu öğrencisi naifliğiyle yapıştırılmış rengârenk kelebekler vardı; yani saflık, sevinç ve yine ölüm vardı.
Sonra müze görevlilerince özel bir odaya alındık. Odanın adı: In and Out of Love (Âşık ve Âşık Değil). İçersi sıcak, rutubetli. Öyle böyle değil, tropiklerdeymişim gibi nefessiz. Ortadaki beyaz masanın üzerinde beyaz kaplar; kaplarda meyve parçaları; ananas, portakal, muz. Havada uçuşan mavi, turuncu kelebekler. Gerçekler. Meyveleri emiyorlar, duvar kenarlarındaki saksı çiçeklerinde geziniyorlar. Çoklar. Bir tanesi koluma konunca, adeta kutsanmış hissediyorum kendimi; hafifliyorum. Kafamı kaldırıp duvarlara bakmak o zaman aklıma geliyor. Duvarlarda bembeyaz tuvaller, tuvallerin üzerine yapıştırılmış kozalar; çoğu yırtılmış, beyazlığın üzerine sarı, kahverengi izler düşmüş, pislik bulaşmış. Tırtıllar bu odada dönüştüler demek. Bu odada kelebek oldular ve işte masanın altındaki, kapının yanındaki, tuvalin kenarındaki şu kelebek gibi, teker teker bu odada ölüyorlar.
Dışarda nemin ve ısının müze normallerine döndüğü sergi salonlarında yeni kelebekler karşılayacak seni. Yine ölü kelebekler. Onların ölü olduğunu önce anlamayacaksın, çünkü onların kelebek olduğunu anlamayacaksın. Hirst’ün gerçek kelebekleri bir tuvalin üzerine yapıştırarak ürettiği dev panoları, kilise pencerelerine benzetmekle kalmayacak, onları hakikaten dinsel temalı vitraylar sanacaksın. Alışkanlık? Belki. İman etme arzusu? Belki.
Kitapta “Mümin” başlıklı bir denemesi yer alan eleştirmen Andrew Wilson, bu kelebek panolarından birine Enlightenment (Aydınlanma) adını veren Hirst’ün bu tercihinin “mantığa sadakati düşündürebileceğini” yazmış, “ama” diyor ardından, “Hirst’ün sanatı Aydınlanma düşüncesinin akılcılığı ile romantizmin mantıksız ve öngörülemez olan duygusu arasındaki devrilme noktasında durur.” Katılıyorsun. Dinin de bilimin de bardağını taşıran son damla olabilir sanat. Bütün sanat. Biliyorsun. Hirst’ün sanatı ise haydi haydi yapıyor bunu. Plaj toplarını havada asılı tutup cazibe-i umumiyeyle dalgasını geçerken yapıyor. Beyaz mermerden bir melek oyup, sonra onun bir memesini ve karnını açarak içine insan organları yerleştirerek yapıyor. Kâh şaşırtıp kâh iğrendiriyor seni ve artık bakmak istemediğin bir anda bile, sana gösterdiği her şeyin ama her şeyin banalitesi, kitschliği, vahşeti ve güzelliğiyle tabiatta ve beşerde mutlaka bir karşılığı olduğunu düşündürüyor. Gerçekçi mi? Evet. Didaktik mi? Galiba. Dönüştürücü mü? Kesinlikle.
Bir nimet olarak hatt-ı şakûl
Tate Modern’da geçirdiğim saatler sonrasında, yağacak gibi yapıp yapıp yağmayan Londra göğünün büsbütün mahcuplaştırdığı ikindi güneşine çıktım. Thames’in karşı kıyısına asma köprüden yürüyerek geçerken, bu şehirde doymak bilmez bir iştahla tükettiğim o gencecik yılı düşündüm. Asma köprü yoktu o zamanlar, Tate Modern terkedilmiş bir elektrik santralıydı hâlâ ve Hirst’ün “dünyanın en çok para kazanan sanatçısı” olmasına epey zaman vardı. Farklı bir insandım ben. Nerdeyse yirmi yıl geçmiş.
Sonra Hirst retrospektifine girmeden önceki halimle kıyasladım kendimi. İrkildim. Basitliğin ve tekrarın bir etkisi vardı elbet; tiksintiyle baktığımız her görüntünün, inancımızı sınayan her sunumun bizi içten içe değiştirdiğini tahmin etmek güç değildi. Ruhumuzda demlenmeye başlayan isyandan daha güvenilir bir dönüşüm habercisi var mı sence? Ama bunun bu denli hızlı olabileceğini, Hirst’ün artık ziyadesiyle kolay dudak bükülen yirmi beş yılına toplu halde bakıvermenin, benden yeni bir ben yapabileceğini umar mıydın?
Köprünün çıkışını tutan kadim katedral, gözüme birden nasıl da huzur verici göründü bilemezsin. Tam on dört asırdır Aziz Pavlus’a adanmış bir mabed duruyordu orada ve galiba ben, değişimin sürekliliğini sevdiğim kadar, kendine hep bir sabit aramasını da seviyordum zihnimin. Hatt-ı şakûlde durmak bir nimetti; uçma fikri kadar konmayı da seviyordum. İyi bir torundum; yerçekimini seviyordum.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012