Yıldıray OĞUR
Genelkurmay Askeri Savcılığı, Uludere’de 34 sivilin F-16’larla bombalanmasında sorumluluğu olan 5 üst düzey askeri yetkili hakkında kovuşturmaya gerek yok kararı verdi. Bunu yaparken de o günün dakika dakika isim isim tüm hikâyesinin anlatıldığı 16 sayfalık bir gerekçeli karar yayınladı.
16 sayfalık karara göre Uludere Katliamı’yla bitecek kara gün 28 Aralık günü saat: 15.40’ta başlıyor.
“Gözcü” adlı İnsansız Hava Aracı Tatvan’daki görevini tamamlıyor ve davanın beş sanığından biri olan 2. Ordu Komutanlığı İstihbarat Başkanı Albay Aygün Eker her şeyi başlatan emri veriyor.
Albay Eker İHA’yı askerî mahkemenin kararında dikkat çekici vurguyla söylersek “normal planlamaya göre yaklaşık 5 km daha batıdan başlayacak şekilde” Düğün Dağı bölgesinden Çukurca Bölgesi’ne kadar sınır hattında keşif için görevlendiriyor.
16.50’de bölgeye giden İHA, 17.20’de sınırın 6-7 km güneyinde motorlu araçlar tespit ediyor. 17.35’te araç sayısı 7’ye çıkıyor. 17.45’te görüntüleri aynı anda izleyen 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı ile 2. Ordu arasında görüntülerdekinin ne olduğuyla ilgili telefon trafiği başlıyor.
İşte burada ilginç bir şey daha oluyor. 17.50’de 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı, 2. Ordu Komutanlığı’na İHA’nın gösterdiği hedefe topçu atışı yapılacağını bildiriyor ama Komutanlık İHA ve diğer unsurlarla koordine yapılmadan atış yapılmaması talimatını veriyor.
17.55’te 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük İkinci Ordu Komutanlığı’na “görüntülerdeki terörist, topçu atışı yapma” isteğini tekrar iletiyor. (Halbuki Meclis’teki Uludere Komisyonu’na verdiği ifade aynı Tümgeneral operasyonun Ankara’dan yönetildiğini anlatmıştı.)
Tümgeneral Bölük’ün talebine, aynı görüşmede bulunan Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Yıldırım Güvenç de destek veriyor. Fakat 2. Ordu Kurmay Başkanı Tuğgeneral Halil Erkek ise direnmeye devam ederek; kararlarını gözden geçirmelerini istiyor.
18.00’de İHA’lara ilk talimatı veren 2. Ordu Komutanlığı İstihbarat Başkanı Albay Aygün Eker 2. Ordu Komutanı Orgeneral Servet Yörük’ü ikna etmek üzere makamına çıkıyor. Görüntülenen yerin PKK kamplarına yakın olduğunu, Fehman Hüseyin ve üst düzey PKK’lıların bölgeden telsiz sinyallerinin geldiğini, istihbarı bilgilere göre bu tarihlerde bir saldırı beklendiğini anlatıyor ve sınır dışına topçu atışına izin istiyor.
18.05’te sınır dışına topçu ateşi talebi 2. Ordu tarafından Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na telefonla iletiliyor. Kara Kuvvetleri İstihbaratı görüntüleri ve raporları inceliyor ve onlar da “terörist bunlar” diyor. Yurt dışına topçu atışı talebi 18.20’de Genelkurmay Harekât Merkezi’ne iletiliyor.
Bu sırada İHA’lar 18.15’te motorlu araçların olduğu bölgeye hayvan ve insanlardan oluşan 20 ısı kaynağının daha geldiğini görüyor, 5 dakika sonra bu kez Kuzey’den aynı büyüklükte başka bir grup daha araçların yanına geliyor.
Genelkurmay’da acil durum değerlendirmesi yapılıyor. İstihbarat Albay Serdar Eren talebi Genelkurmay Hedef Analiz ve Değerlendirme Şube Müdürü Albay Zorlu Topaloğlu ve daha sonra adı görevden alınmasıyla gündeme gelecek 2. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Saire Başkanı Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu’ya bildiriyor. Genelkurmay Görüntü Merkezi’ne gelen iki komutan ilk terörist tespitini yapan Albay Aygün Eker’le telefonda konuşuyorlar. Albay Eker mahkeme kararına göre yine görüntülerdekilerin “terörist olabileceklerini” bildiriyor. Görüntüleri izleyen, istihbarat raporlarını değerlendiren Tümgeneral Ali Rıza Kuğu top atışı talebini onaylıyor.
Bu arada 19.03’te Genelkurmay İstihbarat Başkanı Orgeneral Yaşar Güler de Genelkurmay İzleme Merkezi’ne geliyor, görüntüleri izliyor ve “terörist” tespitine o da katılıyor.
Orgeneral Gürel, Tuğgeneral Kuğu’nun da katıldığı değerlendirme toplantısından top atışının yeteli olmayacağı, grubun kalabalıklığı ve üç ayrı yerden hareket etmesi yüzünden hava harekatı yapılması gerektiği kararı çıkıyor. Orgeneral Gürel, 19.20-19.30 arası izin için Genelkurmay İkinci Başkanı’na gidiyor. Bu arada İHA’dan grubun sınırı geçmek için harekete geçtiği bilgisi geliyor. Genelkurmay yurt dışına topçu ateşi talebinin kabul edildiğini telefonla acilen Karar Kuvvetleri’ne bildiriyor.
Ama Genelkurmay İkinci Başkanı, hava harekâtı yapılacaksa sınır dışına topçu atışının bekletilmesi talimatını veriyor ve 19.30’da yurt dışına atışı durdurma talimatı Kara Kuvvetleri’ne bildiriliyor.
2. Başkan MGK toplantısı yüzünden karargâhta olmayan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e durumu telefonla bildiriyor. Özel, karar verebilmek için “tespitle ilgili konuların işlendiği” haritanın konutundaki çalışma ofisine gönderilmesini istiyor.
Saat 20.oo’de Orgeneral Özel incelemesini tamamlayıp hava harekatının yapılmasına onay veriyor. Genelkurmay’da incelemeler sürerken 23’üncü Jandarma Tümen Komutanlığı 19.34’ten itibaren yurt içine top atışlarına başlıyor. 19.34’ten- 20.21’e kadar 12 top atışı yapılıyor. Hava harekatı için grup izlenmeye devam ediliyor. Yine mahkemeye göre topçu atışlarına rağmen grubun öndeki parçası 20.45’te sınıra sıfır noktasına kadar ulaşıyor. Gruptan ayrılanlar ise yükse yerlere gidip, tekrar geri dönüyorlar. Genelkurmay’da bu hareketlilik grubun terörist grup olduğu değerlendirmesini teyit edici bulunuyor. Ve 21.39’da F-16’lar bombalamaya başlıyor. 21.43’te ikinci bombalama yapılıyor. 22.02’de hareket eden grup üçüncü kez, 22.24’de bir yerde bekleyen grup dördüncü kez bombalanıyor.
Askeri yargının kararına göre ölenlerin Roboskili siviller olduğunu askerin ilk fark ettiği saat: 22.20. Bölgede grubu takip etmesi için görevlendirilen ama hava saldırı kararından önce karakoluna dönmesi emredilen Gülyazı Karakolu Komutanı Başçavuş Vehbi Göçmen, beraberinde köy korucuları Mesut Encü ve timiyle birlikte köye girerken köyün girişinde köylüler araçlarını durduruyor ve Lezgin Encü “Bizim çocuklar kaçaktan gelirken uçaklar bombalamış” diyor. Aynı sırada köy muhtarının aradığı Başçavuş’un “böyle bir şey olamaz, terörisler bombalandı” dediğini aktarıyor askerî mahkeme. Yine mahkemeye göre: “O saate kadar köyden kaçağa gidenler olduğu karakola bildirmemiş.”
Mahkeme kararının bundan sonraki kısmında dört önemli nokta var. Biri sınır bölgesinde o tarihlerde artan PKK hareketliliğiyle ilgili istihbarat raporları. Özellikle sınıra yakın Fehman Hüseyin ve üst düzey PKK’lılardan gelen yoğun telsiz sinyalleriyle ilgili raporlar bunlar. Askerî mahkemenin MİT’i korumak gibi bir derdi olduğunu düşünmüyorsak bu atıf yapılan onlarca istihbarat bilgisinde MİT’e hiç atıf yok. Yani istihbaratı MİT verdi iddiası bu kararla çöküyor. Tabii Genelkurmay, askerî istihbaratı harcama pahasına MİT’e tutkuyla bağlı değilse.
İkinci vurgu, atışlara, bölgede bilinen askerî operasyona, köyden olan koruculara rağmen köylülerin kaçağa gittiklerinin askerlere bildirilmediği. Demek ki daha önce bildiriliyormuş.
25 Aralık günü, yani katliamdan bir gün önce Irak Kürdistanı’nın istihbarat örgütü Parastin’den iki kişinin Uludere’nin Ortabağ köyünde bir evde bir toplantı yaptıkları, bölgedeki karakollar ve askerler hakkında bilgiler ve fotoğraflar aldıkları ve 26 Aralık’ta bu bilgilerle Erbil’e döndükleri istihbaratı da herhalde ilk kez bu kararla ortaya çıktı. Bu ne anlama geliyor, bilinmez. Ama o sıralarda Uludere istihbaratını verdiği gerekçesiyle infaz edilen ve tutuklanan iki kişiyle ilgili haberler çıkmıştı.
Ve bence en ilginç atıf: Askerî mahkeme kendi ifadesiyle “askerlerin en kısa zamanda bir karar alıp uygulamaya kendilerini zorunlu hissetmesine” gerekçe olarak daha önce Hantepe, Gediktepe, Dağlıca baskınları sırasında “Heronlar PKKlıları gördü ama vurmadı” haberlerini, bunlar nedeniyle açılan soruşturmaların askerler üzerinde oluşturduğu baskıyı göstermiş. Generallerin “dağ kadrosu” diyerek Heronların gördüğü PKK’lıları vurmadığı, hatta Heronları vurma talimatı verdiği, PKK’yla iş birliği yaptığına dair her gün yeni bir manşet, bir casusluk soruşturmasından bilgi çıktığı günlerdi.
Tabii aynı zaman diliminde bir de her şeyin sebebi gösterilip, yakalanması neredeyse fetişleştirilen Fehman Hüseyin kültüyle ilgili haberleri hatırlamakta da fayda var.
Sonuç olarak Askeri Mahkeme,” en üst düzeye kadar soruldu, araştırıldı, yanlış bir karar verildi ama bilerek yapılmadı, kasıt yoktu” diyerek bu beş sanık hakkında kovuşturmaya gerek yok kararına vardı.
Askeri Mahkeme’de anlatılanlar doğruysa, tartışmalar, sürekli üst merciye topu atmalar köylülerin kaçakçı oldukları bilinerek, kasıtlı olarak bombalanmadığını gösteriyor. Öncesinde aylardır süren “Gördün, niye vurmuyorsun” haberlerinin, soruşturmalarının yarattığı baskı üzerinde ayrıca düşünülmelidir.
Başbakan’ın sözleriyle “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde” kaybolmayıp faillerin ve olayın isim isim, saat saat (hem de Askerî mahkeme tarafından) açıklanması önemlidir.
Ama tüm bunlar 34 insanın ordunun yanlış bir kararı yüzünden katledildiği gerçeğini değiştirmiyor. Aynısı Afganistan'da olduğunda yapanlar belki ceza almadı ama bilgi akışında kusurlu olduğu iddia edilen Almanya Genelkurmay Başkanı Wolfgang Schneiderhahn istifa etti.
Burada da yapılması gereken Başbakan’ın daha önce gerekirse devlet özür diler sözünü yerine getirip devlet adına resmen özür dilemesi ve en son karar verici olarak Genelkurmay Başkanı’nın gereğini yerine getirmesidir.
Adaletin gereği budur...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025