Yüksel TAŞKIN
Gezi direnişi Türkiye’de çok farklı yorumlara konu oldu, olmaya da devam edecek. Gezi, “Erdoğan ve bildik karşıtları” hikâyesinden ziyade, bu toplumun vesayet sonrası Türkiye’sini kurma arayışının yoğunlaşmış bir alanı olarak görülmelidir. Gezi’de isyan edilen, bugün Erdoğan’ın simgelediği ama aslında onu da aşan; tek bir aktörün her konuda belirleyici olabildiği merkeziyetçi zihniyet ve siyasal yapıdır.
Toplum ve merkeziyetçi iktidar arasındaki dolaylı ve dolaysız mücadeleler Osmanlı’ya kadar geri götürülebilir. Erdoğan’ın Gezi direnişine verdiği sert tepki, devletçi geleneğimizin söylem ve yöntemlerini bire bir yeniden üretti. Geziciler toplum karşıtı (çapulcu) ilan edilerek, şiddetle bastırılmaları meşrulaştırılmaya çalışıldı. Yine devletçi geleneğimizin muhaliflerini normal dışı ilan etmek adına başvurduğu komplocu söylemler aynen devreye sokuldu.
Devletçi- merkeziyetçi zihniyet, toplum kaynaklı, aşağıdan yukarıya bir dinamiğe sahip olan siyasal özne olma arayışlarına her zaman kuşku ile yaklaşmıştır. Gezi’de olduğu gibi kentlilerin yaşam alanlarına, geleceklerine sahip çıkma arayışı, tek-aktörlü siyasal yapıya tehdit olarak algılanmıştır. Aslında tehdit algısı doğrudur. Zira Türkiye’de artık hiçbir güç tek-aktörlü siyaseti topluma dayatamaz. Dayatmaya kalkanlar, kendi kendilerini demokratikleşme adına aşılması zaruri bariyerler hâline getirirler.
Erdoğan’ın devletçi- merkeziyetçi zihniyetten devraldığı bir başka iktidar tekniği de kültürel yarılma üzerine oturtulmuş bir popülist dile yaslanmasıdır. Bu da temelde Kemalistlerden öğrenilen, ama tersine çevrilen bir tekniktir. Kemalistler, Batıcılar ve geleneksel unsurlar üzerine kurdukları bir kültürel yarılma üzerinden hareketle, iktisadi, siyasi ve kültürel seçkinleri birinci alandan seçme tercihinde bulundular. “Makbul seçkinler” safına katılabilmek için Batıcı süzgeçten geçmek durumundaydınız. Batıcı olmasanız dahi kamusal alanda öyle görünmeliydiniz.
Bugün AKP, aynı kültürel yarılmanın diğer tarafını öne çıkararak ülkeyi yönetiyorsa, bu kültür eksenli içerme ve dışlama tekniğini Kemalistlerden devraldığını gösterir. Eskiden iktisadi seçkinlerin bir parçası olabilmeniz adına Kemalist uygarlık idealine biat ettiğinizi göstermeniz gerekiyordu. Bugün de aynı şeyi dinsel milliyetçilikle tanımlanmış Medeniyetçi ideale biat ederek göstermeniz bekleniyor.
Fakat nasıl muktedirler birbirlerinden iktidar teknikleri öğreniyorlarsa, toplumsal hareketler de geçmişteki ve mevcut hareketlerden iktidara direnme tekniklerini öğrenirler. Gezi direnişinin vesayet sonrası Türkiye’sinin inşası yolunda önemli bir dönemeç olabilmesi, geçmişte sosyalistlerin, Kürtlerin ve İslamcıların verdikleri mücadelelerin bakiyesiyle olanaklı hâle geldi. Bundan sonra ortaya çıkan direnişler de Gezi ruhundan bir şeyler taşıyacaklar.
Bizlere dayatılan ikili yarılmada taraf olmayı asla kabul etmeden, sayımızın “ikiden” çok olduğunu ısrarla vurgulayarak çoğul Türkiye’nin çok-aktörlü siyasetini inşa edeceğiz. Böyle bir Türkiye’de, doğuştan getirdiğiniz veya sonradan seçtiğiniz kimliğiniz, hangi partiye oy vereceğinizin kolaylıkla anlaşılmasına yetmeyecek.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017