Yusuf Ziya DÖGER
1925’te gerçekleşen Şeyx Seîd kıyamı sonrasında bölgede Türkiye Cumhuriyeti marifetiyle gerçekleştirilen katliamların doğurduğu travmalar insanların zihinsel dünyalarında önemli değişimlere/kaymalara yol açmıştır. Kıyama şahitlik etmiş olanlarla ile bir sonraki kuşak Kuzey Kürdistan Melleleri de bu zihinsel kaymalarda pay alan kesimlerin başında yer almaktadırlar.
Kürdistan medreselerinin tarihsel süreçteki en önemli özelliği doğru buldukları tutum ve davranışı her koşulda ortaya koymalarıydı. Bu konuda en önemli veri 1914’te Melle Selim önderliğinde gerçekleşen Bitlis kıyamında ortaya konulan tavırdır. Melle Selim İTC tarafından uygulamaya konulan siyasete karşı Kürdistan’daki her aşiret ve etnik yapıyla gerçekleştirmeye çalıştığı görüşmelerle bu tutumun örneğidir. Ki Melle Selim Kürdistan’ın bağımsızlığını hedefleyen çaba içerisindeydi. Bunu gerçekleştirmek için hiçbir yapıyı dışarda bırakmayan bir tavır içindeydi.
Hem Melle Selim hem Şeyx Sêid kıyamının akamete uğratılması medrese öncüleri olan Mellelerin de toplumsal/siyasal konularda tutum belirleyerek inisiyatif almalarını sekteye uğratmıştır. Yaşanan olumsuzluklar/travmalar Mellelerin eğitim formasyonu ile kazandıkları hak ve hukuktan yana olan tavırları bundan sonra siyasal yapı ile karşılaşma durumunda sessizliğe dönüşmüştür. Ancak yanlış buldukları devlet tutumuna olan muhalifliklerini zorunlu olarak iç dünyalarına gömmek zorunda kalmışlardır.
Cumhuriyet rejiminin oluşturduğu baskı nedeniyle Kuzey Kürdistan Melleleri uzun süre siyasal konularda sessiz kalmayı yeğlemişlerdi. Cumhuriyet rejimine olan muhalifliklerini iç dünyalarına gömmüşlerdi. Daha sonra ise rejim içerisinde oluşan yumuşamalarla birlikte gelişen muhalefete yakınlık hissetmeye başladılar. Ki böylece kendi muhalifliklerini rejim içerisinde ve rejimin kurallarıyla şekillenen sağ söyleme sahip yapılar içerisinde ifade etmeye başladılar. 1960’ların sonlarına doğru gelişmeye başlayan İslami söyleme sahip muhalefetin ortaya çıkışı ise onlar için bulunmaz nimete dönüştü.
Ancak sağ muhalefet kırılma /savrulmanın temelini oluşturmasına rağmen Kürdistan Mellelerinin zihinsel kırılmaya uğradığı en önemli siyasal yapı İslamcı söyleme sahip muhalefet oldu. Milli Görüş düşüncesiyle ortaya çıkan bu siyasal İslamcı akım kendisini rejim baskısından korumak amacıyla rejimin çelişkilerine yönelmek yerine, algılarımızı rejimin sınırları dışına çıkarmayı hedefledi. Rejim için içeride sorun olan siyasal konulara yönelmek yerine İslam dünyası ile onun dışındaki dünya arasında sorun oluşturan bölgeler üzerinden zihinsel şekillenmeyi hedefledi. Bu anlamda 1970’lerin Türkiye İslamcıları başta Moro olmak üzere Eritre, Filistin ve Keşmir gibi alanlarda olup bitenlerle hem hal oldular. Oysa yanı başlarında sürmekte olan Molla Mustafa Barzani hareketini hiçbir zaman gündemlerine almadılar.
Dünyanın birçok bölgesinde Müslümanların yaşadığı sorunların çözümü için güçlü bir devlet olması gerektiğini vurguladılar. Buna model olarak ta Osmanlıyı önerdiler. Böylece zihinsel bir milli ümmet modeli geliştirmeye çalıştılar. Bu akım Kürdistan Mellerinin hak ve hukuka olan yatkınlığını bunun üzerinden manipüle ederek kendi saflarına çekmeyi başardı. Aslında dışardan bakıldığında bunda herhangi bir sorunun bulunmadığı rahatlıkla söylenilebilir. Ama bu durum hem rejimin hem de Kürdistan’ın öteki parçalarında Kürdlere yönelik gerçekleştirilen züllümün, inkârın ve imhanın görülmesinin önene perde çekti. Daha önce Kürdistan Mellelerinin iç dünyalarında bunlara karşı duyulan öfke böylece minimize edilerek milli ümmet anlayışıyla bütünleştirildi.
Aynı dönemde Türkiye sınırlarında sol mantık içerisinde yer alarak varlık kazanmaya çalışan Kürd ve Kürdlere ait söylemlerde oluşturulan milli ümmet bilincine sekte vuracağı endişesiyle bu yapı tarafından din dışı ilan edildi. Bu durum karşısında tepki koymaya çalışan Kürdistan Melleleri de solculukla suçlanınca sessizliğe gömülmek zorunda kaldılar. Bunun sonucunda da yeni nesillerin zihinsel anlamda Kürd ve Kürdistanla olan tüm bağları kopartıldı. Türkiye’nin 70’lerde yaşadığı kaotik durum ise bunun tuzu ve biberi oldu.
Örneğin Çevlik medreselerinin en önemli niteliği hiçbir şekilde rejime entegre olmamalarıydı. Her dönemde de sistem muhalifliğiyle rejime sorun oluşturan kurumlar olma niteliğini koruyarak var olmayı sağladılar. Ancak İslamcı söyleme sahip muhalefetle eklemlenmeleri sonucunda Cumhuriyet rejimini her ne kadar benimsemeseler de sonunda devleti sahiplenmeye dönüşen bir tutuma sahip oldular. Mikro niteliğe sahip bu durum genelleştirilirse Kürdistan mellelerinin yeni tutumu inançsal değerleri on planda tutun halk üzerinde de etkili oldu ve rejimin değil ama devletin kutsanmasına kadar gitti.
1980’li yıllarda Özal ile birlikte İslamcı kesimde önemli bir sıçrama yaşandı. Özellikle İran Devriminin ilk yıllarında önce Kürdlere göz kırpması Kürd Müslümanlar arasında etkili oldu. Ancak tercüme eserlerle Saîd-i Kürdinin eserlerinde Kürdlerle ilgili kısımlarda tahrifatlasın yapılması bir başka vahameti doğurdu. Doğru ve gerçekle olanla Kürdler arasına perde gerilmiş oldu.
Bu dönemde liberal politikaları nedeniyle de Özal Kürdistan Melleleri tarafından ehven-i şer olarak tanımlanınca devletle entegrasyonda bir adım daha atıldı. Ki kısmi anlamda uygulanan liberal politikalar Kürdler üzerinde rahatlama oluşturunca Kürd ve Kürdistan sorunu bu İslamcı kesim tarafından tümüyle unutuldu.
Ancak İran-Irak savaşı sırasında Saddam eliyle gerçekleştirilen Halepçe katliamının dünyaya ve dolayısıyla Türkiye’ye yansıması İslamcı Kürd kesiminde sorgulamanın kapılarını araladı. Buna 1990’larda PKK hareketiyle birlikte devletin Kuzey Kürdistan’daki katliamları eklenince kıpırdama hızlandı.
Fakat devlet bu konuda elini hızlı tutarak milli görüş düşüncesi şekillenen İslamcı Kürdlerin zihninde sol ve din dışı olarak kabul edilen PKK ile çatışma ortamı buna da sekte vurdu. Bu olumsuzluk 90’ların sonlarına doğru yavaş yavaş ortadan kalkarak yerini yeni bir sorgulamaya bıraktı. Türkiye bir anlamda ilk kez açıktan milli görüş geleneğiyle şekillenen ama süreç içerisinde farklılaşmaya başlayan Türk İslamcılığı Kürd İslamcılar tarafından sorgulanmaya başlandı. Bu ayrışma Mellelerde ve halkta tam karşılık bulamaya başlarken 28 Şubat ve sonrasında gelen AKP iktidarının etkisiyle tekrar kırıldı.
Sonuç:
Şimdilerde Kürdlerin Müslüman kesimleri arasında yaşanan tartışmaları bu süreçlerden bağımsız şekilde okumanın imkân dâhilinde olmadığı görülmektedir. Aslında hemen hemen herkes artık işin iç yüzüne vakıftır. Ancak zihinsel anlamda uğradıkları tarihsel kırılmaları aşmakta zorlandıklarına şahit olmaktayız.
Bugün gelinen noktada oluşan zihinsel kırılmalar nedeniyle Kürd Müslümanların aidiyet sorunu yaşadıklarını düşünüyorum. Sahip oldukları kimlikler arasında önceliğin ne olması gerektiği konusunda kafa karışıklığı yaşamaktadırlar. Zihinlerinde oluşturulan Türkçü mili ümmet anlayışını aşamadıkları için gerektiğinde Kürdistan’ın milli menfaatlerini görmekte zorlanmaktadırlar.
Eğer bu tartışma ortamı sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirse kanaatim bu kesimin Kürdistan duruşu gittikçe gelişecek ve bizleri ileriye taşıyacak bir hamlenin temel taşı haline gelecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017