Yusuf Ziya DÖGER
Toplumların/milletlerin varlıklarını sürdürebilmelerinin temel koşulu üzerinde yaşadıkları toprak parçasında kendi egemenliklerini oluşturmalarıyla mümkündür. Yaşadığı toprak parçası üzerinde egemenlik oluşturabilme kabiliyetine sahip olamayanlar doğal olarak başkasının egemenliğini zımmende olsa kabule zorlanırlar. Bu durum ise zamanla onların kendi varlıklarını kaybetmelerine yol açar. Bir toplumun toprakları üzerinde kendi egemenliğini oluşturma becerisi ise doğrudan doğruya iç barışını sağlamasıyla ile mümkün olabilir.
Kürdistan toplumunun/milletinin temel problemi kendi toprakları üzerinde egemenliklerini oluşturamamalardır. Ne yazık ki bu egemenlik başkaları tarafından Kürd halkı üzerinde kullanılırken, Kürdlerin bu duruma son vermenin çare ve yollarını aramaları gerekir. Ancak buna yöneleme yerine intisap ettikleri ideolojik takıntılarının egemenliğini kaim kılmaya yöneltmektedirler. Ne yazık ki her örgüt veya cemaat kendi ideolojik düşüncelerini benimsemeyen Kürdleri hain, işbirlikçi, kâfir, zındık vb. yaftalarla toplumda itibarsızlaştırmaya çalışmayı birinci öncelikleri olarak görmektedir.
Kuzey Kürdistan’da özgürlük mücadelecisi olarak ortaya çıkan ve bu çıkışıyla halk tabanında da gerekli desteği bulan PKK çizgisi katı ideolojik tutumundan vaz geçmeyi bir türlü başaramadığı için kitleselleşmede gerekli olan başarıyı sağlayamadı. Buna karşın İslami değerler üzerinden ortaya çıkan Hizbullah çizgisi de hem mütedeyyin insanlarla hem de PKK çizgisiyle girdiği çatışma nedeniyle toplumda kendisi için gerekli kitle desteğini elde etmekte başarısız kaldı.
Oysa siyasi akıl hedeflerini gerçekleştirmek için her zaman kitle desteğini temel veri olarak görmek zorundadır. Bu nedenle hedeflediğine ulaşmak amacıyla toplumun hassasiyetlerine dokunarak çalışmalarını yürütmek zorundadır. Bugün yaşananlara bakıldığında hem PKK çizgisi hem de Hizbullah çizgisi halk kitlelerinin hassasiyetlerinden çok kendi düşünsel/ideolojik bakışları çerçevesinde kemikleşmiş kesimleri dikkate aldıkları görülmektedir. Siyasi akıl toplumda bu anlayışla hareket ettiğinde kamplaşmanın kaçınılmaz olacağını bilmek zorundadır. Ki Ortadoğu coğrafyasında egemenlik oluşturan güçlerin toplumdaki bu kamplaşmaları kaçırılmaz fırsat olarak beklediklerini de unutmamak gerekir. Kürdler arasındaki bu kamplaşmadan medet umman çevrelerin bugün ellerini ovuşturmakta olduğu tüm Kürdler tarafından iyi bilinmelidir.
Kobanide gerçekleştirilen vahşet karşısında Kürdlerin kardeşlerine destek amacıyla sivil itaatsizliğe başvurmaları normaldir. Ki günümüz Dünyasında suhulet ve sükünet içerisinde gerçekleştirilen her sivil itaatsizliğin hak olarak kabul görmektedir. Ancak vandalizmi yansıtan mantık çerçevesinde gerçekleştirilen her eylemin sonunda o eylemi gerçekleştirenlere ayak bağı olacağı da unutulmamalıdır. Bu çerçevede Kürdler özellikle Kuzey Kürdistan topraklarında yaşadıkları şehirlerde vandalist mantığı yansıtacak her türlü eylemlerden kaçınarak sivil itaatsizliği devreye sokmalıdırlar. Ki ideolojik saplantı içerisinde olan grup ve yapılar en küçük kıvılcımı kendilerine yöneltilmiş saldırı olarak algılamakta ve buna göre tepki geliştirmektedirler.
Bu gerekçeye sığınarak ne PKK çizgisinin nede Hizbullah çizgisinin Kürd halkına kan davasına dönüşen vandalist kördüğümü dayatma hakları yoktur. Kürd halkının sağduyusu böyle bir dayatmayı da kabul etmemektedir. Siyasi Akıl tutulmasına uğramış iki kesimin kendi katı ideolojik tutumlarından vazgeçerek bir an önce taraflarını sağduyuya çağırmaları zorunludur. Taraftarlarına sükünet ve suhulet tavsiyesinde bulunmaları gerekmektedir. Ancak arkasına sığındıkları kirli siyaset anlayışının günlük vaziyeti kurtardığı ama geleceği kararttığı dikkatten kaçırılmamalıdır.
PKK çizgisi örgütsel mantığı aşamadığı için kendisine verilen kitle desteğine rağmen Kuzey Kürdistan’da iktidar olmayı başaramadı. Aynı şekilde Hizbullah çizgisi de cemaat reflekslerin kurtulamadığı için kitleselleşen bir partileşmeyi başaramadı. Dolayısıyla her iki kesimin de egemen sistemce kendilerine ve mensubu oldukları Kürd halkının varlığına yöneltilmiş tehlikeye yönelmek yerine birbirine çelme takmayı öncelikleri olarak algıladıkları görülmektedir.
Sonuç:
Kürdistan farklılıkların vatanıdır. Ancak bugün farklı renkleri giymiş Kürdlerin birbirine tahammülsüzlüğü Kürdistanın ateş çemberine atıldığını görmeleri gerekir. İçine atıldığımız bu ateş çemberi bizleri endişeye gark etmektedir. Dolayısıyla Kürdlerin siyasi akılları birbirine karşı bırakujiyi haram kılmalıdırlar. Bu meyanda HDP ile Huda Par arasındaki gerginlik toplumu endişeye sürüklemektedir.
Kobaide yaşanalar nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalan Kürdler bizlere devletsizliğin ne anlama geldiğini ayan beyan ortaya koymaktadırlar. Kobani de yaşananlar bunu ayan beyan ortaya çıkartmışken, bu vesile ile Kürdlerin aralarında iç barışı sağlayacaklarını uman geniş halk kesimi bulunmaktadır. Ancak sivil itaatsizlikle iç barışa sıkılan kurşunlar umudun suya düşeceği endişesini yaşatmaktadır.
Oysa devleti olmayanın rejim kavgasına girmesi kadar ahmakça başka ne tür bir eylem olabilir.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017