Erol KATIRCIOĞLU
"Mal bulmuş magribi gibi” derler ya, hükümet de hükümeti destekleyen yazarlar da bir “komplo” tutturmuş gidiyorlar. “Faiz lobisi” diyor başka bir şey demiyorlar. O cenahta Gezi ayaklanmasının (!) asıl sebebinin bu “faiz lobisi” olduğundan kimsenin kuşkusu yok gibi. Aslında açıkça söylemiyorlar ama akıllarındakiler, (hadi ben söyleyeyim), Garanti Bankası, Yapı Kredi Bankası ve İş Bankası gibi bankalar. Onların sahipleri, laik burjuvazi. Bu bankalar “eski rejimin” egemenleri değil miydiler zaten? 28 Şubat’ta da onların parmakları yok muydu? AKP döneminde egemenliklerini kaybetmeye başladıklarından dolayı rahatsız olanlar da onlar değil mi? Öyleyse çalıştır devlet mekanizmalarını, sür üstlerine müfettişlerini, uzmanlarını ki anlasınlar hanyayı konyayı. Devlet neymiş görsünler.
Topluca çıldırmak bu olsa gerek. (Ne derler “Allah sonumuzu hayır etsin!”den başka).
Oysa mesele şöyle de okunabilir.
Tayyip Erdoğan, Kürt meselesinde attığı adımla muhafazakâr ve milliyetçi kesimler içinde yaratacağı muhtemel oy kayıplarını dengelemek için bu tabandakilerin duygularını yatıştıracak bazı söylem ve uygulamalara yönelmek zorunda hissetti kendini. Bu amaçla arka arkaya yaptığı açıklamalar (alkol, öpüşmek vs gibi konularda) kendi tabanında bir konsolidasyon yaratırken, Cumhuriyetçi kesimlerde (laiklerde?) de bir huzursuzluk yarattı.
Bu huzursuzluğu Başbakan’ın dili ve üslubu daha da derinleştirdi. Çağın değiştiğini, demokrasinin “temsili” versiyonunun eskidiğini, kent ve ekoloji gibi konularda yeni duyarlılıklar meydana geldiğini görmeyen Başbakan’ın deyim yerindeyse “bodoslama” söylemleri özellikle küreselleşmenin etkilerini taşıyan genç kuşaklar üzerinde manevi bir baskıya dönüştü. Bir yandan benimsedikleri değerler çerçevesinde yaşam tarzlarının tehlikeye girdiğini düşünen Cumhuriyetçi kesimler diğer yandan “daha ileri bir demokrasiyi özleyen” aynı kesimlerin gençleri büyük bir huzursuzluğu biriktirdiler. Kabaran bu huzursuzluğun gerçek bir patlamaya dönüşmesi ise bir kıvılcım gerektiriyordu ki bu kıvılcım da Gezi parkında başlatılan eylem oldu. Sonrası ise malum, parkın basılması, çadırların yakılması vs olarak gelişti.
Yukarıdaki sözleri biraz daha derinleştirecek olursak, Tayyip Erdoğan ve hükümeti, İslami kimliğin siyaseti olarak iktidara gelirken, o güne kadar devleti yöneten Cumhuriyetçi kesimi (laikleri?) iktidardan düşürdü. Cumhurbaşkanlığı tartışmalarıyla başlayan bu süreçte, darbe teşebbüsleri, Ergenekon, Balyoz davaları ve sonunda ordunun siyasetten uzaklaştırılması “eski rejimi” geriletip iktidardan uzaklaştırırken, bu rejimin insanlarını da CHP gibi soluksuz ve renksiz bir siyasi partiye mahkum etti. Bu gelişmeler, devletin para musluklarının bu kesime kısılması kadar, bu kesimin CHP gibi etkisiz bir muhalefet altında kendi yaşam tarzlarından da kopartılacağı ve İslami bir düzende yaşamak zorunda bırakılacakları gibi bir korkuyu da besledi. Bunun yanında Erdoğan’ın daha ileri bir demokrasi söylemi yerine muhafazakâr bir söyleme yönelmiş olması da korkuyu ve giderek paniği daha da arttırdı.
Bence hepsi bu kadar. Ya da hikâyenin büyük kısmı bu.
Gerisi ise gerçek bir beceriksizlik.
Olaylara biraz daha dışarıdan bakarsak kendini sıkışmış gibi hisseden Cumhuriyetçi kesimlerin (laiklerin?) isyanı gibi okunabilecek ve bu çerçevede de kolaylıkla önlem alınabilecek bir olay, ölümlere ve yaralanmalara neden oldu ve şimdi de takibatlarla bir cadı avına çevrilmeye çalışılıyor. Neden? “Çünkü “komplo” var” deniyor. Ortada “Önceden istihbaratını almış” olduğumuz, “1 Mayıs’ta olacaktı ama olamadı” denilen, hatta “Daha bir yıl önceden biliyorduk” diye bakan açıklamalarının yapıldığı bir “komplo”.
Eğer “koca” AKP, kendi yaptığı büyük değişimin neden olabileceği böyle bir sosyolojik baskıyı ve bu baskının sonuçlarını öngöremiyorsa ve olanlar karşısında şaşa kalıp “komplo” muhabbetlerine yöneliyorsa, onun “koca”lığı sorgulanır ve zaten de sorgulanacaktır…
Bütün bunlardan Cumhuriyetçi kimliğin (laiklerin?) haklılığını savunduğum gibi bir sonuç da çıkmasın. Aksine, başlangıçtaki kurucu elitin, ülke sosyolojisinden ve tarihinden kopuk hayalleri yanında İslamcılardan, Kürtlerden ve Alevilerden duyduğu korkularıyla biçimlenmiş Cumhuriyet rejiminin bugünkü sorunlarımızın temeli olduğunu düşünenlerdenim.
O nedenle de Cumhuriyetçi kesimlerin AKP karşıtlığı üzerinden isyanlarıyla, “bu demokrasi bize yetmez bize daha ileri bir demokrasi gerekir” diye parklara ve yollara çıkmış insanların isyanlarını bir birine karıştırmamak gerekir. Biri “eskiyi”, diğeri AKP’nin “ilerisini” temsil ediyor. “Eski”yi temsil edenlerin elde bayrak tencere tava çalarak “Biz isyanlardayız” romantizmlerinin ise iler tutar bir yanı olmadığı ortada. (Eğer AKP’nin ilerisini temsil etmek istiyorlarsa ilk yapmaları gereken işin Cumhuriyet okullarında kendilerini var eden bütün bilgilerden kuşku duymaya başlayarak kendi kimliksel geçmişleriyle yüzleşmek olduğunu bilmeleri gerekir. AKP’nin “ilerisini” temsil edenlerin ise bu temsiliyetlerini demokratik bir siyasete dönüştürmeleri)…
Toplum olarak bir değişim geçiriyoruz. Neredeyse bir asır önceki sorunlar bugünün küresel dünyasının sorunlarına bulanarak karşımıza geliyor. Değişimi anlamakta zorlananlar “komplo” teorilerine müracaat ederek bu durumu idare edeceklerini sanıyorlar.
Komplo kuşkularının otoriterliğe yol açtığının bu kadim dünyanın kadim bir bilgisi olduğunu unutarak…
http://kuyerel.org/yazarlarimizYaziGoster.aspx?id=1352&yazarId=108
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025