Halil BERKTAY
Yeniden birleşirken (6 Nisan Cumartesi) ve “Bir zamanlar kardeştiler”i (10 Nisan Çarşamba) yazarken, başlı başına spor konusuna girmek ve hele devam etmek yoktu kafamda. Yugoslavya örneğinde, milliyetçi boy ölçüşmecilikler sonucu yaşanan bölünmelerin, (bırakın ölümleri) en yakın arkadaşların dahi ruhunu nasıl yıktığını anlatmak istemiştim. Bu arada verdiğim bazı yan bilgiler, sporun, daha doğrusu kitlesel spor seyirciliğinin, günümüzde insanların hayatında ne kadar büyük bir yer tuttuğunu hatırlatıyordu.
Elbette bu, toplumda hâkim spor kültürünün siyaset kültürüyle de çok iç içe olması demek. Ne ki, henüz Galatasaray - Mersin İdmanyurdu maçı oynanmamış; çağdaş Türk büyüklerinden Fatih Terim bu gerçeği iyice gözümüze sokmamıştı.
“Zeki, çevik ve ahlâklı” olmak nasıl öğrenilir
ABD’de üniversiteler arası (NCAA) basketbol şampiyonası “Mart çılgınlığı” (March madness) olarak anılır. Yöresel liglerindeki normal sezon içi performansları temelinde seçilen 64 takım, dört bölge halinde eliminasyon usulü oynar; son 16, son 8, son 4, derken iki finalist ve şampiyon belirlenir (bu yazı yayınlanmadan, bu yılki kupayı Michigan’ı 82-76 yenen Louisville kaldırdı).
Heyecansa, orada da müthiştir elbet; seyirci saatlerce ayakta bağırır, alkışlar, tempo tutar; orada da antrenörler kendinden geçer; örneğin Rick Pitino’ya baktığınızda, her an kalp krizinden gidecek sanırsınız. Ama ne taraftar ve oyuncular arasında, ne de hakemlere karşı en ufak bir şiddet görülmez veya görülürse de tolere edilmez. (Daha geçen hafta, Rutgers’ın basket antrenörü Mike Price oyuncularına hakaret ettiği, top fırlattığı ve omuz attığı için işinden oldu.) Maç biter; takımlar karşılıklı dizilir ve sırayla el sıkışır; galip antrenör gidip rakibinin gönlünü alır, hattâ çok şey vermiş as oyuncularını özellikle kutlar ve teselli eder.
Bunlar basit, kalıplaşmış jestler sanılabilir ama işte tam da bunların basit kalıplar olarak yerleşmişliğidir önemli olan. Hepsi herkesin içine işlemiştir. İşin raconu, kazanma hırsı ne olursa olsun belirli bir terbiyeyi korumak; yenilmeyi ve başka her tersliği sportmence kabullenmektir.
Başkanın bir basket seyircisi olarak portresi
Önceki Cumartesi (30 Mart), Elite Eight (Son Sekiz) turu çerçevesinde, Washington, DC’de Syracuse ve Marquette üniversiteleri karşı karşıya geldi. Syracuse’un zamk gibi yapışkan, gedik vermeyen, aralara adam sokmayan ve yakın atış yaptırtmayan alan savunmasını, bir mükemmeliyet örneği olarak keyifle izliyordum ki...
Kamera tribünlerin kuytu bir köşesinde, gayet informel, ceketsiz kravatsız, montunun önü açık, ayaklarını uzatıp önündeki parmaklığa dayamış, yanındaki birkaç sportif arkadaşıyla herhangi bir vatandaş gibi maçı seyreden ince uzun bir adama çevrildi. Barack Obama, tavandan ortaya sarkan büyük ekranda gözüktüğünü neden sonra farkedip kalabalığa el salladı ve neşeyle alkışlandı ama işte o kadar. Bir dakika geçmeden kamera tekrar sahaya döndü ve bir daha da görmedik ABD devlet başkanını. Sıkboğaz eden, illâ burnuna mikrofon dayayan bir gazeteci güruhu da yoktu. Zaten oraya herhangi bir törensellik icabı veya gösteri olsun diye de değil, sırf bir basketsever olarak gelmişti. Seyretti ve gene sessizce gidiverdi.
Il Duce’nin teknik direktör olarak portresi
Bu da bir kültürdür; bir spor ve aynı zamanda siyaset kültürüdür kuşkusuz. Nasıl Türkiye’nin de, daha çok Di Canio’nun Mussolini hayranı meczup hallerini andıran, kendine has bir spor kültürü (ve ona eşlik eden, onunla iç içe geçen ve etkileşen bir siyaset kültürü) varsa. Cumartesi gecesi tekrar gördük işte. Kasılmış hatlar, her an patlamaya hazır bir öfke. Kural ve sınır tanımayan bir “ne olursa olsun ben haklıyım” zihniyeti.
Yasak olan, cezayı hak eden ne varsa yapmış; topu yere vurmuş, hakemlerin üzerine yürümüş, tribüne çıkarken yayın kamerasını yumruklamış. Kendini ve gerdiği bütün teknik ekibini, altı hafta içinde ikinci defa sahadan attırmayı başarmış. Ama hâlâ konuşuyor ve önüne geleni azarlıyor ne oluyormuş ya; kendine yakışan ve yakışmayanı en iyi o bilirmiş; spor yazarları da (Rıdvan Dilmen) eleştirmesin ve dikkatli konuşsunmuş; ancak tabii o kimseye terbiyesizlik etmez, yalnız herkesi “aklı selim olmaya” (!) dâvet edermiş. (Yasin Hayal’in Orhan Pamuk’a “akıllı ol” demesi gibi bir şey mi acaba?)
Böyle “imparator” ve “büyük başkan”lar: Aziz Yıldırım; (icabında kulüp kongrelerini ülkücülerle hizaya sokan) eski istihbaratçı Süleyman Seba. Olgun Peker’ler ve onu bacağından vurduran rakipleri. Politika sahnesinde de aynı muazzam, mütehakkim ego’lar; “reis”ler, “başbuğ” ve “önder”ler, hattâ “ulu önder”ler. Devlet Bahçeli’ye “vur de vuralım, öl de ölelim” diye haykıranlar.
Barış gelmesine gelecek de... Bu ruh, bu doku, bu kültür nasıl değişecek?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024