Hidayet Şefkatli TUKSAL
Hukuk ortadan mı kalktı?
Geçmişte Yüksek Öğrenim Yasası’nın 33a maddesine tâbi olan ÖYP’lilerin şimdi bir KHK ile ansızın 50d maddesine geçirilmesi çok yanlış. Kazanılmış hak kavramını hiçe sayan ve 15 bin kişiyi sıkıntıya sokan bir uygulama söz konusu.
Bir ülkede “göz bebeği” olarak tanımlanabilecek bir kurum olacaksa, bunun eğitim kurumları olması gerektiğini düşünenlerdenim. Artık neredeyse her gazetede eğitim üzerine yazan bir uzman mevcut. Eğitim konusunda önemli sayılabilecek gelişmeler var; ancak sebeb-i hikmetine akıl sır erdirilemeyen pek çok uygulama da var ki, bunlardan biri yaklaşık 15 bin kişiyi mağdur eden ÖYP kararları…
ÖYP (Öğretim Görevlisi Yerleştirme Programı), yeni açılan üniversitelerdeki öğretim elemanı ihtiyacını karşılamak için 2010 yılında başlatılmış ve beş senedir uygulanan bir program. 2015 itibarıyla yeni araştırma görevlisi alımı durdurulsa da, bu süre içinde 15 bin kişi bu programla akademiye dahil oldu. Bu programa başvuranlar arasında, ALES, YDS ve lisans not ortalaması üzerinden yapılan puanlama sonucunda en yüksek puanı alanlar, herhangi bir mülakata tabi tutulmaksızın araştırma görevlisi olarak atandılar. Ancak “eski köye yeni adet olmaz” kavlince, bölümde kimsenin tanımadığı; torpil ve himaye ile değil, bizzat kendi başarısı ile atanan ÖYP’li araştırma görevlileri camiada bir hoşnutsuzluk uyandırdı. Bunun haklı değil, oldukça haksız gerekçeleri var. Bölüme aldıkları elemanları sürekli minnet altında bırakmanın ve angarya işlerle görevlendirmenin yaygın olduğu akademik camiada, kimseye minneti olmadan atanmış ÖYP’liler sisteme oturmuyor, hegemonyayı zayıflatıyor çünkü.
Yeni açılan üniversitelerde yüksek lisans ve/veya doktora programları olmadığı için, ÖYP’liler genellikle köklü üniversitelerde geçici olarak görevlendirildiler ve doktora bitimine kadar görevlendirildikleri üniversitede kalmalarına karar verildi. Tabii bunun da bir bedeli var: doktora bitiminde asıl görev yerlerine dönerek, geçici görevlendirmeyle kaldıkları süre kadar orada çalışma mecburiyeti, ya da görev yerine dönülmediği takdirde 300,000 TL civarında bir tazminat ödeme zorunluluğu.
Ancak ne olduysa oldu ve uygulama bir KHK ile şekil değiştirdi, 15 bin kişiyi sıkıntıya soktu. ÖYP’li araştırma görevlilerine birçok hak kaybı ve hatta iş kaybına mal olacak bir düzenleme yapıldı. Ayrıntılarına aşağıda geleceğim ama önce pratiğe nasıl yansıdığına dair iki örneğe yer vereceğim. Yeni düzenlemeden haberdar olunca, önce İstanbul’da doktora tez çalışmalarını yürüten bir arkadaşım, sonra da Diyarbakır’da yine doktora tezini teslim etme aşamasında olan başka bir arkadaşım aradı. İkisi de son derece endişeliydiler. İstanbul’daki arkadaşım, son alınan kararların hayatına etkisini şöyle anlattı: “Eğer bana buraya (asıl görev yerine) gel derlerse, 15 gün içinde bir ev bulup taşınmamız, ayrıca oğluma bir okul ve kocama da bir iş bulmamız gerekecek. Biz bunu nasıl yapacağız? Bu resmen istifa et, demek.” Diyarbakır’daki arkadaşım ise, tezini teslim edip savunmasını verdiğinde, yardımcı doçent olarak asıl görev yerine geri dönecekti. Ancak şu durumda, doktor olduğu anda, bunca zahmetine katlandığı titrinin hiçbir hayrını görmeden işsiz bir akademisyene dönüşecek. Çünkü yeni düzenlemeyle, otomatikman yardımcı doçent kadrosuyla asıl bölümünde göreve başlama hakkı elinden alınmış oldu. Halen doktora tezini yazma sürecinde olan İstanbul’daki arkadaşımla aynı durumdaki ÖYP’liler ise, asıl görev yerlerinden çağırıldıkları takdirde 15 gün içinde bütün düzenlerini bozup oraya gitmek, ya da istifa etmiş sayılmak gibi bir seçenekle karşı karşıya…
Üstelik hak kayıpları bunlarla sınırlı değil. Kadro yenileme süresi, ödenek kullanma, yurt dışı araştırma izin süreleri konularında da önemli ölçüde hak kayıpları söz konusu. ÖYP’lilerin başlangıçta dahil oldukları 33a kadrosu her yıl yenilenmez ve en önemlisi, doktora bitince ÖYP’liler yardımcı doçent kadrosuyla asıl üniversitelerinde göreve başlar. 33a kadrosundaki akademisyenlerin, araştırmaları için yurt dışında kalma süreleri bir yıldır. 25,000 TL'lik bir ödenekten (8000 yüksek lisans, 17,000 doktora) istifade edebilmektedirler. ÖYP’lilerin şimdi aktarıldığı 50d kadrosu ise doktora bursu gibidir. Her yıl sözleşme imzalanır, yani dekan istemediği takdirde akademisyenin işine son verilir. En kötüsü de, doktora bittiğinde işsiz kalınır, çünkü 50d kadrosu sadece doktora boyunca devam eder. Yardımcı doçent kadrosu da verilmez. Eğer dekan isterse 33a’ya alır ve yardımcı doçent olunur. 50d kadrosunda olan akademisyenin ödenek kullanma hakkı da yoktur. 50d’nin başka bir kötü tarafı da yurt dışı araştırma izninin maksimum üç ay olmasıdır. Tabii bu da dekanın ve rektörün onayına bağlıdır.
Nitekim Batman Üniversitesi rektörlüğü hemen harekete geçmiş bile. Dekanlara bir yazı göndererek, herhangi bir lisansüstü eğitimine kayıtlı öğrenciliği bulunmayanların veya mezun durumunda olmalarından dolayı 2574 sayılı Yüksek Öğretim Kanunun 50/d maddesi kapsamına alınma şartlarına haiz olmayanların 01. 09.2016 itibarı ile kadrolarıyla ilişkilerinin kesilmesi yönünde alınan rektörlük olurunu göndererek, gereğinin yapılmasını istemiş. Bu şu demek: Yüksek lisansını bitirip, henüz doktora programına kabulü kesinleşmemiş ÖYP’liler ile, doktorasını bitirip henüz yardımcı doçent olarak atanmamış olanların hemen ilişiği kesilecek.
15 bin ÖYP’linin birden bire, üstelik kazanılmış hak kavramını hiçe sayan bir uygulamayla bu şekilde mağdur edilmesi gerçekten akla ziyan bir durum. En kısa zamanda bu hatadan dönülür umarım.
Yazarlar
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020