Kemal CAN
Seçim sonrasında kim kazandı, ne kazandı, kim kaybetti, ne kaybetti meseleleri beklendiği gibi tartışılıyor ve tartışılmaya devam edilecek. İktidar cephesinde büyük bir zafer havası, muhalefet cephesinde de ağır bir hezimet tablosu izlenmiyor aslında. Galiba, hâlâ esas duygu şaşkınlık ve sonuçları sindirme biraz daha yavaş ilerliyor. Olanları geleceğe doğru okumayı deneyip bir de şöyle bakalım: Bir iktidar neden değişir veya değişmesini yaratan koşullar nelerdir?
1- İktidar yönetebilme, sorun çözme yeteneğini kaybeder. 2- İktidarın iç dengesi, uyumlu ve sürdürülebilir olmaktan çıkar. 3- İktidar ülkenin bütün çevrelerinden gelen taleplere karşılık üretemez. 4- Mevcut duruma ilişkin endişeler ve geleceğe ilişkin beklentiler negatife döner. 5- Anormal ve olağanüstü koşulların yarattığı yükler artar. 6- Çok güçlü bir iktidar alternatifi doğar. 7- Toplumsal hareketlilik ve tepkiler karşısında durulamaz hale gelir. 8- İktidarın toplumsal desteği, aldığı oylar dramatik biçimde azalır. 9- İç ve dış güç odakları iktidara desteği açık biçimde keser. 10- Toplumdan yükselen değişim talebi büyük bir yaygınlık ve destek kazanır.
24 Haziran seçimleri sonrasında yukarıda sıralanan bu olasılıklardan kaçı için tamamen hayır denebilir? Özellikle ilk beş sıradakiler tamamen gündemden düştü mü? Yukarıdaki her bir olasılığa 1’den 10’a kadar puan verilse, çıkan toplam sonuç 50’nin altında kalır mı? 24 Haziran öncesinde değişim umudunu ve T A M A M beklentisini yaratan somut göstergelerin ne kadarı çıkan sonuçlarla değişti?
Seçimden galip çıkmış ama oy kaybetmiş iktidar için taşsız, dikensiz bir yol açıldı mı? Seçim sonuçlarını, yenilenene kadar geçerli tek siyasi gösterge haline getiren rekabetçi otoritaryen sistemler için sonsuz iktidar garantisi var mı? İktidar bütün krizlerini çözdü ve kurumsallaşma zeminini, sisteminin mükemmelliğini gösterebildi mi? Bütün muhalefet güçleri demokrasi taleplerini geri çekti ve herkes teslim oldu mu? Seçim sürecinde kaybedilmiş söylem üstünlüğü ve iktidarın iç uyumu yeniden sağladı mı? Bu soruların çoğunluğunda tartışmasız evet cevabı veren kaç kişi var?
Zorlama bir iyimserlik peşinde olmanın gereği yok. İktidarın önünde engel kalmadığını düşüneceği bir destek sağladığı ve muhalefetin direnç gücünün şimdilik zayıfladığı da doğru. Fakat, değişim ihtimalini var eden, başka bir Türkiye için umut rüzgârı yaratan dinamiklerin bu kadar çabuk yok olacağını düşünmek için de bir neden yok. Geçen yıl referandumdan yüzde 51 ile galip çıkan iktidarın geçen sürede durumunu koruduğu gerçek ama çok daha iyi bir pozisyon edindiği söylenemez.
Seçim sonrasında, hemen öncesinde patlayan koalisyon çatlağının devam edeceği ve tek başına iktidarı kaybeden AKP’nin hayatının daha zorlaşacağı sır değil. İktidarı erken seçime zorlayan şartların da iyileşmediği ve daha da ağırlaşacağı yaygın bir öngörü. “Artık Meclis’in bir önemi yok” önermesi iktidarın sık kullandığı ve muhalefete de kısmen kabul ettirdiği bir argüman ama gerçeği çok yansıtmıyor. Bunun en önemli kanıtı da bizzat Erdoğan’ın saklayamadığı memnuniyetsizliği. Ayrıca, daha seçimin resmi sonuçları açıklanmadan İçişleri Bakanı’nın CHP ve HDP’ye dönük nefret provokasyonu başlatmasını da zafer rahatlatması olarak algılamak zor.
Referandumdan geçtikten, ittifakı kurduktan, kendisi için uygun seçim düzenlemelerini yaptıktan sonra da bir türlü rahatlayamayan iktidar, seçimden sonra da rahatlamış değil. Rahatlayamayacağını da hayli sıkıntılı biçimde yaşayarak göreceğiz galiba. Dolayısıyla, temelsiz bir avunma ve boş bir iyimserlik takviyesi olarak değil, açık bir tehlike olarak değişimin bir mecburiyet olarak masada kaldığını düşünebiliriz. Bunu bir tehlike olmak yerine umut olarak tutmak da muhalefetin elinde.
Yazarlar
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025