Mehmet ALTAN
Geçen haftaki yakın tarihin en utanç verici rezilliklerinden birini anlattığım “Bir andıç skandalı” yazımın son cümlesi şöyleydi: “Okura anımsatmak, 24 yıl sonra zamana not düşmek için hatırlayınca bile bu sefillik ağır geldi. En iyisi haftaya devam edelim…”
***
Henüz bayram bitmediği ve bugün bayramın 3. günü olduğu için, andıç gibi bir rezalet şahikasına devam etmek istemedim. Pas geçip, randevuyu gelecek haftaya ertelemenin daha uygun olacağını düşündüm.
***
1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet ve bunun basın tarihindeki yerine daha önce geniş bir şekilde değinmiştim.
Bu bayram gününde ise yeniden gündeme gelen 1908’in önce nasıl “Hürriyet Bayramı” ilan edildiğinin, sonra bu bayramın nasıl ortadan kaldırıldığının hikâyesini hatırlatmak istedim.
***
Aslında lafı uzatmadan sözü 1908 Devrimi kitabının yazarı Aykut Kansu’ya bırakmak daha doğru:
“Birçoğumuz, tıpkı Amerikalıların 4 Temmuz’u, Fransızların 14 Temmuz’u gibi, bizim de bir 23 Temmuz’umuzun olduğunu ve bugünün bir zamanlar 'Hürriyet Bayramı' olarak kutlandığını bilmiyor. ‘Bir zamanlar’ bugün bize sanki çok uzakmış ve gerçek değilmiş gibi geliyor.
Oysa ki, Türkiye’de 1908 Devrimi’ni gerçekleştirenler, 8 Temmuz 1909 günü kabul ettikleri bir yasa ile 23 Temmuz’u bayram olarak ilan etmişler ve ‘Hürriyet Bayramı’ olarak kutlanmasını gelenek haline getirmişlerdi.”
***
Peki sonra ne olmuş?
Okumaya devam edelim:
“Fakat gelenekler yıkılmak içindir.
‘Hürriyet Bayramı’ geleneğini yıkmak da 1908 Devrimi ile kurulan liberal demokratik rejimin yerine, 29 Ekim 1923 tarihinde başka bir siyasal rejimi yerleştiren Kemalistlere nasip oldu.
Başvekil İsmet İnönü Türkiye Cumhuriyet Başvekalet Muamelat Müdürlüğü Sayı 6/1433 ve 13 Mayıs 1935 tarihli yazısı ile ‘Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun Layihası’nı Meclis’e sunduğunda gelenek sona ermişti.
Bu layiha gerekçesinde şunları okuyoruz:
‘Bütün Türk vatandaşlarının müştereken en derin sevinç heyecanı duydukları gün şüphesizdir ki Cumhuriyet’in ilan edildiği gündür.
Çünkü Türk milleti benliğine o gün kavuşmuş ve Türkiye’nin terakki ve yükselme devri o gün başlamıştır. Hususi düşüncesi ve akidesi ne olursa olsun her vatandaşın beraberce bayram ettikleri ulusal gün o gündür.
Onun için kanunun maddesiyle yalnız 29 birinci teşrin [Ekim] günü ulusal bayram günü olmak üzere kabul edilmiştir.’”
Meclis’e gelen tasarı kısa bir görüşmeden sonra iki yüz elli bir oyla kabul edilmiş, 1908’de doğan “Hürriyet Bayramı”, 1935’te sizlere ömür olmuş…
Bayramı İttihatçılar ilan etmiş, Kemalistler öldürmüş…
***
“Oysa ki, İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin hayatta kalabilen kadrosunun Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından liberallikle suçlanarak asıldığı 1926 yılından sonra bile ‘Hürriyet Bayramı’ aynı coşkuyla olmasa bile hâlâ kutlanagelmekte” olduğunu örnekleriyle okuyoruz.
Bu geleneğin basın tarafından nasıl bir maharetle sündürüldüğünü de…
Unutturulmaya bırakılmadan önceki bir iki yıldan örnekleri aktarmakla yetinelim:
1934 yılında artık Hürriyet Bayramı’nın kutlanması haberi Milliyet gazetesinde eski günlerdeki gibi coşkuyla ve birinci sayfadan verilmiyordu:
“Bugün 23 Temmuz milli bayramıdır. Bu münasebetle bugün resmi daire ve müesseseler kapalı bulunacak, şehir donatılacak, küçük mektepliler Himaye-i Etfal rozeti dağıtacaklardır.”
24 Temmuz tarihli Milliyet, bayramın artık heyecanını yitirdiğine kanıt oluşturacak şu gözlemi yapıyordu:
“Hava sıcak olduğu için halk tatilden istifade ederek sayfiye ve gezme yerlerine gitmiştir.”
***
1935 yılında 23 Temmuz artık “Hürriyet Bayramı” değildi.
Yetişecek kuşaklar o günden sonra 23 Temmuz’un Türkiye’de kutlanan bir gün olduğunun farkına bile varmayacaktı.
***
İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği 24 Temmuz bugün nedir?
“Basın Bayramı veya Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü, Türkiye’de sansürün kaldırılmasının yıldönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanan önemli gündür.
İstanbul’da çıkan gazeteler, Osmanlı Devleti’nde II. Meşrutiyet’in ilan edildiği 24 Temmuz 1908 günü sansür memurlarını içeri sokmama ve gazetelerini sansüre yollamadan basma kararı vermişti.
Bu olayın yıldönümünü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 1948 yılında aldığı kararla Basın Bayramı olarak ilan etmiştir.
1971’de ‘bayram’ olmaktan çıkmış ve adı, ‘Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’ olarak değişmiştir.”
***
Kısacası; rejim değiştikçe geçmişi yeniden yazmak bizde eski bir hastalıktır.
Her rejim, kendinden öncekinin izlerini silmeye çalışır. Her rejim, “Türkiye’nin tarihte ilk kez kendisiyle doğduğunu” genç nesillerin zihnine kazıyacak hamleler yapar.
Fakat ilginç olan, “eski rejimin” gerçek günahlarından pek söz edilmez.
Asıl sorumuz şu tabii: Niye “eski rejimin” gerçek günahları dile gelmez de “bayram” günlerine verilen değerler üzerinden rejim mücadeleleri yapılır?
Sanırım bu sorunun cevabını başka bir soruda bulabiliriz: Rejimlerin değişmesine rağmen hiç değişmeyen şey nedir bu ülkede?
Bunun cevabını bulmaya da “hukuksuzluk” sözünden başlayabiliriz belki…
-----
24 Temmuz 1908’de Selanik’te Elefterias Meydanı’nda (Hürriyet Meydanı) Meşrutiyet’in ilanı.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025