Mehmet ALTAN
Geçen haftaki “Vatan bir armut mudur?” başlıklı yazımdaki Çetin Altan’ın “Vatanla armut arasında hiçbir fark yoktur. İkisini de rahat rahat soyarsın’’ tespitine okurlardan büyük katkılar geldi.
Onlardan biri şöyleydi:
“Çok güzel bir yazı. Yaşananları hatırladık. Yolsuzluktan yargılananlar arasında Mesut Yılmaz ve Cumhur Ersümer de vardı. Yılmaz, Türkbank ihalesinden yargılandı.
Görevi suiistimalden suçlu bulundu ama erteleme yasasından yararlandığı için hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Ersümer’in neyle suçlandığını tam hatırlamasam da Beyaz Enerji adı altında bir operasyon yürütüldü. Ondan olabilir.
O da Yüce Divan’da mahkûm oldu. Bir de Mataracı ve Hilmi İşgüzar var, Ecevit onların yolsuzluk yapacağını bile bile transfer edip bakan yapmıştı. Yani Türkiye her devirde ülke armut gibi soyuldu.”
Görülen ve anlaşılan o ki vatanı “armut” gibi görenlerin yaptığı büyük soygunlar ve bunların basına yansıması başlı başına bir konu…
Şimdilik bunu bir not olarak düşmekle yetinelim.
***
Epeydir “haftaya 2002’yle devam etmek üzere…” diyor ama araya giren güncel hatırlatmalar nedeniyle devam edemiyorduk.
Ama şimdi 2002 yılının günceliyle, 2022’nin güncelinin çakıştığı bir gündemle karşılaştık.
2002 yılının olaylarını ve basına yansımalarını incelerken, 20 yıl önce yılın hemen ilk başında kadınların giyimi, kuşamı, kıyafetiyle ilgili bir gelişmeye rastladım…
20 yıl sonra gene kadınların giyimi siyasal gündemin cici maması haline geldiği için habere daha da yoğunlaştım.
***
20 yıl önceki bir haberi aktarıyorum:
“Türkiye’de 12 Eylül darbesinden sonra, 25 Ekim 1982 tarih ve 17849 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kılık Kıyafet Yönetmeliği ile kamu emekçisi kadınların pantolon giymesi yasaklanmış ve kadınlara zorunlu etek giyme uygulaması getirilmişti.”
Kadın-erkek ayrımcılığının, tek tip insan yaratmanın bir aracıydı etek. Etek boyunun da diz altında olması kuralı konmuştu.
***
“Post-modern darbe” olarak nitelendirilen 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan süreçte pantolon yasağı daha sıkı denetlenmeye başladı.
Özellikle eğitim kurumlarında kılık kıyafet yönetmeliğine uyulması “başörtü yasağı” dolayısıyla öncelikli hedefti. Pantolon yasağı da daha önce fiilen işlemezken 28 Şubat sonrası genelgelerle, baskıyla uygulanmaya başladı.
***
İşte tam bu noktada KESK’li kadınlar bir eylem gerçekleştirdiler. Eğitim-Sen’li kadınlar, memurlar için hazırlanan kılık kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesi ve işyerinde pantolon giyme yasağının kaldırılması için 7 Aralık 2001 tarihinde işyerlerine ütülü pantolonlarla gitme çağrısı yaptılar.
Kadınlar “Pantolon Giyme Yasağını Tanımıyoruz” diyerek eyleme katıldılar.
***
Eylem kararına KESK içinde de özellikle erkeklerden dirençler oldu. Bir kısmının gerekçesi “türban özgürlüğünün önünü açacak” olmasıydı. Ancak kadınlar kendi bedenlerine sahip çıkmanın bilinciyle yasağa rağmen pantolon giyme eylemlerine başladılar. Bu eylemlerini yasak kalkana kadar da sürdürdüler.
KESK’li kadınların mücadeleleri başarıyla sonuçlandı.
3 Ocak 2002 tarihinde Kılık Kıyafet Yönetmeliği’nden kadın memurlara işyerinde pantolon giyme yasağı kaldırıldı. Sendikalı kadınların kararıyla yapılan eylemler sonrasında bu yasağın kaldırılması, bu eylemin başarısı ve her şeyden önce 12 Eylül askeri darbesinin baskıcı yasaları karşısında kadınların bir kazanımıydı.
***
Başörtüsü, türban tartışmalarının gölgesinde kaybolan bir kılık kıyafet yönetmenliği var mı, onu merak ettim…
25 Ağustos 2022 tarihinde İçişleri Bakanlığı’nın “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliği”nde yapılan bir değişikliğe rastladım.
Yönetmelikteki, “makyaj ve saç modellerinde abartıya kaçamaz” düzenlemesi; “makyaj, saç modelleri ve renklerinde abartıya kaçamaz” ifadeleri ile değiştirilmişti.
Kısıtlamaya “renkler” de girmiş…
***
Dün kadınların pantolon yasağı varmış, bugün makyaj, saç modeli ve renk kısıtlaması var…
Zaman geçiyor ama soygun ve yasak hep devam ediyor.
Erkekler bu ülkede kadını “giydirip” vatanı “soyuyorlar”…
Siyasi geleneğimiz bu…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025