Mehmet ALTAN
Binlerce tonluk bir beton ve demir yığınının altında bulduğun bir çatlaktan soluk almaya çalışarak beklemenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musunuz?
Çocuğunuz yıkılmış bir duvarın altında ezilirken onu kurtarabilmek için “bir vinç, Allah rızası bir vinç” diye bağırarak yardım aramanın çaresizliğini biliyor musunuz?
Enkaz altından çıkarılan bir küçük bir kıza “annemler nerede” dediğinde “öldüler” demenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musunuz?
Dağ gibi üstünüze yıkılan beton yığınlarının altında ezilmenin, parçalanmanın, soluksuz kalmanın, donmanın ne olduğunu biliyor musunuz?
xxx
Ölen, yaralanan, sakatlanan, yakınlarını kaybeden, evsiz kalan yüz binlerce insan “depremin”, “kaderin”, “talihsizliğin” kurbanı değil.
Onlar bir “cinayet sisteminin” bilerek hedef aldığı kurbanlar.
Bir çocuğun kafasına babasının gözü önünde bir kurşun sıkmakla, deprem bölgesinde çürük binalar yapmak, o binalara izin vermek ve böyle bir sistemi savunmak arasında hiçbir fark yoktur.
xxx
Hatay’da, bilimsel raporlara rağmen altından fay hattı geçen bataklığa havaalanı yaptılar ve bundan para kazandılar.
Bu,“cinayet ekonomisinin’’ iç ürperten bir örneğidir.
Toplumu ve devleti çökerten de budur.
xxx
Osmanlı İmparatorluğu'nda zenginleşmenin tek yolu Saray'daki pozisyonunu yükseltmekti. Saray içindeki rütben arttıkça servetin de artardı.
Ama o dönemin bugünden bir farkı vardı, pozisyon kaybedilince zenginlik de biter, miras olarak bırakılamazdı.
Cumhuriyet, durumu değiştirmedi, pekiştirdi.
Devlet yönetiminde basamak çıktıkça "zenginleşmeyen" neredeyse yok gibi, üstelik artık servetleri tepetaklak olunca da kaybolmuyor, miras da bırakılıyor.
xxx
Bu ülkede siyasetle yolsuzluk arasında hep birebir bir ilişki oldu…
Zamanla da çürüme hızlandı ve yolsuzluk “cinayet ekonomisine” dönüştü…
Bakın, 27 yıl önce Susurluk Komisyon Raporu "cinayet ekonomisini" nasıl tarif ediyor:
“Çıkara dayalı yasadışı örgütlenme biçiminin organize ettiği suç ve suçluyu yasalara karşı koruma güvencesini, yasadışı odakların koruması altında gören geniş bir kitle yaratmak ve bu kitlede yer alan bireylere yasadışı işler yaptırmak, ki bunlar; silah, uyuşturucu madde kaçakçılığı, gecekonduculuk, uyuşturucudan kazanılan paraların banka, bankerlik, müteahhitlik ve kumarhanelerde aklanması işlemi, toprak gaspı, işgal, adalet mekanizmasının felce uğratılması….”
xxx
Bugün, Susurluk Komisyon Raporu’nda anlatılan düzen, daha sistemli, daha etkin, daha yüzsüz ve daha sorgusuz biçimde egemen…
Siyasi liderlerin mafya ile kol kola resim çektirdiği bir durum bugüne kadar hiç yaşanmamıştı…
Artık siyasetçiler yasalardan da seçmen tepkisinden de çekinmiyor.
Kendilerinde nasıl sonsuz bir güç vehmediyorlarsa her istediklerini yapabileceklerine inanıyorlar.
xxx
Böyle bir ortamda can güvenliği, bina güvenliği, deprem önlemi söz konusu olabilir mi?
“Siyaset-müteahhit-bürokrat” düzeni, depremdeki ölümlerin sistematik suçlusu…
Türkiye, siyaset kurumunun baskısı nedeniyle “siyasetin finansmanı” konusunu hiç konuşmaz….
Türkiye’de siyaseti müteahhitler finanse eder.
Siyasal iktidar da kamu ihalelerini yandaş müteahhide verir…
“Siyaset-müteahhit-bürokrat” üçlüsü bu ilişkinin mahsulüdür…
xxx
Bir ülkede siyasal iktidar, ülke halkının depremde yıkılmayan binalarda oturması için çıkarılmış olan Kamu İhale Yasası’nı neden 192 kez değiştirir?
Neden hiç ihale açmadan yandaş müteahhide İhale Yasası’nın 21/b maddesi ile elden ihale verir?
Neden İmar affı ve barışı çıkarır?
İktidar bunların cevabını veriyor mu?
xxx
İnsanlarımız neden boşu boşuna öldü?
İnsanlarımız neden enkaz altından çıkamadı?
Neden yollar, viyadükler, AFAD binaları, hastaneler, karakollar çöktü?
Müteahhitlerin çürük yapıları neden denetlenmedi?
xxx
Şimdi Meksika’da, Şili’de, Japonya’da olsalar ölmeyecek insanlarımızın topluma bıraktığı ağır manevi mirasın altında eziliyoruz.
Yarınımız ve Türkiye'nin sağlığı şu soruya vereceğimiz cevaba bağlı:
“Cinayet ekonomisi” sona erecek mi, ermeyecek mi?
İnsanları binlerce tonluk beton yığınlarının altında ezilerek, ciğerleri parçalanarak, donarak ölmeye bırakacak mıyız?
Bu cinayetlerin işlenmesine izin verecek miyiz? Bu korkunç ve kanlı sistemi sürdürecek miyiz?
Yoksa “yeter artık” diyecek miyiz?
Yaşanan acı, vicdanımızı ve aklımızı uyandıracak mı yoksa bir cinayet şebekesinin erketeleri olarak mı yaşamayı sürdüreceğiz?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025