Mümtazer TÜRKÖNE
Kategorik olarak bir ideolojiyi düşman ilan ederseniz, onu var eden şartları da, doğurduğu sonuçları da anlayamazsınız. İslâmiyet ile İslâmcılık arasındaki fark, müesses ve alemşümûl bir din ile, bu dini referans alan ama modern çağın ideolojiler dünyasına haritalanan bir ideoloji arasındaki fark olarak görülmeli. Dinin emir ve yasaklarına, Sırat Köprüsü'ne gelmeden önce iyi bir sınav vermek için uymak zorundayız. İdeolojinin fazladan bir görevi var: Diğer ideolojilerin ve modern çağın çıkar ilişkilerinin arasında yolunuzu kaybetmemek. İslâmcılık, din dışı dünyanın Marksizm veya liberalizmi gibi dinin ideolojik bir yorumu. Yine tıpkı diğer ideolojiler gibi cenneti de cehennemi de bu dünyada kuruyor, en küçük bir hesabı bile öbür tarafa bırakmıyor. İslâmcıların namaz ve oruçla aralarının pek iyi olmamasının sebebi de bu. İslâmcı perspektife göre dindarlığa değil, öncülleri ile tutarlı bir teorik bütünlüğe, bugünün maddi dünyasının sorunlarına diğer ideolojilerle -dinlerle değil- rekabet ederek çözüm getiren kapsayıcı bir açıklamaya ihtiyacınız var. Tutarlı olmak ve prensiplerinize ve hedeflerinize uygun başarı elde etmek zorundasınız.
Büyük İslâmcı âlim Hayrettin Karaman'ın, ısrarla tekrarladığı, “İslâmcı bir düzen kurana kadar -”geçici ve şartlı olarak”- İslâm'a hizmet eden siyasî kadrolara destek olmak” tezi, ideolojik olarak kesinlikle tutarlı bir tez. Bu tezde siyasî daha doğrusu ideolojik bir akıl seferberlik halinde. Karaman Hoca, herhalde laik hassasiyetin tedavülden kalkmasından bi'listifade, politik ve ideolojik şartların gösterdiği görevi açıklıkla yazıyor: “İslamcılar, ulusalcı-laik-demokratik sistemi kabul etmemekle beraber verili şartlar içinde bu sistemi resmen kabullenerek siyaset yapan ama İslamlaşmaya yardımcı olan siyasi kadrolara destek verebilirler. Bu destek şartlıdır ve geçicidir. Şartlı olduğu için yolundan sapan iktidarlarla aralarını açarlar, geçici olduğu için orada karargâh kurmazlar, nihai amaçlarına doğru yürümeye devam ederler.” Söz işte bu siyasî kadrolar hakkında -İslâmî değil- ideolojik fetvaya geliyor ve “İşte bu kadrolar asıl davalarını unutmadıkları, ondan asla vazgeçmedikleri, mevcut şartların elverdiği ölçüde davalarına hizmet ettikleri sürece “İslamcılık davasından döndükleri, davaya hıyanet ettikleri, bu manada İslamcılığın öldüğü” söylenemez; söylenirse de isabetli olmaz.” hükmüne ulaşıyor. Kamu ihalelerinden alınan komisyonların, ruhsatlardan, lisanslardan alınan yüklü payların, kent rantından elde edilen kazançların neden “rüşvet ve yolsuzluk” sayılmadığını anladınız mı? AK Parti'nin Fetva Emini sıfatıyla Hayrettin Karaman Hoca “İslâmcılık ölmedi” derken, İslâmcılık tartışmasının yepyeni boyutlarının farkında olmasa da, bize savunduğu ideolojinin yol haritası hakkında net bir fotoğraf sunuyor. Nasıl olsa önümüzde “İslâmî düzen” dediğimiz “nihaî amaç” duruyor, öyleyse tutarlılık devam ediyor.
Tutarlılığın olmadığını, Karaman'ın bu fetvasını tersine çevirdiğiniz zaman görüyorsunuz. Tersi ne? Buyrun bu fetvayı tersinden “rüşvet ve yolsuzluk için İslâmcı kılıf” olarak okumayı deneyin. İktidar sahiplerinin bu dinî hizmetten duyduğu memnuniyeti görebiliyor musunuz?
Asıl problem ideoloji ve pratik arasındaki uyumda yatıyor. Türkiye'de devletin içine yerleşmiş, devletin İslamcıları tarafından temsil edilmiş ve devlet rantıyla beslenmiş AK Parti İslâmcıları kendi kirli tecrübelerinden bir teori çıkarttılar ve bu çerden-çöpten teoriyi Mısır'da pratiğe dönüştürdüler. Mısır'da İhvan-ı Müslimîn'in, Sisi diktası altında başına gelen acımasız baskı ve şiddet doğrudan bu pratiğin eseri, AK Parti'nin İslâmcı teorisyenlerinin bu neticede çok büyük katkıları var. İhvan geleneği tıpkı Risale-i Nur veya Hizmet Hareketi gibi, -Mısır'ın Türkiye'ye göre daha boğucu şartlarında- sivil ve sosyal bir hareket olarak gelişip kökleşmiş iken, AK Parti onlara (Troçkist kesintisiz devrim mantığı ile) “devlet İslâmcılığı- ihraç etti. Bunu bi'lfiil yaptı ve Mursi onları gerçekten dinledi. Böylece İhvan, önüne gelen fırsatı AK Parti'nin iğvasıyla yanlış okudu ve kendi geleneğinin dışında savruldu. Demek bir Hayrettin Karaman'ları yoktu.
Ali Bulaç ile farklı İslâmcılıklar konusunda hemfikiriz. Kendi ideolojik öncülleri ile tutarlı biçimde görevini başaramayan ve tükenen işte bu AK Parti İslâmcılığı oldu.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025