Serdar KAYA
Dünyada bugün itibariyle (takriben) 2,2 milyar Hıristiyan, 1,5 milyar Müslüman, 1 milyar Hinduve 500 milyon Budist yaşıyor. Bu dört inancı taşıyanlar, dünya nüfusunun takriben dörtte üçüne karşılık geliyor. Diğer bütün dinlerin mensupları, geriye kalan dörtte birlik kısmın (yine takriben) yarısına sığıyor. Dörtte birlik kısmın diğer yarısında ise, ateistler, agnostikler, deistler ve bir yaratıcıya inansalar da herhangi bir dine bağlı olmayan teistler var.
Bu tablo, zaman içinde değişmiyor değil. Ancak değişimler, büyük ölçüde, nüfus artış ve azalışlarının bir sonucu. Din değiştirmeler ise, çok küçük bir yüzdeye karşılık geliyor. Bir başka deyişle, insanların ezici çoğunluğu, etkileşimin fazla olduğu yerlerde bile, ailelerinin dinini benimseme ve ölene dek bu dine bağlı kalma eğiliminde. Dahası, insanlar, zaman içinde dindarlık seviyeleri azalsa ve hatta dinî inançlarını kaybetseler dahi, yeniden dindarlaşmaları durumunda bunu kendi dinlerine dönerek yapıyorlar.
Bütün bunlar aslında çok şaşırtıcı değil. Zira, insan zihni çok küçük yaşlarda şekilleniyor. Bir çocuk ailesinin konuştuğu lisanı öğrendiği ve farkında dahi olmadan bu lisanla düşündüğü gibi, bu dünyaya ve sonrasına dair mefhumlarını da yine ailesinden ediniyor ve din dendiğinde aklına öncelikle kendi zihnindeki teoloji ve bu teolojiye dair imgeler geliyor.
Örnek olarak, Ahmedî bir ailede doğan ve Mirza Gulâm Ahmed’e, eserlerine ve hayatına dair olağanüstülüklerin bahsiyle büyüyen bir insanın durumunu düşünelim. Bu kişiyi çevreleyen kültür, (1) zihnindeki ilgili noktalara sızarak Mirza Gulâm Ahmed’e dair saygıdeğer bir imge inşa eder, (2) ona duyulan sevgi etrafında oluşmuş bir sosyal ilişkiler ağı içinde güçlü bir aidiyet hissi oluşturur; daha geniş manada da, dünyanın farklı yerlerindeki Ahmedîler ile arasında bir kardeşlik bağı ortaya çıkarır, (3) kişiye varlığı nasıl anlamlandırması gerektiğini öğretir; bunu yaparken, diğer düşünce ve inançları kendisini merkeze alarak konumlandırır ve onların “hataları”nın altını çizer, (4) kişiye bir dizi değer yargısı telkin ederek, erdemli bir hayatın nasıl yaşanması gerektiğini öğretir; ve bunun doğal bir sonucu olarak, (5) hayatlarını aynı şekilde sürdürmeyen insanlara dair olumsuz imgeler oluşturur.
Dünyanın farklı yerlerindeki büyük ve küçük çaplı bütün dinî gruplarda (ve hatta kimi seküler kültlerde) benzeri özelliklere rastlamak zor değildir. Hatta, tam da bu benzerlik nedeniyle, inanç sahipleri (bir parça açık fikirli olmak şartıyla) birbirlerinin sevgilerini, korkularını, ritüellerini ve bir cemaatin içinde bulunmanın kişi için ifade ettiği anlamları çok daha kolayca anlayabilirler. Yine de, inanç sahiplerinin, din değiştirmeleri kolay olmaz. Örneğin, ana akım içindeki bir Müslüman, kolay kolay Ahmedî olamaz. Ya da, dünyanın ancak İsa’nın ikinci gelişine dek varolacağı düşüncesiyle büyüyen ve algılarını baştan bir kez o şekilde oluşturmuş bulunan bir Hıristiyan, (otantik olan ya da olmayan) bu teolojisini yıkan ve farklı bir şekilde yeniden inşa eden İslam’ı kolay kolay benimseyemez. Çünkü, zihinlerdeki kalıplar çok küçük yaşta oluşur, kemikleşir ve sonrasında kolay kolay esnemezler.
Bir soru
Gerek Hıristiyan gerekse Müslüman âlimlere eskiden beri sıklıkla sorulan sorulardan biri de, başka inançları benimseyen insanların ölüm sonrasındaki durumlarının ne olacağıdır. Bu soruya eskiden beri farklı cevaplar verilmiş olsa da, iki büyük İbrahimî dinin bu konudaki geleneksel yaklaşımı hep aynı gibidir: Başka inançların mensupları için kurtuluş yoktur.
Bu cevap, araştırma yükümlülüğünün kişiye ait olması, kendisine doğru şekilde tebliğde bulunulmamış olan insanların bilemeyecekleri şeylerden ötürü yargılanmayacakları, cennetin ve cehennemin seviyelerden ibaret olması gibi bir dizi argümanla gerekçelendirilmeye ve hafifletilmeye çalışılmış olsa da, hüküm açıktır.
Ne var ki, hayata baktığımızda, insanların, yapıları gereği, henüz yetişkin dahi olmadan bu konuda zihinsel kapasitelerinin (ve hatta hür iradelerinin) önemli ölçüde sınırlandığını görüyoruz. Durum bu iken, “Ama biz babalarımızı böyle yaparlarken gördük” (Şuara 74) itirazının haklılık payı yok mu?
twitter.com/derinsular
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014