Serdar KAYA
Türkiye’de, hemen her olumsuz gerçekliği, “birilerinin halkı kışkırtmış olması” ile açıklama yönünde güçlü bir eğilim var. Ancak ülkenin dününe ya da bugününe dair olayları bu şekilde açıklamaya alışmak, suçu her durumda başkalarında görmek gibi olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Kışkırmak
Dilek Güven, Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları ve Stratejileri Bağlamında 6-7 Eylül Olayları adlı kitabında, 1955 İstanbul pogromuna dair şöyle bir anekdot aktarıyor:
“Beyoğlu’nda sabaha kadar açık olan, genelde belediye otobüslerinin şoförleri ve biletçilerinin gittiği bir kahve vardı. Orada vardiya zamanlarını beklerlerdi. O akşam birisi içeri daldı ve bağırdı: ‘Siz ne biçim Türksünüz? Tüm halk ayaklandı siz hâlâ oturmuş burada kart oynuyorsunuz.’ Birçoğu hemen kalktı ve saldırganların arasına karıştı.” (s.27)
Türkiye’nin tarihinde benzerlerine kolaylıkla rastlanabilecek olan bu anekdot, “birilerinin halkı kışkırtmış olması”nın çok ötesinde şeyler söylüyor. Herşeyden önce, bu tabloda sadece kışkırtan bir provokatör değil, çok kolay bir şekilde kışkıran, hatta neredeyse kışkırmaya hazır vaziyette bekleyen bir kitle var. Bu kitlenin kışkırmasındaki birincil saik, Türklük. Hedeftekiler ise, çoktan ötekileştirilmiş olan Rumlar.
6-7 Eylül olaylarına baktığımızda, kışkıran kitlenin önemli bir kısmının sadece tahrip değil, yağma ve tecavüze de kalkıştığını görüyoruz. Yani olaylar sıradan vatandaşların katılımıyla ivme kazanmakla kalmıyor, ardından ciddi suçlar da işleniyor. Dolayısıyla da, bütün bunları, “Birileri halkı kışkırttı ve sonra da bazı tatsız olaylar yaşandı” şeklinde basite indirgemek pek mümkün değil.
Sorular
İnsan davranışları (hatalı ya da hatasız) bir akıl yürütme süreci içinde şekillenir. “Birileri halkı kışkırttı ve sonra da bazı tatsız olaylar yaşandı” gibi bir ifade, bu düşünsel süreci gözardı ediyor olması itibariyle problemli. Zira bu cümleye göre, “kışkırtma” sebebi, “tatsız olaylar” sonucunu doğuruyor.
Hâlbuki, insan davranışları, “Yıldırım düştü ve sonra da adam öldü” örneğinde olduğu gibi, “yıldırım” sebebi ve “ölüm” sonucundan ibaret olan teknik bir boyuta sıkıştırılmaya müsait değil. Çünkü, “yıldırım”ın aksine, “kışkırtma” yoruma açık. Bu nedenle de, “tatsız olaylar” gibi bir sonucu doğru bir şekilde açıklayabilmek için, bu davranışı sergileyenlerin niçin kışkırdıklarını bilmek gerekli. Bu ise, ilgili kimselerin anlam dünyalarına dair bazı sorgulamalar yapmakla mümkün:
Akşam vakti kahvehaneye gelen adam “Siz ne biçim Türksünüz?” diye bağırdığında, oradakiler buna ne anlam verdiler? “Türklük” kavramının onlar için ifade ettiği mana neydi? O adam o akşam oraya gelene dek, gün boyunca kahvehanenin radyosu havadisleri nasıl aktarmıştı? İnsanlar bu havadislerden ne anlamışlardı? “Rum” dendiğinde bu kimselerin aklına nasıl şeyler geliyordu? Dışarıdaki saldırgan kalabalığa karışmalarında, tüm halkın ayaklanmış olmasının (ya da öyle olduğunu zannetmelerinin) payı neydi? Dışarıdaki saldırganlar da yarım saat öncesine kadar başka bir kahvehanede mi oturuyorlardı? Onlar da radyodan havadisleri dinliyorlar mıydı? Söz konusu olan Rumlar değil de, (sözgelimi) Arnavutlar ya da Çerkesler olsaydı, bu adamlar yine aynı şekilde kışkırırlar ve yine kadınlara tecavüze yeltenirler miydi? Yoksa o zaman iş değişir miydi? Eğer değişirse, bu durum yaygın Türk kültürünün gerek farklı kimlikleri gerekse bireyleri algılayış şekli hakkında bize nasıl bir fikir verirdi?
Sonsöz
Adamın biri bir kahvehaneye girip bir şeyler söyledi diye hiç kimse galeyana gelip sağı solu tahrip etmez. Hiç kimse bir günde yağmacı ya da tecavüzcü olmaz. Bu gibi cinnet hallerinin ortaya çıkabilmesi için, ciddi bir arkaplana ihtiyaç vardır. Zira kişinin düğmesine basılınca kışkırıp delice şeyler yapabilmesi için, daha erken bir tarihte delir(til)miş ve ardından da bu deliliği normalize ederek yaşamaya devam etmiş olması gerekir.
Nispeten daha normal olan ülkelerde böyle şeylerin artık pek yaşanmamasının nedeni de budur. (Sözgelimi) Japonya’da bir oyun salonuna giren biri, “Siz ne biçim Japonsunuz? Tüm halk ayaklandı siz hâlâ oturmuş burada oyun oynuyorsunuz” diye bağıracak olsa, hiç kimse oturduğu yerden kalkıp sağa sola saldırmaz.
Kaldı ki, (yukarıdaki Arnavut ve Çerkes örneklerinden de anlaşılabileceği gibi) yaygın kültür içinde herhangi bir karşılığı olmayan hiçbir kışkırtma, insanlar üzerinde etkili olamaz. Dolayısıyla, kışkırtanlara değil, kışkıranlara (ve adeta kışkırmak için bahane arayanlara) bakmamız veinsanlık tarihinin yüz kızartıcı suçlarından bizim payımıza düşenleri inkâr etmeye artık bir son vermemiz gerekiyor.
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014