Sezin ÖNEY
Bütün yazı “koalisyon” umuduyla geçirenlerin gözü aydın. Bir koalisyon kurulmuşa benziyor. Ancak, bazı çevrelerce o çok beklenen, heveslenilen “AKP- CHP” koalisyonu değil bu.
Başbakan Davutoğlu ve Avrupa Birliği bir koalisyon kurmuşa benziyorlar. Hatta, bu koalisyon Davutoğlu-Merkel arasında kuruldu desek, daha doğru.
Geçtiğimiz günlerde, İstanbul’daki Almanya diplomatik temsilcilikleri ve Alman okuluna yönelik tehdit için, iki ülkenin istihbarat paylaşımı ve güvenlik paslaşması yaptığını da anımsayalım. Uzun zamandır, AB üyesi bir ülke ile Türkiye’nin devlet kurumları bu kadar yakın çalıştı.
Evet, Türkiye vatandaşlarına Avrupa Birliği ülkeleri tarafından uygulanan vize de, bu yeni koalisyon sayesinde kalkabilir. Ankara’daki AB ülkelerinin temsilcilerinde de bu yönde ciddi bir kanaat var.
Davutoğlu, “miras” odaklı bir politikacı. Onun için, geleceğe bırakacağı tarih çok önemli...
İç politika kitlesi karşısında, o da giderek, popülist söylemi benimsiyor. Popülizm, “Bizler ve Onlar”, “Biz/Halka karşı Onlar/Seçkinler” kutuplaşmasına dayanan ideoloji-politik strateji malum.
Başbakan’ın hitabeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la, giderek daha çok birebir örtüşen söylem ve özellikler taşır oluyor. Başkanlığı da destekleyen açıklamalar yapıyor. Ama politik ortaklıkları ve adımları bakımından, özellikle Türkiye dışında, hinterlandını genişletiyor.
Peki bahsettiğimiz bu koalisyon, Ankara’da başka ‘taraflarca’ nasıl karşılanıyor; ya da diğer bir deyişle, bu koalisyona “vize” var mı?
Dikkat ettiniz mi bilmem; Star gazetesi, Brüksel’de IŞİD saldırısının gerçekleştiği gün, acı bir tesadüfle, “Terörist Belçika” manşeti ile çıkmıştı. Dediğimiz gibi, bu bir tesadüf; son günlerde başta Star, hükümete yakın gazetelerden bir kısmı, tamamen Avrupa Birliği karşıtı manşetlerle çıkıyorlar. Star’ın, Belçika’daki saldırıdan bir gün sonraki manşeti de, “Beslediği Yılan Belçika’yı Soktu” idi. 24 Mart’taki manşeti ise, “Utanmazlara Brüksel Dersi”. AB-Türkiye Zirvesi haberi, bu gazetede, 19 Mart’ta birinci sayfada, “Mutlu Son” başlığı ile fazla da büyütülmeden verilmiş. Bu haberin hemen altında (eş büyüklükte) başka bir haber yer alıyor: “Avrupa Medeniyetinin Yeni Rezaleti”.
Bu tablo, Ankara’da kimin hangi konuda ne düşündüğünün ipuçlarını veriyordur.
Ankara’daki genel tablo aslında, bu aralar aklıma hep şunu getiriyor; sanki iktidarın aktörleri arasında bir “müzikli sandalye oyunu” oynanıyor. Hani, her müzik durduğunda, herkes oturmaya çalışır; ayakta kalan bir oyuncu da devre dışı kalır. Ankara’da da, oturulacak sandalye sayısı giderek azalıyor;. Bu nedenle, o son sandalye kaldığında –ki bu zaman yaklaşıyor; kim o sandalyeye oturacak yarışı giderek kızışıyor.
İran’da muhaliflerin seçim zaferi ile bir devrin nihai olarak kapanmasından, Suudi Arabistanın maddi olarak eski şaşalı günlerinde epey uzaklaşmasına, Suriye konusundaki kumarında Ankara’nın ‘büyük kaybetmesinden’, ‘kolay lokma olmayan’ Rusya ile yaşanan uzatmalı krize, ABD’nin artık gerçekten bunalmasına kadar bir sürü sebeple, “uluslararası çember” daralmaya başladı.
İç politikada, popülizm hala satıyor. Ne kadar bağırır, ne kadar “Eyyyyyyy”lerseniz, masum insanları ne kadar hedef gösterir, akılları komplo teorileri ile bulandırırsanız, taraftar saflarını o kadar sıklaştırıyorsunuz.
Ama dünya genelinde, Türkiye’nin iç kamuoyuna yapılan ve giderek de dozu artan propagandanın alıcısı yok.
Türkiye’de bir “bahar temizliği” gerçekleşmeden; yani, insan kaçakçılarından radikal İslamcı örgütlere, mafyöz kişiliklerden ultra-nasyonalist ‘derin’ yapılara açılan geniş alan mümkün olduğunca daraltılmadan, ne Avrupa’ya ne Ortadoğu’ya huzur geleceğe benziyor. Ve dünya da bunun farkında. 1 Kasım seçimleri sonrası, Türkiye’nin var olan güç dengelerine, çok pragmatik bakışla, dünya politikası tarafından bir şans daha verilmişti. Altı ayı dolmadan, bu şansın son kullanma tarihi dolmuşa benziyor.
Bundan sonraki altı ay-bir yıl arası dönem, Türkiye’deki güç dengelerinin akıbeti açısından çok kritik: Özellikle de, önümüzdeki birkaç ay - Haziran’a kadar olan dönemde, çok fazla viraj var.
AB ile olan anlaşmanın tutup tutmayacağı, Irak ve Suriye’de IŞİD’a artan askeri baskıyla beraber Türkiye’nin ne tavır alacağı ve IŞİD terörünün nasıl bir tehdit oluşturacağı, PKK ile olan çatışmaların nereye evrileceği, dokunulmazlıklar meselesinde krizin ne kadar tırmanacağı, Türkiye içindeki baskıların dozunun ne kadar arttırılacağı, “Amerikan Devleti, Reza Zerrab’a karşı davasının” nelere yol açacağı hep soru işareti. Yeni Anayasa-Başkanlık konusu için verilen tarihin de Haziran olduğunu hatırlatalım.
Kaderin tecellisi olarak, Türkiye’nin kaderi başka açılardan da Haziran’a düğümleniyor. Vize serbestisi konusu, yani yazının başında bahsettiğim koalisyonun meyve verip vermeyeceği de o ay belli olacak.
Tesadüfen, ABD Büyükelçiliği de, Türkiye ve Avrupa’ya yaptığı “seyahat uyarısının” 20 Haziran’a kadar olduğunu duyurmuştu. Bunda komplo teorisi aramıyorum; bu gerçekten de tesadüf. Ama bir şekilde, kader düğümlerini, Haziran’a atmış gibi gözüküyor. Hem de sadece Türkiye için değil; Avrupa ve Ortadoğu için de...
Tam bu yazıya noktayı koyarken, Türkiye’deki IŞİD’a karşı var olan iki hukuki süreçten birindeki zanlıların tümünün serbest bırakıldığı haberi geldi. IŞİD’ın Türkiye’deki “ruhani lideri” olan Ebu Hanzala kod adlı kişi başta, tutuklu örgüt üyesi kalmadı. Bilfiil bombalar, silahlarla yakalanmış insanlardan bahsediyoruz...Bu arada da, “silahsız terör” kavramı yaratılmaya çalışılıyor: üç akademisyen, “Barış için Akademisyenler Bildirisi”ni imzaladıkları için, “silahsız terörizm” (terör örgütüyle fikir birliği içinde olmak) zannıyla tutuklu. Silaha-bombaya, IŞİD’a tahliye ve imzaya hapis, Türkiye’nin önümüzdeki döneminin çok sert-bugünkünden bile çok daha sert geçebileceğini düşündürüyor ne yazık ki insana...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024