Abdulmenaf KIRAN
Bu ülkenin insanları olarak her gün şiddet ve terör olaylarıyla karşı karşıyayız. Yaşamamız tesadüftür. Her an bir şiddet sahnesiyle, bir canlı bombayla yada suikastla karşı karşıya kalabiliriz. Ya kendimiz bu olaylardan birine kurban gidebilir yada pek çok kurbanın sonuna şahit olma riski içindeyiz.
Tüm bu olup bitenlerin dış kaynaklı olduğu şeklinde iddialar olsa da, kanımca esas sorun içerdedir. Her ne kadar Anayasada soyut olarak “Türkiye Cumhuriyeti’nin İnsan haklarına dayalı, Demokratik, Sosyal Hukuk Devleti “olduğu düzenlemesi varsa da pratikte bunun sağlandığını kabul etmek mümkün değildir. Yine Anayasada “ her kesin kanun önünde eşit olduğu” düzenlemesi de gerçek yaşamda eşitliği sağlamıyor.
Kuruluşundan beri devlet her yurttaşı aynı kabul etmemiş. Bir kısım yurttaş güvenilir ve ayrıcalıklı kabul edilmiş, bir kısmı ise güvenilmez ve öteki kabul edilmiştir. Ayrıcalıklılar sistemin merkezine alınmış, devletin tüm nimetlerinden faydalandırılmış, ötekiler ise hep devletin hışmına uğramışlardır.
Evvela Devlet Türklerin devleti olarak kurulmuş. İddia edildiği gibi ülkede yaşayan, ya da vatandaşlık bağı ile bağlı olan her kes Türk sayılmamıştır. Zaten Lozan’da Müslüman olmayanlar azınlık kabul edilmiş. Azınlık haklarına riayet edilmediği gibi eşit vatandaş olarak da kabul edilmemişler. Mübadeleye tabi tutulmuşlar, varlık vergisinin hedefi olmuşlar, 6-7 Eylül olaylarının hedefi olmuşlar. Her daim devletin yakın gözetimi altında kalmışlar.
Aleviler her zaman devlet için bir tehlike kaynağı olarak görülmüşler. Devletin en üst bürokratik yaşamında yer bulamamışlar. Ne yaşam tarzı olarak ne de inanç kesimi olarak Sünni kesimin sahip olduğu imkanlardan yararlanmamışlar.
Kürtler bu devlet için her zaman güvenlik tehdidi olarak görülmüşler. İskân Kanunlarına, sürgünlere ve toplu kıyımlara maruz kalmışlar. Sistem Kürtleri her daim yakın takip altında tutmuş. Yetmemiş, bu ülkenin dışında yaşayan Kürtlerin siyasal tutum ve davranışları daima mercek altında tutulmuş, olası siyasi ve demokratik kazanımlarına her ne pahasına olursa olsun engel olunmaya çalışılmıştır. Öte yandan Batı Trakya, Bulgaristan ve Kıbrıs Türkleri için tüm devlet olanakları seferber edilmiştir.
Normal siyasal demokrasilerde iktidar ve muhalefet, yöneten ile yönetilen ayrımı vardır.Bu ülkede devlet yanlısı ve devlet karşıtlığı vardır. Devlet yanlısı olarak kabul edilenler kendilerini devletin sahibi olarak görür, karşıt gördüklerinin siyasal sistem içine en ufak bir temsil bulmasına izin vermezler. Uygulamada Türk ırkından olmayanlar ancak etnik kimliklerini inkâr edip, halis muhlis Türk olduklarını söyleyip, davranışlarıyla da bunu kanıtlayanlar sistemde kendilerine yer bulabilirler. Yurttaş eşitliği, fırsat eşitliği, ehliyet, liyakat bu ülkenin gerçekliğinde zemin bulamamıştır.
Bu ülkede her zaman sistemi avucunda tutmak isteyen farklı yapılar olmuş. Geçmişte Kemalist kesim bunu yapıyordu, Kürtleri, Alevileri, farklı azınlıkları, solcuları, İslamcıları sistem dışına itiyordu. Her daim sistem üzerinde vesayet sahibiydi.
Soğuk savaş döneminde NATO ve ABD de sisteme bazı şekiller vermeye başladı. Bu bağlamda sosyalizme karşı ılımlı İslam projesi çerçevesinde pek çok cemaat desteklendi. Fetobelki en çok destek bulanıydı. Netice de Feto eline geçirdiği imkanlarla işi darbe girişimine kadar ilerletti.
Bugün ise siyasal İslam kendisini devletin sahibi saymaktadır.
Hükümet olup bitenlerden ders çıkarmamıştır.15 Temmuz’dan bu yana bir yandan devlet Fetocülerden temizlenmeye çalışılırken,beri yandan da Feto’ya benzer yeni cemaat ve oluşumlar canlandırılmaya ve devlet sistemine ikame edilmeye çalışılıyor. Cemaat okulları yerine bu kez Maarif Vakfı okulları ikame ediliyor. Feto’ya sağlanan imkanlar bu kez bu cemaat ve vakıflara yönlendiriliyor. Vatandaşın yarattığı imkanlar, verdiği vergiler el altında yeni yandaşlara peşkeş çekiliyor. Yarın bu yandaşlarında bizzat bu iktidara, yada seçimle başa gelmiş başka bir iktidara karşı yeni bir darbe girişimine kalkışmayacağının hiçbir garantisi yoktur.
Yapılması gereken, bu ülkedeki tüm farklılıkları, saygıyla karşılayıp sisteme dahil etmektir. Farklı etnik yapıları olduğu gibi kabul edip, kolektif haklarını kullandırmak, her inanç kesimine eşit davranmak, her felsefi ve siyasal düşünceyi hukuken eşit saymaktır. Her yurttaş kendisini 78 milyondan bir ve eşit olarak görürse bu kadar radikalleşme de olmaz, hiçbir güç de iç savaş çıkarmak için nafile çabalara giremez.
Bu ülkede birileri kendini sistemin sahibi sayıp, diğer kesimleri ötekileştirdikçe, sistem kendi eliyle terör de üretmiş olacaktır. Zira sistemde kendine yer bulamayanların radikalleşmesi siyasal yaşamın doğasında vardır. Keza her gizlilik aynı zamanda krizlere davetiye çıkarıyor. Kapalı kapılar ardında sağlanan açık ve zımni mutabakatlarla toplumun bir kesimi ötekileştirilirse, hukuki düzenlemeler hayat bulmaz. Ne egemenlik milletin olur, ne de her kes kanun önünde eşit olur.
Av.Abdulemanf KIRAN
HAK-PARGnl.Bşk.Yrd.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.08.2025
8.04.2024
23.05.2020
30.03.2020
27.06.2019
28.05.2019
27.06.2018
24.04.2018
14.02.2018
4.02.2017