Ahmet ALTAN
Tabiatın en önemli varlığı insandır, tabiatın başka hiçbir veçhesinde görülmeyen özellikler insanoğlunun sırtına yüklenmiştir.
İnsanı çıkartıp geri kalanına baktığınızda şaşırtıcı derecede “basit” bir döngünün “vahşet” üzerinden döndüğünü görürsünüz.
Hayvanların ve bitkilerin varlığında büyük bir estetik yaratıcılık vardır ama o estetiğe uygun bir derinlik yoktur.
Yaratıcının, “zanaatkarlığının” eseridir insanın dışında kalan tabiat.
Ama insan, yaratıcının “dehasının” görkemli yansımasıdır.
Paletindeki renkleri hayvanlar ve bitkiler için cömertçe kullanmış, yedi renk ve iki çizgiden muhteşem bir görsellik yaratmıştır.
İnsanı yaratırken ise “görsellikten” ziyade “derinliğe” önem vermiş, “ruhunu” insanın zihnine üfleyerek, evrenin sonsuz karmaşasını küçücük bir insanın zihnine yerleştirmiş, neredeyse bütün bir evreni insan ruhunun içine sığdırmıştır.
Tabiatın belki de en gösterişsiz, en çelimsiz, en dayanıksız yaratığı, bu zayıf bedende bütün bir evreni taşır.
İnsan kadar zaaflı ve insan kadar kudretli başka hiçbir canlı yoktur yeryüzünde.
Güçsüz bir bedende bütün bir evreni taşımak, insana verilmiş en büyük ödül ve yaratıcının o alaycı eşitlik anlayışının sonucu en büyük cezadır.
Bu büyük armağanla gelişir ama bu armağanın ağır yükünü taşımakta zorlanırız.
Tabiatın içinde rastlayamayacağınız iyilik, kötülük, günah, sevap, yazı, rakam, ahlak, sanat, inanç, fikir sadece insan zihninde ortaya çıkar.
Koca bir tabiatın bir kefesine konduğu terazinin diğer kefesini tek başına dolduran, sadece insan zihninin bu parlak ve zehirli yüküdür.
İnsan, tek başına tabiatın dengesini zihinsel varlığıyla sağlar.
Bütün bir evreni kendi zihninin derinliklerinde taşımak, tabiatın neredeyse bütün çelişkilerini kendi ruhunda barındırmak, iyilikle kötülük, vahşetle şefkat zıtlıklarının gelgitlerinde çırpınmak, çıkarcılıkla fedakârlığın çarpışmalarını sürekli yaşamak, vicdanla vicdansızlığın birbirine yapıştığı ruhsal eklemlerin sarsıcı ağrılarını çekmek, içimizi büyük bir savaş alanına çevirir, kendi kendimizle dövüşür, kendi kendimizle mücadele ederiz, kendimize yenilir, kendimizi yeneriz.
Yaratıcının, yarattığı bütün dâhilere de bir parçasını verdiği o “yaratıcılığının kudretini” her an görmek isteğinin “zorlayıcılığı”, bütün yarattıklarını bir imtihandan geçirip, onların kazandığı her imtihanda kendi dehasının eserini görmek arzusu, ruhumuza üflenen karmaşanın daha “koyu” renklerine, daha “karanlık” yanlarına ne yazık ki daha fazla bir çekicilik katmıştır.
Biz hep kötülüğe, çıkarcılığa, bencilliğe, haksızlığa doğru meylederiz ve bu zaafımızı biliriz, bu zaafımızı yenemez ama bu zaafın acısını çekeriz, bunu dengeleyebilmek için de insancın, ahlakın, düşüncenin ağır çıpalarını ruhumuzun sularına bırakırız ki varlığımız karanlığın büyük bir zevk ve tatmin vaat eden okyanuslarına iyice batıp kaybolmasın.
Cennetle cehennemi, melekle şeytanı yaratan kudret bu kadarla da yetinmez, bizim kötülüklerden kurtulmak için sarıldığımız ipleri istediğinde birer zehirli yılana çevirip, bizi en güvendiğimiz yerden bir kere daha vurarak, bir de o imtihandan geçmemizi ister.
Bir bakarsınız ki insanın kendi vahşetinden kurtulmak için sığındığı, kendi adaletsizliğinden kurtulmak için yardım istediği “inanç”, korkunç bir silaha, büyük bir vahşete dönüşmüş.
“İnançlı” olduğuna iman eden bir insan, yeterince “inançlı” bulmadığı insanları öldürmeye koyulmuş, bu en büyük günahı bir “sevap” sanmaya başlamış, ağzını dayadığı “iyiliğin” berrak sularından bir anda kan içer olmuş.
Ahlak için “ahlaksızları”, iyilik için “kötüleri” cezalandıracağım derken ahlaksızlığın ve kötülüğün uçurumlarına düşmüş.
Evrenin kötülük kasırgaları içindeki o güvenli iyilik vahalarına geldiğimizde bile dikkatli olmamızı ister bizi yaratan kudret, bizi haklılıkta, iyilikte, ahlakta da imtihandan geçirir, kötülüklerden korunmaya çalışırken “iyiliklerden” de korunmamız gerektiğini fark etmemizi bekler.
Onun için ruhumuza “tevazuu” üfler, bizi kötülükten olduğu kadar iyilikten de, ahlaksızlıktan olduğu kadar ahlaktan da koruyacak olan “tevazudur”, çünkü her haklılık, her iyilik, her ahlaklılık, biz kendimizi “en iyi”, “en doğru”, “en haklı” görmeye başladığımızda birden zıddına döner.
Tevazuu kaybettiğinde seni kötülükten koruyacak her “iyilik” büyür, kabarır ve ruhunu zehirler, herkesten daha “iyi” olduğuna inanamaya başladığında herkesten daha kötü olursun, cinayet sadece kötülükten beslenmez, ne yazık ki bu büyük karmaşanın oyunlarından biri cinayetlerin çoğunlukla “iyilikten” kaynaklanmasıdır.
Tevazuu kaybetmiş iyilik, inanç, haklılık, ahlak, insana cinayet işletir.
Büyük katillerinin çoğunun harcında, cinayetleri ölçüsünde büyük bir “iyilik” vardır.
Biz bu zayıf bedende bütün bir evreni, semai bir karmaşayı, cennetle cehennem kadar görkemli zıtlıkları taşıyoruz, bu hayat denen imtihanda en güvenli sandığımız zeminler bile kaygandır, en sağlam sandığımız bağlar bile zayıftır, iyilikler bile büyük kötülükler yaratır.
Panzehirin bile zehre dönüşebildiği bu kâinatta, sahip olduğumuz en büyük güç, bize “Ben kimseden daha iyi, kimseden daha haklı, kimseden daha güçlü değilim” dedirten tevazudur, onu kaybettiğimizde hepimiz birer katil oluruz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018