Alper GÖRMÜŞ
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç 7 Mart 1990’da kar maskeli kişiler tarafından çapraz ateşe tutularak öldürüldü. Bu, faturası “şeriatçılar”a çıkartılan bir dizi cinayetin ilk halkasıydı. Çetin Emeç’in eşi Bilge Emeç, cinayetten 20 yıl sonra ilk kez konuştu, bu yirmi yıl boyunca eşinin katilleri olarak “İran’ı ve şeriatçıları” gösterdiğini anlattı ve şöyle devam etti:
“Gerisinde kim var bu işlerin hâlâ çözülmedi. Çözülse de ne olacak ki artık onu da bilmiyorum gerçi. Sürekli dinle ilgili tehdit aldığımız için hep ‘İran’ dedik, ‘Dinciler’ dedik. Çünkü ben Atatürkçü, orduyu seven, vatanperver bir kadınım. O yüzden daha devletime hiç kızmadım ben. Başka gerçeklerle yüzleşmek istemedim. O yüzden hep İran demek işime geldi sanırım. İran’ın yaptığına inanmak istedim.” (Vatan gazetesi, 14 Şubat 2010).
Bilge Emeç’in “yüzleşmek istemediği başka gerçekler”in onun hiç kızmadığı “devletim” algısıyla alakalı olduğu sanırım izahtan varestedir.
Bir samimiyet krizi ânında dile vuran, muhtemelen sağaltıcı yanı da olan bir itiraf… Ya da, çok güçlü bir ideolojik aidiyet duygusuyla çok güçlü bir ötekileştirme duygusunun ortak üretimi bir psikoloj: Ait olduğuna (‘devletim’) ölesiye meftun, ötekileştirdiğine (İran, şeriat) ölesiye düşman…
İçinizi yakıp kavuran acının müsebbibinin, meftunu olduğunuz bir ideoloji olmasından kuşkulandığınızda, sırf bu duygunuz nedeniyle kuşkunuzu bastırabilirsiniz… Fakat suç, aynı zamanda düşmanınızın üzerine yıkılmışsa ya da yıkılmaya gayret ediliyorsa, meftunu olduğunuzla ilgili kuşkunuzu çok daha güçlü bir biçimde bastırırsınız. Ben, burada böyle ikili bir psikolojinin devrede olduğu kanaatindeyim.
Şengül Hablemitoğlu: “Bu cinayet bir araya gelemeyecek tarafların işbirliğiyle yapıldı”
Bilge Emeç’in sözlerini bugünlerde yeniden hatırlamama, bir başka faili meçhul cinayetle ilgili yeni bulgular ve cinayete kurban gidenin eşinin sözleri vesile oldu.
Önce olayı Serbestiyet’in haberinden aktaralım:
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2002’deki Hablemitoğlu cinayeti soruşturmasında MAK Komutanlığı’nda görev yapmış dokuz asker hakkında gözaltı kararı verdi. Gözaltı listesinde Ergenekon soruşturmalarında tutuklanan eski Muharebe Arama Kurtarma (MAK) alay komutanı emekli albay ve avukat Levent Göktaş ile aynı birimde çalışan Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) istihbarat şube müdürü emekli albay Fikret Emek de var. Sabaha karşı yapılan gözaltılarda Levent Göktaş ve emekli albay Tan Dervişoğlu adreslerinde bulunamadı. Hablemitoğlu’nun eşi ‘Göktaş’ın adresinde bulunamamasına şaşırmadım’ dedi.”
Serbestiyet, Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu’nun sözlerini, Hablemitoğlu’nun konuştuğu Halktv.com.tr’den almıştı. Orada daha fazlası vardı:
“Konuya ilişkin halktv.com.tr’ye konuşan Şengül Hablemitoğlu, ‘Levent Göktaş’ın adreslerinde bulunmamasına şaşırmadım. Soruşturma savcısı gayet akıllı biri. Birtakım örüntüleri fark etti ki böyle bir gözaltı kararı verdi. Bu cinayet bir araya gelemeyecek tarafların işbirliğiyle yapıldı. Ayrıca iddianameyi görmeden konuşmama kararı aldık. Çünkü çok girift bir konu ama aynı zamanda çok açık bir durum var ortada’ dedi.”
Doğrusu, Şengül Hablemitoğlu’nun eşinin katlinden bu yana neler söylediğini, duygularının ve düşüncelerinin nasıl değiştiğini izlemiş biri olarak, onun Levent Göktaş’ın adreslerinde bulunamamasına şaşırmamasına da ben şaşırmadım.
Şengül Hablemitoğlu’nun hikâyesi Bilge Emeç’in hikâyesine çok benziyordu; dolayısıyla ikincinin birinciyi hatırlatması normaldi.
Uğur Mumcu ve Güldal Mumcu
Bilge Emeç deyince, Şengül Hablemitoğlu deyince, üstelik bir de Halk TV deyince, hikâyeleri bu iki bahtsız kadına çok benzeyen bir başka ismin akla gelmemesi mümkün mü? Güldal Mumcu.
Halk TV’nin çok izlenen programı “Görkemli Hatıralar”ın 23 Ocak 2022 tarihli bölümü, 29 yıl önce suikast sonucu öldürülen gazeteci Uğur Mumcu’ya ayrılmıştı. Programda Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu salonu dolduran ve 29 yıldır Uğur Mumcu’yu ‘Ortaçağ karanlığı’nın öldürdüğüne inanan Halk TV izleyicilerinin gözünün içine bakarak onlara eşini ‘Devlet’in öldürdüğünü anlattı. Programın sunucusu Serhan Asker o konuşurken birkaç kez araya girip Halk TV izleyicilerinin “tarihi bir program” izlemekte olduğunu söyledi. Haklıydı…
Neler anlattı Güldal Mumcu neler… O günlerde kaleme aldığım şu iki yazıdan öğrenebilirsiniz anlattıklarını.
Aslında Güldal Mumcu, Halk TV ekranında anlattıklarını, eşinin ölümünün 19. yılında (2012) yayımladığı “İçimden Geçen Zaman” adlı kitapta anlatmıştı. Fakat bir de o ekranda anlatmak istiyordu. Çünkü:
“Evet, benim için de biraz zor olduğunu size itiraf etmeliyim. Kitabı yazmam da 20 yıl sürmüştü. Ama en sonunda dedim ki, bu konuda tarihe ve Türk topluma karşı sorumluluğum var, ne kadar zorlansam da ne kadar içim acısa da yazmak zorundayım. Böyle dedim ve 20 yıl sonra yazdım. Bu sefer de dedim ki 30 yıl oluyor, insan ömrü sınırlı, bazı şeyleri konuşmak lazım.”
Ben o ekranda onu izlerken bariz bir biçimde hissettim ki, Güldal Mumcu sadece “tarihe ve topluma” değil katledilen eşine karşı da sorumluluğunu yerine getiriyordu. Biraz geç kalmıştı ve bu yönüyle de hikâyesi Bilge Emeç’inkine ve Şengül Hablemitoğlu’na benziyordu ama besbelli ki o da nihayet konuşarak kendi kendisini sağaltıyordu.
Gazeteci Umur Talu 2008’de şöyle bir soru sormuştu: “Milliyetçi, ulusalcı, Atatürkçü, Kemalist, cumhuriyetçi, artık her neyse, kendilerini bu sıfatlarla beyan edebilenlerin, tam da o kimliklerle anılan kişileri (de), kurumları (da) hedef alması nedir? Daha uzak geçmişin kimi olayına da böyle mi bakmalıyız?” (Sabah, 27 Ocak 2008). Ben de cevaben “Evet, tabii öyle bakmalıyız” diye cevaplamıştım Talu’yu. Fakat katledilen aydınların yakınlarının böyle bakmaları kolay değildi. Zaman lazımdı ve zamanı gelince onlar da öyle bakabildiler.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025