Alper GÖRMÜŞ
Etyen Mahçupyan, “Aydınlarımız telaşta” (Zaman, 21 Mart 2013) başlıklı yazısında, Kürt barışının ete kemiğe bürünmesi karşısında ortaya çıkan bir tür aydın tavrını analiz ediyordu... Yazının “ana fikir” sayılabilecek son paragrafı şöyleydi:
“Aydınların şu gerçeği içselleştirmesi lazım: Kürt meselesinin çözümü Kürtlerin tatmini ile bağlantılı ve o toplumun isteklerinin ille de aydınların kafasındaki demokratik düzenle çakışması gerekmiyor.”
Mahçupyan değinmemiş ama aydınları telaşa sürükleyen başka meseleler de var: Mesela Öcalan’ın çağrısındaki “İslam” vurgusu:
“Bugün kadim Anadolu’yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki, Kürtlerle bin yıla yakın İslâm bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır. Gerçekanlamında, bu kardeşlik hukukunda fetih, inkâr, ret, zorla asimilasyon ve imha yoktur, olmamalıdır.”
Biliyorsunuz, “İslam” sözcüğünü duyunca kırmızı görmüş boğaya dönen aydınlarımız var... İşte onlar çok fena takıldılar bu ibareye ve işin peşini bırakmayınca da Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’tan, Türklerle Kürtlerin ilk kez Cihangir’de karşılaşmadıklarını hatırlatan okkalı bir cevap aldılar:
“O 1000 yıllık hukukta, katliam, zorlama, asimilasyon, inkâr yoktur. O hukukun özü budur. Şimdi 1000 yıl önce o topraklarda Kürtler ve Türkler karşılaştıklarında, o toprakları birlikte yurt edindiklerinde, o halkları birarada tutan şey İslamiyet’ti. Buna atıfta bulunmak niye rahatsız ediyor bazılarını? Bu gerçeği anlamadan, bu ortak köklerimizi anlamadan, hiç kimse kendine ‘Müslüman’ım’ da diyemez. O mesajda, ortak yaşam hukukunun gerçek kurallarına atıf vardır. Şimdi bazı çevreler, bu gerçeği ilk kez duymuş gibi feveran ediyor. Soruyorum, bunlar Türklerle Kürtlerin ilk kez Cihangir’de mi karşılaştığını düşünüyorlar?”
İkili telaş: Hem Kürtler hem Müslümanlar
Aydınlar, benzer bir “telaş”ı Müslümanların kendi hayat tasavvurlarıyla bağlantılı pratik önermeleri karşısında da yaşıyorlar ve bu “ikili telaş” hiç şüphesiz çok şey ifade ediyor.
Düşünsenize: 1000 yıl boyunca “katliamsız, zorlamasız, asimilasyonsuz, inkârsız” bir hayatı birlikte yaşayan iki kimlik, bu beraberliğin son 100 yılında kendilerini inkâr edip değiştirmeye çalışan bir rejimi yüzüncü yılın sonunda birlikte değiştirmeye çalışıyorlar... Ve bir an geliyor, onlarla birlikte aynı yolu kat eden aydınlar, “telaşlanmaya” başlıyorlar.
Telaş eşiğinin, Müslümanların ve Kürtlerin gerçek bir tatmin duyacakları anda ortaya çıkması çok anlamlı. Öyle ki, tam o anda aydınlar ya o tatmini “anlamlı” bulmadıklarını ifade ediyorlar ya da “yok öyle kendi başınıza tatmin duymak” deyip kendi tatmin araçlarını onlarınkine eklemlemeye çalışıyorlar.
2008’de Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) anayasa değişikliğinde anlaşıp da üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldırdıklarında, o âna kadar yasağa karşı olan bazı aydınların yürüttükleri imza kampanyasını hatırlayalım: Yasağa yine karşıydılar, fakat değişikliğin yalnızca başörtüsü yasağıyla ilgili olmasını kabullenemiyorlardı... Bunu ancak, bütün baskıları kaldıracak bir anayasa değişikliği paketinin parçası olarak benimseyebilirlerdi...
Milliyet, haberi şöyle vermişti:
“AKP’nin MHP ile ittifak yaparak, üniversitelere türban serbestliği getiren Anayasa değişikliği ve yasal düzenlemelere girişmesi, bunu yaparken AB sürecinde gerekli diğer demokratikleşme adımlarını dışlaması, başından beri bu partiyi desteklemekte olan liberal kesimin ilk kez AKP’ye tavır almasına yol açtı.”
Aynı düşünce ve ruh ikliminden kaynaklanıyor
Doğrusunu isterseniz, ben beş yıl önceki “yok öyle tek başına başörtüsü serbestîsi” tavrıyla, bugünkü “yok öyle tek başına barış” tavrının aynı düşünce ve ruh ikliminden kaynaklandığı kanaatindeyim.
2008’deki aydın rahatsızlığının, mesela sadece Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) kaldırılması yönünde bir anayasa değişikliği hamlesinde ortaya çıkmayacağını düşünürseniz, mesele daha iyi anlaşılır: Hiç şüpheniz olmasın, o zaman aydınlar, “Olmaz öyle şey, üniversitelerde yıllardır süren utanç verici başörtüsü yasağı yerli yerinde dururken sadece YÖK’ün kaldırılmasına yönelik bir anayasa değişikliği kabul edilemez” demeyeceklerdi...
Etyen Mahçupyan’ın, aydınların “Kürtlerin tatmini” karşısında aldıkları tavra yönelik eleştirisinin,“Müslümanların tatmini” bağlamında da geçerli olduğu çok açık. Mahçupyan’ın yazısının “ana fikri”, “Kürtler”in yerine “Müslümanlar”ı ikame ederek de okunabilir ve yine geçerli olur:
“Aydınların şu gerçeği içselleştirmesi lazım: Müslümanların sorunlarının çözümü Müslümanların tatmini ile bağlantılı ve o onların isteklerinin ille de aydınların kafasındaki düzenle çakışması gerekmiyor.”
Salı günü, “Müslümanların tatmini”ne dönük olarak geçtiğimiz yıl gündeme gelen, fakat“aydınların kafasındaki düzenle çakışmayan” iki sorun çözücü hamlenin etrafındaki tartışmaları hatırlatarak bu konuya devam edeceğim.
***
Türkiyeli Rumların acı tarihi (1910-1922)
Pencere Yayınları, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bir Türk ulus-devleti yaratma sürecinde yaşanan acıların Rumlara düşen bölümüne ışık düşüren çok önemli bir kitap yayımladı: Resmi Belgelerle Avrupa Savaşından Önce Türkiyeli Rumlar Üzerindeki Zulüm (Ocak 2013, İstanbul.)
Kitap aslında üç ayrı çalışmanın tek bir kitapta birleştirilmesinden ibaret:
Ana gövdeyi, Alexander Papadopulos’un yukarıda zikrettiğim adla Yunanistan’da yayımlanan ve 1919’da ABD’de İngilizce baskısı yapılan kitabı oluşturuyor...
Kitapta iki de uzun ek yer alıyor...
Birinci ek, Pontus Merkez Komitesi’nin Atina’daki Ortodoks Patrikhanesi’nin arşiv belgelerine dayanarak 1922’de yayımladığı Pontus Trajedisi (1914-1922).
İkinci ek ise İstanbul’daki Ekumenik Patrikhane’nin arşiv belgelerine dayanarak 1919’da yayımlanan Kara Kitap.
Alexander Papadopulos, Resmi Belgelerle Avrupa Savaşından Önce Türkiyeli Rumlar Üzerindeki Zulüm’e yazdığı önsöze, İngiliz gazeteci Allen Upward’ın 1910’da kaleme aldığı Bankrupt Turkeybaşlıklı yazısından alıntıladığı şu cümleyle başlıyor:
“Yunanlılar, Jöntürk’ün serçe parmağını Abdülhamid’in belinden daha kalın sayarlar...”
Papadopulos, bu alıntıyı “Tanınmış gazetecinin yukarıdaki sözcüklerde ima ettiği derin bilgelik ve algı” cümlesiyle takdim ediyor ki, bence de son derece yerinde bir tesbit.
İma edilen şey de son derece açık: Bu yüzyılın başında Rumların ve öteki Hıristiyan azınlıkların başlarına gelenler bir Jöntürk operasyonudur ve imparatorluktan ulus-devlet yaratma amacına matuftur.
Türkiye’deki Hıristiyan azınlıklar üzerine önemli çalışmaları bulunan Sait Çetinoğlu, Papadopulos’un kitabının Türkçe çevirisine yazdığı önsözde şöyle diyor:
“Dr. Nazım daha 1908’de İzmir’de Yunanlı bir gazeteciye coğrafyanın kadim halklarının kazınmasına ilişkin ajandasını pervasızca açıklamakla olacakların bir kronolojisini verir. Nitekim olaylar, Dr. Nazım’ın çizdiği çerçevede gerçekleşecek ve Osmanlı coğrafyası Müslüman-Türklerin dışındaki unsurlar açısından kan gölüne çevrilerek Osmanlı coğrafyasının kadim halkları tarihsel topraklarından kazınacaktır.”
Kitap, üç bölümüyle de bu “kazıma”nın Anadolu Rumları üzerinde nasıl gerçekleştirildiğini belgeleriyle ortaya koyuyor.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025