Alper GÖRMÜŞ
Reklamcı ve siyaset iletişimcisi Ateş İlyas Başsoy’un 2011’de kaleme aldığı AKP Neden Kazanır, CHP Neden Kaybeder adlı kitabı, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) seçim kazanma stratejisi hakkında zihin açıcı tespitlerle doluydu. (Adından da anlaşılabileceği gibi, kitap, aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) seçim kaybetme “stratejisi”ne dair de zihin açıcı tespitler içeriyordu.)
Ateş İlyas Başsoy, AK Parti’nin “hep kazanan” bir parti olmasını da, parlamentoda hakiki, güçlü bir muhalefet partisinin bulunmamasını da kaygı verici bulan; bu nedenle de, CHP’nin güçlenmesini sadece istemekle kalmayıp, uzmanı olduğu “siyasi iletişim”e dair bütün bilgisini bu partinin hizmetine sunmaya çalışmış bir sosyalist olarak biliniyor (ta ki 2011 genel seçimlerine kadar).
Kitabın yayımlanmasından önceki yıllarda Birgün gazetesinde yazan Başsoy, 2009 yerel seçimlerinde Antalya’da CHP belediye başkan adayı Mustaf’a Akaydın’a seçimi kazandıran, Başbakan Erdoğan’a da “Çok ama çok anormal bir durum...” dedirten “mucize kampanya”nın yaratıcısı ve uygulayıcısı...
Yukarıda, Başsoy’un CHP’ye “hizmetini” 2011’e kadar sürdürdüğünü söyledim. Öyle oldu, fakat “hizmet”in o noktada kesilmesinin müsebbibi o değil: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya başarısının ardından 2011 Haziran seçimleri için onu davet etti, saatler boyunca dinledi. İlyas Başsoy Kılıçdaroğlu’na, yöntemlerini benimser ve uygularsa seçimi kazanacağını veya oylarını büyük oranda arttıracağını, fakat bilinen CHP yöntemlerini uygularsa “en fazla yüzde 26” alabileceğini yüzüne karşı söyledi.
Ne var ki, CHP 12 Haziran 2011 seçimi kampanyasını İlyas Başsoy’a vermedi.
Bunun üzerine o da, gerçekleştirdiği Antalya kampanyasında uyguladığı; çok isteyip de gerçekleştiremediği genel seçimler kampanyasını alabilseydi uygulayacağı iletişim stratejisini AKP Neden Kazanır, CHP Neden Kaybeder başlıklı bir kitapta toplamaya karar verdi.
Başsoy artık o tespitleri anmak istemiyor ama...
Ne var ki, Ateş İlyas Başsoy özellikle Gezi olaylarından sonra büyüttüğü Erdoğan öfkesinden sonra, AK Parti’nin -kendi deyişiyle- “dâhiyane” seçim kazanma stratejisinden hiç söz etmedi, onları unutulmaya terk etti. Mesela şöyle cümleleri: “AKP’nin bugüne dek yaptığı tüm iletişim stratejisi, sadece seçimi kastetmiyorum, genel olarak tüm stratejisi kusursuzdur. AKP’nin arkasında, çok arkasında, dâhi mertebesinde birkaç yol gösterici olduğunu sanıyorum. Hiçbir şey rastlantısal değil, hiçbir şey sanıldığı kadar basit değil.”
Oysa bence bu tespitler bugün için de geçerli. Bunu anlamak için Yeni Atatürk Kültür Merkezi’nin tasarımına ve açıldıktan sonra toplumun hangi kesimlerine hizmet vereceğini gösteren sunumuna bakmak bile yeter. (Hilal Kaplan, dünkü yazısında “Yeni AKM’ye ‘millet’ gider mi?” diye sormuş, cevap olarak da “hayır” cevabını vermişti. Bu yazınının sonunda, Kaplan’ın neden öyle düşündüğünü izah eden küçük bir alıntı bulacaksınız.)
Başsoy, kitabındaki tespitlerden hareketle Yeni Atatürk Kültür Merkezi’ni yazsaydı, hiç kuşkum yok, “İşte bakın”, diyecekti, “Erdoğan, tabanının hiç hoşlanmayacağı, yutkunacağı büyük bir adım atıyor fakat bunu da korkmadan yapıyor, çünkü biliyor ki o muhafazakâr taban, bir seçimin ancak böyle kazanılabileceğine ikna olmuş durumda...”
AK Parti liderliği ile taban arasındaki zımnî sözleşme
Başsoy’a göre, tabanın bu yönde iknası, seçim kazanmak isteyen bir partinin asla ihmal etmemesi gereken en önemli prensiplerden biri. Çünkü, bir parti sadece kendi çekirdek tabanını hoşnut edecek eylemler ve söylemlerle hareket ederse (aklınıza CHP mi geldi?), seçim kazanması mümkün değildir.
Başsoy’a göre, seçimlerde -AK Parti hariç- bütün partiler kendi “çekirdek” tabanlarının ideolojik ihtiyaçlarını giderecek kampanyalar yürütüyor, sonunda da sadece kendi “çekirdek” tabanlarının oylarını alıyorlar. Oysa yapmaları gereken şey, kendi çekirdek tabanlarını, partinin bütün enerjisini kendilerinin dışındakilerin, özellikle de hiçbir partinin “çekirdek” tabanında yer almayan “siyasetsiz” seçmenlerin oylarını almaya harcamasının gereğine ikna etmektir.
Ne var ki bunu başarmış olan tek parti yine AK Parti’dir: AK Parti çekirdeği, seçimi kazanıp iktidar olabilmek için bunun kaçınılmaz olduğunu kabul eden ve gereğini yapan bir kitledir.
Başsoy’un kendi sözleriyle:
“AKP, kendi tabanıyla taban tabana zıt söylemlerle oy isterken, nasıl oluyor da tabanından hiç oy kaybetmiyor? Çünkü AKP, müstakbel başbakan henüz hapisteyken bu konuda gizli bir sözleşme yaptı tabanıyla. (...) Oysa barajı aşan diğer iki parti kendi tabanlarının kölesi olmuş durumda. Liderleri ‘şüpheli’ bir tek laf etseler tabanları tarafından aforoz edilecekleri endişesi yaşıyorlar. (...) Kısır döngüyü kırmanın tek yolu, tabana iyi bir eğitim vermek ve bu sözleşmeyi kulaktan kulağa fısıldayarak duyurmak. Ancak “eğitim”, “analiz”, “yöntem”, “orta ve uzun vadeli strateji” gibi kavramların hiçbiri AKP dışındaki partilerin lügatinde yok...”
Nerelere, hangi mesajlar veriliyor?
AK Parti’nin sürpriz Yeni AKM hamlesiyle nerelere, nasıl mesajlar verdiğini ve hangi neticeleri aldığını anlayabilmek için, geniş laik kesimin duyarlıklarını iyi temsil eden iki isimden kısa alıntılar yapacağım:
Gülse Birsel: “Yepyeni. Ama eski AKM’nin duygusunu veriyor, güzel yönlerinin altını çiziyor, hatırayı yıkmıyor, koruyor. Güzel görünüyor, meydana yakışıyor. Öte yandan modern, geliştirilmiş, parlak bir proje.
Mutluyuz, umutluyuz diye özetleyebilirim. Tebrik edesim var, ‘Güzel şeyler de oluyor’ diyesim var, yeni AKM’deki gösterilere dair hayaller kurasım var ve nedense sürekli teşekkür edesim var.” (AKM buysa tabii ki alkış, Hürriyet, 8 Kasım 2017).
Fatih Portakal: “Valla ben beğendim, çok da hoşuma gitti. Görselliği çok güzel, ışıl ışıl olması çok güzel. (...) Çok önemli. Keşke böyle tesisler büyük şehirlerin hepsinde olsa. Ben projeyi beğendim ama bir de yönetmen yardımcım Hilal’e sordum, beğenmedim dedi, neden beğenmedin dedim, işte Cumhuriyet’in simgesi... Baktım tarihine şöyle bir, 48 yıllık bir geçmişi var. (...) Adı da güzel, mis gibi adıyla yaşar umarım. Şaşırdınız tabii değil mi, a, Fatih övdü falan gibilerinden... Şaşırmayın. İyiye iyi demeyi ben bilirim.”
Onaylamıyor, fakat küskün de değil
Ortaya çıkan projenin AK Parti tabanını memnun etmeyeceği açık. Fakat Başsoy’un tespit ettiği gibi, AK Parti’nin tabanıyla yaptığı “sözleşme” hâlâ devrede ve o nedenle canı sıkılsa da partisine küsmeyecek. Çünkü biliyor ki seçim kazanmak, öncelikle kendileri gibi “çekirdek”te yer almayanların gönüllerini kazanmaya çalışmakla mümkün olabilir.
Hilal Kaplan’ın yukarıda sözünü ettiğim yazısı hem bu ruh halini, hem bu ruh haline rağmen seçimlerin “rasyonel” icaplarına uymayı, hem de muhafazakârların yeni AKM’ye itiraz etmeyerek sergiledikleri “fedakârlık” karşısında laik kesimden bekledikleri jesti güzel anlatıyor:
“Cumhurbaşkanımızın dediğinin aksine, yeni AKM, muhtemelen sadece elit bir grubun opera dinlemek ve sergi gezmek için geldiği bir mekân olacaktır. Ancak bu kötü bir şey midir? Elitlerimizle barışırken, onları da toplumlarıyla barışmaya yöneltecek, kendilerine getirecek bir metodun izini sürmek imkânsız mıdır? Bu sorular kuşkusuz üzerinde düşünmeye değerdir.” (Yeni AKM’ye ‘millet’ gider mi?, Sabah, 8 Kasım 2017.)
GELECEK YAZI NOTU. AK Parti, kendi “çekirdek” tabanının dışından oy alabilmek, “siyasetsiz” seçmenleri çekebilmek için şimdiye kadar esasen büyük alt yapı yatırımlarını kullandı. Yeni AKM ise Hilal Kaplan’ın bence de doğru bir biçimde tespit ettiği gibi sadece laik kesime yönelik bir proje... Simgesel önemi apaçık (Taksim, Gezi Parkı vb.) bu dev projenin kuvveden fiile böyle bir tercihle çıkmasının bir nedeni var: AK Parti’nin “yerli ve milli” siyaseti...
Pazartesi günkü yazıda işin bu yanını ele alacağım.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025