Alper GÖRMÜŞ
28 Şubat adlı gayrı meşru çocuğun doğumuna ebelik eden eski merkez medyanın, doğumun 15. yılında sergilediği “abartılı 28 Şubat karşıtlığı” üzerinde durmak gerekiyor. Önceki performanslarla kıyas kabul etmeyecek bu yılki medya yoğunluğunu, “yuvarlak rakamlı yıldönümü” (15. yıl) gerekçesiyle açıklayamayız... Öyle olsaydı, “daha yuvarlak” olan 2007’de (10. yıl), üstelik hadise daha da tazeyken medyada bir “demokrasi fırtınası”nın esmesi beklenirdi.
2007’de tabii ki öyle olmadı, çünkü Türkiye o sırada Cumhuriyet mitinglerine ve 27 Nisan muhtırasına doğru gidiyordu ve merkez medya bütün enerjisini yeni bir 28 Şubat için harcıyordu. Girin bakın arşivlere, orada bugünkü “28 Şubat antipatisi”nin zerresini bile bulamayacaksınız.
Peki, bu 28 Şubat’ta neden böyle oldu? Merkez medyayı yöneten meslektaşlarımızın kafasına saksı mı düştü ki birdenbire demokrasi havarisi kesildiler?
Bence bu tavır değişikliği başlıca iki nedene dayanıyor: a) 28 Şubat darbesinin nihayet soruşturulmaya başlaması ve b) patronların, “anti 28 Şubat”çılığı hükümete yanaşmada faydalı bir enstrüman olarak kullanma arzuları...
Yani şöyle: 15 yıl önceki performanslarından dolayı yargılanma ihtimalinden ürken gazetecilerle, onların patronlarının hükümete yanaşma arzuları bir noktada buluştu ve darbenin 15. yılında ortaya bir “28 Şubat’ı lanetleme” yayıncılığı çıkıverdi.
Birinci nedenle ilgili fazla söze gerek yok. Susup susup tam şimdi darbe karşıtı kesilenlerin adlarının önüne herkes uygun gördüğü sıfatı ekleyebilir; ben şahsen imtina ediyorum.
İkinci nedene gelince...
Bana öyle geliyor ki, büyük ticari çıkarları gereği bir süredir hükümetle aralarını düzeltmek isteyen eski merkez medyanın patronları 28 Şubat’ın 15. yılını “sadakat” mesajı için ideal bir araç olarak kullanmaya karar verdiler ve kullandılar. Bence, günlerdir gazetelerde okuyup televizyonlarda izlediğimiz 28 Şubat karşıtlığı da işte bu mesajın ete kemiğe bürünmüş halinden başka bir şey değil...
Bir editoryal tavrın ardındaki temel sâiklerden birinin, patronların doğrudan ticari çıkarları olduğunu imâ eden bu tesbite itiraz edebilirsiniz... Yine bu izahı, gazetelere yön verme mevkiindeki gazetecilere yapılmış bir haksızlık olarak görebilir; onların, kritik anlarda patronun ticari çıkarlarının doğrudan uzantısı olan editoryal tercihler yapabildikleri iddiasını “aşırı” bulabilirsiniz.
Ben de zaten bu yazıyı, bizim medyacılığımızda “patrona karşı editoryal bağımsızlık” prensibinin sadece laftan ibaret olduğunu, patronların acil ticari çıkarlarına aykırı bir “editoryal bağımsızlık”ın söz konusu bile olamayacağını anlatmak, bunun en tipik örneklerini hatırlatmak için kaleme alıyorum.
Bu örneklerle sizi ikna edebilirsem, bugünlerdeki “28 Şubat coşkusu”nun da patronların ticari kaygılarının doğrudan uzantısı olan bir “editoryal tercih” olabileceği hususunda kafanızı karıştırabilirim diye umuyorum.
Yazının bundan sonrasında, “O kadar da olamaz, gazete yöneticileri böyle bir şeye direnirler”diye düşünenleri bu düşüncelerinden vazgeçirecek, hiç değilse onları konu üzerinde bir daha düşünmeye sevk edecek iki örnek üzerinde duracak; ardından, bu tahkimattan da güç alarak merkez medyanın 28 Şubat’taki aykırı yayıncılığının arkasındaki temel sâiklerden birinin “hükümete sadakat” mesajı vermek isteyen patronların doğrudan ticari çıkarları olduğu iddiama geri döneceğim.
Sözünü ettiğim örneklerden birinde bankası iflasın eşiğine gelen bir medya patronunun gazetelerinin, öbüründe de devlet ihalelerine girmesi tehlikeye girmiş bir medya patronunun gazetelerinin“editoryal tercihleri” ele alınacak...
“Ne gazeteciliği kardeşim, dükkân açtık para kazanıyoruz”
Birinci örneğimiz, medya patronlarının 2000’lerin başındaki “banka hortumlamaları”döneminden...
Biliyorsunuz, o dönemde her medya grubunun bankası ya da bankaları vardı ve medya patronları düşük faizle bankalarına çektikleri paraları keyiflerince kullanıyorlardı... 1990’lar bittiğinde deniz bitmiş, bu bankaların tümünün içi boşaltılmıştı...
Büyük krizle birlikte, içleri boşaltılmış bu bankalara el koyma sürece başladı; Hürriyet grubundan sonra Türkiye’nin en büyük ikinci medya grubunu oluşturan Sabah grubunun bankası Etibank’a da 27 Ekim 2000’de el kondu.
El konmadan çok önce bankanın “bir deri bir kemik” kaldığını bizzat Sabah gazetesinin yöneticileri çok iyi biliyorlardı. Dolayısıyla, patronun değil toplumun çıkarlarını öne çıkaran bir gazetecilik, o koşullarda olan bitenden habersiz, Etibank’ın da “normal” bir banka olduğunu düşünmeye devam edip yatırımlarını bankaya yatıran birey ve kurumları uyarma görevine soyunmalıydı. Hadi onu yapmadı, hiç değilse “nötr” bir tavır alıp susmalıydı, öyle değil mi?
Öyle değil... Çünkü gazetenin başında, kendisiyle “gazetecilik” tartışmaya çalışan bir muhabire, “Ne gazeteciliği kardeşim, biz burada dükkân açtık patronumuza para kazandırmaya çalışıyoruz” diyen bir genel yayın yönetmeni vardı.
Bu gazetecilik anlayışı doğrultusunda, Sabah gazetesinin başındaki gazeteciler, battıklarını bildikleri patron bankasını ve –ona el koymasın diye– hükümeti allayıp pullama temelinde bir “editoryal çizgi”belirledi...
Sadece banka değil ülke ekonomisi de batmıştı, nitekim dört ay sonra, Şubat 2001’de Türkiye ekonomi tarihinin en büyük krizi fiilen başlayacaktı... İşte bu koşullarda, Etibank’a el konmadan önceki bir aydaSabah gazetesi şu manşetlerle çıktı, çıkabildi:
Etibank “atakta” hükümet “iyi yolda”...
4 Ekim 2000: Etibank’ta katrilyon sevinci... İki yıl gibi kısa bir sürede sıfırdan katrilyon liralık mevduata ulaşmayı başaran Etibank, önümüzdeki dönemde bireysel bankacılığın üssü olmayı hedefliyor.
9 Ekim: Borsada çıkış başlıyor...
12 Ekim: Cesur kararlar... Devlet oh diyecek... Rüya gibi tablo...
13 Ekim: Hükümet 2001 yılında bütçe açığını 5,2 katrilyona indirmeyi hedefliyor... İkili paket geliyor... Başarı ek önlemlere bağlı...
13 Ekim: Borsa’da bütçe çıkışı: yüzde 2,11...
17 Ekim: Borsada ‘büyük’ şov: Yüzde 6,8...
18 Ekim: Reformlar Türkiye’yi dünyada ilk 10’a sokar...
18 Ekim: Yatırımın gözdesi Türkiye...
21 Ekim: Etibank orta sınıftaki yerini sağlamlaştırdı... Etibank Genel Müdürü Karakaya, “Toplam 700 milyon dolarlık likit varlığımız var” dedi...
24 Ekim: Nereden Nereye... Feryadın yerini güven aldı... 10 yıl sonrasını görebiliyoruz... İşler iyi gidiyor...
26 Ekim: Etibank’tan kurumsal kredi atağı... Etibank, bireysel bankacılık alanında gösterdiği performansı kurumsal bankacılık alanına taşımayı hedefliyor.
27 Ekim: Etibank, iki yıldır uygulanan istikrar programının mali sektör üzerindeki etkileri sonucu faaliyetlerini sağlıklı bir biçimde yürütemez hale gelmiştir... (“SABAH’tan açıklama”).
30 Ekim: Etibank, bazı şanssızlıkların ve özellikle de ekonomik şartların etkisiyle, bankacılık otoritesinin müdahale etmesini gerektirecek bir duruma gelerek Fon’a devredildi... (Güngör Mengi’nin başyazısından).
Patronların doğrudan ticari çıkarlarının “editoryal çizgi” kılığında okurların başlarından aşağıya boca edilmesinin daha da cüretkâr bir örneği, bir yıl sonraki Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Kanunu tartışmaları sırasında yaşandı. O hikâyenin ayrıntılarını da cuma günü anlatacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025