Alper GÖRMÜŞ
Geçtiğimiz hafta adalet hallerimizle ilgili iki önemli gelişme oldu. Bunlardan birincisi, Cumhuriyet gazetesi eski yazar ve yöneticilerinin yargılandıkları davada verilen mahkûmiyet kararlarının istinaf mahkemesi tarafından onaylanmasıydı.
Bu, şu demek: İlk derece mahkemesinde ceza süreleri beş yıldan az olarak belirlenen sekiz kişinin mahkûmiyetleri böylece kesinleşmiş olduğu için, bu kişiler yattıkları süreden arta kalan cezaları için yeniden cezaevine girecekler.
İlk derece mahkemesinin beş yıldan daha uzun bir süreyle cezalandırdığı altı kişinin cezaları da onaylandı, fakat onların Yargıtay’a gitme hakları var.
İkinci gelişme ise 16 aydır cezaevinde iddianamesini bekleyen Osman Kavala ile birlikte 15 kişi için daha müebbet hapis cezası istenen iddianamenin tamamlanıp mahkemeye gönderilmesiydi.
Hayret hissini korumaya yardımcı malzemeler...
Yıldıray Oğur’un Cumhuriyet davasını konu edinen “2019 yılında bu delillerle hapse giriliyor” başlıklı yazısı, sanıklara isnat edilen suçların başlıca delillerini sıraladıktan sonra şu cümleyle bitiyordu:
“Haklı olarak bunlar zaten çok defa yazıldı diyenler çıkabilir. Ama hayret hissimizi korumak için tekrar tekrar hatırlamakta fayda var. İşte bu delillerle aylarca hapis yatmış insanlar yeniden hapse girmeye hazırlanıyor. Ve bütün bunlar gerçek hayatta, Türkiye’de, 2019 yılında ve hepimizin gözü önünde oluyor.” (Oğur’un yazısını herkese, kara mizah sevenlere ise bilhassa tavsiye ediyorum.)
Geçen haftanın önemli başka bir gelişmesi olan Osman Kavala ve 15 kişi hakkındaki iddianame de, sızan bilgiler ışığında, “hayret hissi” uyandıracak yeni bir adli belge olmaya aday görünüyor.
İddianamenin ayrıntılarına ulaştığımızda bu konuya yeniden döneriz. Şimdilik, “hayret hissinizi korumaya” yardımcı olsun diye ben de Yıldıray Oğur’un Cumhuriyet davasıyla ilgili olarak yaptığı şeyi Osman Kavala’ya (ve dolayısıyla öteki 15 kişiye) isnat edilen suçlarla ilgili olarak yapmak ve soruşturma aşamasında basına sızdırılanlardan yola çıkarak bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum.
“Basına sızdırılanlara bakma, resmî iddianameye bak” mı dediniz? Ona da bakacağız, fakat unutmayın ki Türkiye’deki davalarda adaletsizlik süreci soruşturma aşamasında başlıyor: Sızdırılan bilgiler üzerinden bir kamuoyu algısı yerleştirilmeye çalışılıyor ve zaten resmî iddianameler de bu algı üzerine oturtuluyor.
Soruşturma aşamasında algı yaratma ve yerleştirme işi de başlıca iki özne üzerinden yerine getiriliyor: Başta cumhurbaşkanı olmak üzere yürütme ve yürütmeyle arasında hiçbir mesafe kalmamış olan, onun sözlerini tekrar etmekten başka bir marifeti olmayan iktidar medyası.
Önce cumhurbaşkanı giriyor devreye ve bırakın hukuk devletini, bir kanun devletinde bile yadırganacak şeyler söylüyor; haklarında iddianame bile yazılmamış kişileri suçlayıp hak ettikleri cezaya çarptırılacaklarını ilan ediyor.
İddianame yazma mavkiindeki kişilerin elini kolunu baştan bağlayan bu çıkışı iktidar medyasının bombardımanı izliyor ve ortaya işte hayret hissi uyandıran o iddianameler çıkıyor.
Şimdi gelin soruşturma aşamasında Osman Kavala ile ilgili neler denmiş, neler yazılmış ona bakalım, ki onun yardımıyla, ortaya çıkacak iddianamenin nasıl bir şey olacağını da tahmin etmeye çalışalım.
Her ‘terörist faaliyet’in altından o çıkıyor!
Soruşturma dosyasından iktidar yanlısı basına sızdırılan haberler, Osman Kavala’ya başlıca üç suçun isnat edildiğini gösteriyordu:
Birincisi: Osman Kavala’nın Gezi olaylarının organizatörlerinden biri olduğu öne sürülüyor, bu varsayım üzerinden de “Fethullahçı Terör Örgütü – FETÖ” ile bağlantı içinde olmakla suçlanıyor.
İkincisi: Osman Kavala, 15 Temmuz 2016’da, yani darbe girişiminin olduğu gün Büyükada Splendid Otel’de düzenlenen toplantıya katılan Henri Barkey ile tanışıklığı ve teması üzerinden 15 Temmuz darbesiyle ilişkilendiriliyor.
Üçüncüsü: Toplumca bilinen ve Kavala dışında yüzlerce başka kişiyle konuştuğu açık olan kişilerle görüştüğü gerekçe gösterilerek PKK ile bağlantılı olmakla suçlanıyor.
Geçen hafta iddianameden sızdırılan sınırlı bilgilere bakılırsa, iddianame Osman Kavala-15 Temmuz bağlantısına dair herhangi bir suç isnadı içermiyor. Dolayısıyla burada sadece birinci ve üçüncü başlığı ele alacağız.
Kavala, Gezi, “FETÖ”
2013’teki Gezi olayları, soruşturma dosyasında “darbe girişimi” olarak değerlendiriliyor, Kavala da bu olayların organizatörlerinden biri olarak darbe girişimine katılmakla suçlanıyor.
Kavala’nın “organizatörlüğü”ne dair yegâne somut “delil”, iki Gezi eylemcisinin aralarında geçen bir telefon görüşmesinin kayıtları... Bu iki kişi, boya vs. almak için ihtiyaç duydukları parayı Kavala’dan isteyip istememe üzerine konuşuyorlar. Hepsi bu kadar. Kavala’nın bu kişilerle temasını gösteren herhangi bir veri yok.
Önemli bir nokta da şu: Kavala’nın organizatörlerinden biri olmakla suçlandığı Gezi olaylarının “darbe suçu”yla bağlantısını kuran herhangi bir soruşturma yok ortada, beş yıldır yok.
Dahası da var: Gezi’yi organize ettiklerini, gizlemek bir yana her fırsatta kabul eden Taksim Platformu’nun yöneticileri ve bu arada onların arasında bulunan oda temsilcileri hakkında açılan dava 24 Nisan 2015’te bütün sanıkların beraatiyle sonuçlandı.
Bu durumda, şayet iddianamede bu suçlama dile getirilirse, olaylardan beş yıl sonra Gezi eylemleri ilk kez “darbe girişimi” olarak adlandırılacak ve Osman Kavala bu darbe girişiminin yegâne organizatörü olarak suçlanacak demektir.
Bu noktada, Kavala’nın “FETÖ ile bağlantısı” da kuruluyor: Gezi olaylarına “FETÖ”nün geniş bir biçimde katıldığı hükmüne varan bazı yargı kararlarına dayanarak, Kavala-FETÖ bağlantısına varılıyor.
Bu çerçevede öne çıkan bir gariplik de şu: Kavala ile Gezi olaylarındaki “bağlantıyı” kurmada kullanılan delilleri toplayan polis ve savcılar daha sonra yürütülen “FETÖ” soruşturmalarının zanlısı ya da sanığı oldular. Yani bu durumda Osman Kavala, kendisini suçlayan delilleri toplayan polis ve savcılarla birlikte Gezi kalkışmasını örgütlemiş oluyor ki, burada büyük bir mantıksızlığın olduğu muhakkak.
Kavala-PKK bağlantısı
Bu “bağlantı”yı da Anadolu Ajansı’nın 6 Nisan 2018’de abonelerine geçtiği “Kavala ve Barkey’in PKK’lılarla irtibatı tespit edildi” başlıklı haberden öğrendik.
Haberin spotu mahiyetindeki cümle aynen şöyleydi:
“Tutuklu iş adamı Osman Kavala ile yakalama kararı bulunan Henri Barkey'in 15 Temmuz darbe girişiminin hemen öncesinde terör örgütü PKK'dan işlem yapılan şahıslar ile irtibatı tespit edildi.”
Haber, bu “şahıslar”ın kim olduğunun açıklandığı satırlardan itibaren çökmeye başlıyor. Çünkü habere göre bu kişiler, “Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Fırat Anlı ile PKK/KCK terör örgütü adına faaliyette bulunmak amacıyla kurulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) delegesi Şeyhmus Diken”dir.
Osman Kavala, işte bu kişilerle görüştüğü için “PKK ile irtibatı tespit edilmiş”tir.
Yukarıda okuduğunuz “delil”leri eski bir yazımdan aktardım size. Onları aktardıktan sonra da şöyle yazmışım:
“Şayet polis şimdiye kadar pek karşılaşmadığımız bir halkla ilişkiler taktiği uygulamıyorsa, yani eldeki deliller bundan ibaretse ortaya çıkacak iddianame nasıl bir şey olacak, doğrusu çok merak ediyorum.”
Bakalım, iddianameyi görelim, merakım iyice artmış durumda.
Kolonları keserek yükselmek...
Bir haftaya sığan bu iki gelişme bir kez daha AK Parti’nin adalet kavramıyla fazla bir ilgisinin kalmadığını gösteriyor.
Ulvi Alacakaptan, muhafazakâr kamuoyunun dünya nimetlerine iktidar sonrası düşkünlüğünü anlatmak için, “Eskiden ihlas sandığımız şey meğer parasızlıkmış” demişti. AK Parti, bu söze nazireyle adalet karşısındaki bugünkü tutumunun dürüst bir muhasebesini yapsa şöyle demesi gerekirdi: “Eskiden adalet sevgisi sandığımız şey meğer iktidardan uzaklığımızmış...”
İktidar-adalet ikilisi ile bina-kolon ikilisi arasındaki teşbihte bir hata yoksa, ki yok, şu teşbih de hatasız sayılmalı: AK Parti artık kolonları kesilerek yükselen bir binadır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025