Alper GÖRMÜŞ
Nokta dergisinden çalışma arkadaşım Ahmet Şık’ın gözaltına alındığı gün televizyonlarda; ertesi gün gazetelerin haber sayfalarında ve köşelerinde patlayan “Darbe Günlükleri’ni açığa çıkartan gazeteci Ahmet Şık” ve benzeri cümlelerle her karşılaşmamda –çaresizliğim her defasında biraz daha artmış olarak- şu soruyu sordum kendi kendime: Ben şimdi ne yapacağım?
Dört yıl boyunca Darbe Günlükleri’ni gün yüzüne çıkartan, ardından da yargılanan bir gazeteci olarak bilindim. Bu yıllar boyunca sayısız söyleşi verdim, yazılar yazdım. Ve şimdi birdenbire, o haberin altında bir Nokta muhabirinin imzasının bulunduğuna, haberin ona ait olduğuna dair bir “bilgi” sağ-sol, liberal-muhafazakâr gazete ve gazetecilerin müşterek onayıyla izleyicilere, okurlara duyuruluyordu.
Haber ve yorumlar o kadar yoğun, o kadar yaygın oldu ki, bunları izleyenlerin ve okuyanların “herhalde bir yanlış anlama olmuş” deme şansları tümüyle ortadan kalktı.
Bu sürecin bir noktasında kendimi o izleyicilerin, okurların yerine koydum ve bana haklı olarak şu soruyu sorduklarını tahayyül ettim: “Dört yıl boyunca Darbe Günlükleri’yle ilgili olarak yazdığınız yazılarda, verdiğiniz söyleşilerde Ahmet Şık’ın adını bir kez bile andığınızı hatırlamıyoruz... Doğrusu, bugünlerde öğrendiklerimizle bu tavrınızı birleştirdiğimizde sizi ayıplamamak elimizden gelmiyor.”
Kısacası, dört yıl boyunca başkasının emeği üzerinden itibar devşiren, üstelik de o emeği bir gün bile anmayan bir gazeteci durumuna düşmüştüm. Gerçeği anlatmazsam, bu algının derinleşip yerleşeceği apaçıktı (“Baksana, adam ağzını açıp tek laf edemedi”).
Gazeteciliğimiz böyle işte...
Öte yandan meselenin bir de gazetecilik yanı var. Buradaki soru da şu: Dört yıl boyunca gündemde olan ve bu süre boyunca adı haberle bir kez bile anılmayan bir gazeteci bir gün âniden bu haberin sahibi olarak gösteriliyor ve bütün bir basın bu yeni bilgiyi, sorgusuz sualsiz haberlerinde, yorumlarında tekrar ediyor. Bu, gerçekten de çok tuhaf, açıklanması çok zor bir duruma işaret ediyor.
Adı dört yıldır Darbe Günlükleri’yle anılan gazeteci Alper Görmüş değil de başka birisi olsaydı bu yazıyı yine yazacağımı söylememe bilmem gerek var mı? Hatta, bu yazıyı keşke üçüncü bir gözden yazabilseydim: Yani Darbe Günlükleri’ni yayımlayan gazeteci ben değil de başka birisi olsaydı ve ben de dışarıdan olan biteni eleştiren bir pozisyondan duruma müdahil olabilseydim... O zaman işim çok daha kolay olacaktı.
Fakat ne yazık ki durum öyle değil; o gazeteci benim ve ben yıllardır ağırlıklı olarak medya eleştirisi alanında yazıp çizen bir gazeteciyim... Dolayısıyla, kendimi savunmayı bir hak, meslektaşlarımı eleştirmeyi bir görev sayıyorum.
Olan bitende hiçbir kusuru olmayan Ahmet tutuklu olarak cezaevinde olsa da, yazmak zorundayım bu yazıyı.
Ahmet, kusura bakma...
Beni böyle bir yazıya mecbur eden meslektaşlarım, size de teessüf ederim...
Bütün gazetelerde, bütün görüşlerden köşe yazılarında...
Yukarıda, konuya ilişkin haber ve yorumların, okurların “herhalde bir yanlış anlama var” deyip geçmelerini engelleyecek kadar yoğun ve yaygın olduğundan söz ettim. Şimdi size, bunun gerçekten de böyle olduğunu göstermek üzere 4 ve 5 mart tarihli gazetelerden bir seçki sunacağım, ardından birkaç şey daha söyleyip bu sıkıntılı yazıyı bitireceğim...
“Ahmet Şık aynı zamanda Nokta dergisinde Darbe Günlükleri’ni ortaya çıkaran gazeteci olarak biliniyor.” (Taraf)
“Darbe Günlükleri haberiyle büyük ses getiren gazeteci Ahmet Şık...” (Milliyet)
“Şık, Ergenekon soruşturması delilleri arasında yer alan Darbe Günlükleri’ni de kamuoyuna duyuran isim oldu.” (Milliyet)
“Ahmet Şık, Nokta dergisinde emekli Oramiral Özden Örnek’in Darbe
Günlükleri’ni yazdı.” (Sabah)
“Günlükleri günışığına çıkardı / Nokta’da yayımlanan ve Türkiye gündemini sarsan ‘Darbe Günlükleri’ haberinin altında onun imzası vardı.” (Vatan)
“Şık, Darbe Günlükleri haberini yazan isim...” (Habertürk)
“Ahmet Şık aynı zamanda Nokta dergisinde Darbe Günlükleri’ni ortaya çıkaran gazeteci olarak biliniyor.” (Akşam)
“Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen Darbe Günlükleri’ni haberleştiren Ahmet Şık...” (Cumhuriyet)
“Ahmet ve arkadaşları Nokta’da Özden Örnek’in Darbe Günlükleri’ni yayımlamasa, bugün Ergenekon soruşturması da olmayacaktı.” (Ertuğrul Mavioğlu, Radikal)
“Özden Örnek’in Darbe Günlükleri’ni Ahmet yazmıştı Nokta dergisine...” (Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet)
“Nokta Dergisi’nde yayınlanan Darbe Günlükleri haberini hazırlayan Ahmet Şık’ın...” (İbrahim Kiras, Star)
“Ahmet’in, Özden Örnek’in günlüklerini yayımlayan muhabir olarak, darbelerin karşısında durduğunu unutmayalım...” (Oral Çalışlar, Radikal)
“Darbe Günlükleri haberinin altında imzası olan bir Ahmet Şık’ın...” (Hasan Cemal, Milliyet)
“Ahmet şu an Ergenekon davasından ötürü içeride yatan emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen ‘Sarıkız’ ve ‘Ayışığı’ gibi darbe planlarının detaylarını içeren hatıra defterlerini ortaya çıkaran gazeteci olarak biliniyor.” (Amberin Zaman, Habertürk)
“Darbe Günlükleri’ni yazmaktan çekinmeyen bir gazetecilik sevdası...” (Reha Muhtar, Zaman)
“Ahmet Şık çalışkan bir gazeteci olarak, Silahlı Kuvvetler içinde 2002-2003 yıllarında en üst düzeyde ‘darbe’ konuşulduğunu kanıtlayan, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlüklerini yayınladı. Bu haberle birlikte Ergenekon yapılanmalarının boyutlarını Türk halkı açık olarak görebildi.” (Okay Gönensin, Vatan)
Haberi Nokta çalışanları da dergide gördü
Şimdi de işin aslını anlatayım size: Darbe Günlükleri’ni yaklaşık üç bin sayfalık “anılar”dan ben özetledim. İki yazı işleri müdürü ile bir başka yönetici neyin üzerinde çalıştığımı biliyorlardı, başka kimse Günlükler dergide yayımlanana kadar hiçbir şey bilmedi. Haberi, Nokta’nın öteki çalışanları gibi Ahmet de dergide yayımlanınca gördü.
Haberin altında imza yoktu, buna ben karar verdim; dava açıldığında (bundan emindim) haberi üstlenecektim.
Aslında ben bunları defalarca anlattım, fakat demek herkes unutmuş!
Keza, Darbe Günlükleri’yle ilgili olarak dört yıldır ilk kez bir başka gazetecinin adının telaffuz edilmesi, hiç kimsenin zihninde herhangi bir soru işaretine yol açmamış. (Ya da, yol açsa da “dur şuna bir bakayım” deme zahmetine katlanmamış.)
Ya da: Bilginin yanlış olduğunu bile bile, “Bu, doğru olmasa da işe yarar bir bilgi, öyleyse işin aslını bir kenara bırakalım” denmiş.
Bunlardan hangisinin hangi gazete ya da köşe yazarı için geçerli olduğunu bilmiyorum; tahminlerim var ama böyle bir işe girişmek işi çok uzatır.
Kimin hangi kategoriye dahil olduğu çok da önemli değil zaten, fakat kategoriler önemli: Hafızasızlık, tembellik, meraksızlık, bir bilgiyi yanlışlığını bile bile kullanmak (gönüllü dezenformasyon), vb.
Bu tatsız hikâyeyi, beni epeyce eğlendiren bir gözlemimle bitireyim: Basınımızın ulusalcı cenahı, Darbe Günlükleri’nden söz ederken, ilk kez bu metinlerin “orduyu yıpratmak” amacıyla uydurulmuş bir “paçavra” olduğu yorumunu yapmadılar.
Eh, bu da beni çok keyiflendirdi!
Telefon konuşmalarının hepsi bu mu
Son Ergenekon gözaltılarını ve bilahare tutuklamalarını ben tabii ki öncelikle Ahmet Şık üzerinden değerlendirme eğilimindeyim. Gayet basit bir nedenle: Çünkü o çok yakından tanıdığım, düşüncelerini çok iyi bildiğim bir gazeteci... Bu bilgiyle baktığımda (son birkaç yıldır görülen büyük davalara bakışımızda bazı farklılıklar olsa da) onun Ergenekon’la ilişkisi gerekçe göstererek tutuklanmasını, tek kelimeyle tuhaf, anlaşılmaz bir gelişme olarak görüyorum.
Ahmet’i neden tutukladıklarına dair elimizde fazla bir veri yok. Bu çerçevede şimdilik en fazla dünkü (7 mart) Akşam gazetesinde yayımlanan “Savcılık soruları ve ona verilen cevaplar”la Savcı Zekeriya Öz’ün “Şu anda açıklayamayacağımız deliller var” yönündeki ifadesi öne çıkıyor.
Doğrusu, sorulara baktığımda Zekeriya Öz’ün “başka şeyler var” yönündeki açıklaması inandırıcılığını yitiriyor. Meğerki okuduğumuz metin, soruların sadece bir bölümünü kapsıyor olsun.
NOT. Biraz önce Adalet Bakanı’nın açıklamalarından öğrendim; soruların çok küçük bir bölümü yayımlanmış. Bu durumda soru şu: Gazetecilere bu kadarı mı verildi, yoksa onlar bir seçme mi yaptı... Umarım bu soruların tümünü görme şansımız olur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025