Alper GÖRMÜŞ
1995’te, Yeni Demokrasi Hareketi’nin (YDH) son döneminde, partinin lideri Cem Boyner benden hareketin (ve sonrasında partinin) tarihini yazmamı istedi. Teklifi sunarken, “bize yağcılık yapmayacak biri olsun istedik, aklımıza sen geldin” demişti.
Bir yıl boyunca hareketin dokuz kişilik ilk toplantısının tutanakları dahil çok sayıda belge okudum, önde gelen YDH’lılarla söyleşiler yaptım, Cem Boyner’le de bir-iki aya yayılan ve toplamda 30-40 saati bulan görüşmeler gerçekleştirdim.
Ne var ki, bir yıl kadar çalıştıktan sonra Boyner’e teslim ettiğim metin bir türlü kitap olarak basılmadı. O zamanlar bunu metindeki eleştirel dozun yüksekliğiyle açıklamıştım kendi kendime (yani YDH’ya yağcılık yapmamış olmamla). Bilmiyorum, belki de başka bir nedeni vardır ama o gün bu gündür kimse bana hiçbir açıklamada bulunmadığı için böyle düşünmeye devam ediyorum.
Bu arada kitap için söyleşiler yaptığım YDH’nın önde gelen isimleri, Boyner’e teslim ettiğim metni okumak istiyorlar, dijital kopyasını benden isteyip duruyorlardı. Kendilerine, yaptığımın profesyonel bir iş olduğunu, Boyner’in başlangıçta kararlaştırdığımız ücretimin tamamını ödediğini, dolayısıyla onun izni olmadan böyle bir şey yapamayacağımı söylüyor, metni okumak isteyenlerin Cem Boyner’e baş vurmaları gerektiğini anlatıyordum.
Sonunda “baskı”lardan o kadar bunaldım ki, bendeki kopyayı bilgisayarımdan sildim ve onlara, artık baskı yapsalar da bunun bir anlamının olmayacağını söyleyip kurtuldum.
Dediğim gibi, kitap bugüne kadar yayımlanmadı, fakat gönderdiğim metin Cem Boyner tarafından saklanmıştır diye düşünüyorum.
1990’larda öne çıkan iki liberal hareketten birinin kitabının başına gelen, öbürünün başına gelmedi. Öbürü, yani Liberal Demokrat Parti’nin (LDP) hikâyesi, üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra geçtiğimiz ay kitap halinde yayımlandı.
Gazeteci Fatih Vural imzalı Besim Tibuk: Asabı Bozuk Liberal, Tibuk biyografisinin LDP yıllarını kapsayan ikinci kitabı. Birinci kitapta (Yarını Yaşayan Adam, 2017) Tibuk’un siyaset öncesi dönemi ele alınıyordu.
“En fazla iki yıl beklerim, başbakan olamazsam...”
Fatih Vural’ın yayımlanmış kitabını anlatmaya, benim yayımlanmamış kitabımı hatırlatarak başlamamın bir nedeni var: 1990’ların iki liberal partisinin liderlerinin siyaset yapma ve siyaseti sürdürme kararlılıklarının olumsuz anlamdaki benzerlikleri...
Toplumların yalnız Türkiye’de değil dünyada da popülist liderlere ve siyasetçilere, liberal liderlerden ve siyasetçilerden daha fazla teveccüh göstermesi hiç kuşkusuz esasen toplumların siyasete bakışları ve siyaset algılarıyla bağlantılı. Fakat Türkiye’deki liberal hareketlere teveccüh eksikliğinin, onları taşıyan somut siyasetçilerden kaynaklanan nedenlerinin de olduğu muhakkak; YDH ve LDP örnekleri bize bunu gösteriyor. Bu yazıda, bunu anlatmaya çalışacağım.
YDH’nın 9 kişilik kurucular toplantısında dile getirilen ve benim toplantı tutanağından okuduğum bir uyarıyı hiç unutmuyorum. Nurettin Sözen döneminde İstanbul Belediyesi Genel Sekreterliği görevini yürüten Tuğrul Erkin’den gelmişti bu uyarı: “Şunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız: Bu halk, gemilerini yakmadan yola çıkmış zengin çocuklarının peşinden gitmez!”
Tuğrul Erkin, halkın, bir hevesle siyasete girdiğini ve dolayısıyla kendisini her an yolda bırakacağını düşündüğü siyasetçilerin peşinden gitmeyeceğini söylerken tamamen haklıydı. Doğrusu her iki liberal lider de halkta bu duyguyu uyandırmıştı. Halkın böyle hissetmekte ne kadar haklı olduğunu ise bizzat bu liderlerin siyasetten uzaklaşmalarından sonra anlattıkları doğruluyor.
Mesela Cem Boyner, hayatının ne kadarını siyasete ayırabileceğini anlatırken bana şöyle demişti: “Ben Süleyman Demirel gibi bütün ömrümü bu işe adayamam. Siyasete girerken ya iki yıl içinde başbakan olurum ya da bu işi bırakırım.”
Benzer bir tavrı Besim Tibuk’ta da görüyoruz. Gerek onun dobra dobra konuşmayı seven biri olması gerekse de Fatih Vural’ın muhatabını “konuşturan” iyi gazeteciliği sayesinde, Tibuk’un başlangıçta verdiği “kararlı siyasetçi” izleniminin sahih olmadığını anlayabiliyoruz.
“Yüzde 1 alalım, yine devam ederiz”
LDP, ilk seçimi olan 1999’da sadece binde 4 oy aldı. Tibuk, bu moral bozucu sonucu siyasi kararlılığının altını çizmede ustalıkla kullandı.
“Seçimden hemen sonra Cüneyt Özdemir’in CNN Türk’te sunduğu 5N1K programında (...) 1999 Genel Seçimi sonuçlarından söz açıldığında sözünü sakınmadı; ama enseyi de karartmayacaktı!
Bir gün iktidara gelebileceğinize inanıyor musunuz?
“Dalga mı geçiyorsunuz Cüneyt Bey? Niye parti kurduk, uğraşıyoruz?” (S. 272-273).
3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde Tibuk, partisinin oy oranının yüzde 7-10 arasında olduğunu, seçimlerde bu oranın yüzde 25’e kadar çıkabileceğini söylüyordu. Katıldığı bir televizyon programında “Bu seçimde yüzde 25 sandıktan çıkmazsa ne yapacaksınız?” sorusuna şu cevabı vermişti:
Devam edeceğim. Biz yüzde 1 oy alalım, yine yola devam ederiz. Siz, Dünya yuvarlaktır diye inanıyorsunuz. Karşınızdaki bin kişi Dünya düzdür diye inanıyorsa siz de düz mü diyeceksiniz. Niye vaz geçelim? Böyle saçma şey olur mu?” (S. 327).
Ne var ki Tibuk, partisi o seçimde 1999’un bile gerisine düşünce büyük bir yeise kapıldı, üç gün sonra da yakın arkadaşlarını evine çağırarak partiyi ve siyaseti bırakma kararı aldığını açıkladı.
Fatih Vural, kitabı hazırlarken Tibuk’a bu kopuşu da hatırlatmış, sorulması gerekeni de sormuştu:
“Mademki bırakıp gidecekti, neden, 2002 yazında TV8’deki programda, yüzde 1 alsalar bile yola devam edeceğini söyledi?”
Tibuk’un cevabı:
“Evet, ne olursa olsun yola devam edeceğimizi söylüyordum. Bunu söylememin nedeni de partiye bağlı insanların moralini bozmamaktı.”
Akla davet yeter mi?
İnsanların politik tercihlerini, kendi somut maddi çıkarlarına uygun olarak ve akıllarını kullanarak yapacaklarına dair inanış, modern siyasetin en önemli yanlış kabullerinden biriydi. Bu inanış, zihinbilimin, insanların her alanda karar verirken esasen ve öncelikle akıllarını ve mantıklarını kullandıklarını vazeden dönemine denk geliyordu. Ne zaman ki zihinbilimin beynin karar mekanizmalarına dair bulguları derinleşti ve insanların tercihte bulunurken duygularını mutlaka yardıma çağırdıkları anlaşıldı, duygu alanına bakış tümden değişti.
Aynı bakış açısı değişikliği siyasette de gerçekleşti. Madem duygular siyasi tercihte bu kadar önemliydi, o halde duyguların üzerinde sörf yapmak ya da duyguları manipüle etmek artık siyasetin doğal hali sayılmalıydı.
Bunu ilk fark edip kullananların “akıl”dan başka değer tanımayan solcu ya da liberal siyasetçiler değil de popülist siyasetçiler olması kimseyi şaşırtmazdı.
Nitekim öyle oldu ve hâlâ bu keşiflerinin onlara sağladığı avantajı kullanmaya devam ediyorlar.
Duyguların siyasetteki önemini anlama ve kullanma performansı açısından açık ara önde olan popülistleri bir tarafa bırakıp solcu ve liberal siyasetçiler karşılaştırırsak, burada da solcuların açık ara önde olduğunu görürüz. Liberaller, “biz özgürlük ve refahın nerede olduğunu gösteririz, halk aklını kullanırsa çıkarının nerede olduğunu görür, göremezse de kendi bilir” havasında siyaset yapmayı sürdürüyorlar.
Fatih Vural’ın kitabında bunun altını dolduracak çok örnek var. Birkaçını aktarayım:
“Bu millete fedakârlık yapmaya değmez”
Besim Tibuk (1999 seçimlerinden sonra kendisine yöneltilen “Hiç siniriniz bozulmadı mı?” sorusuna cevap verirken):
“(Kahkaha atıyor) Halkımızın morali bozulsun. Çok komikti bu. Benim ne moralim bozulacak. (...) Ha, halkımız son seçimde öyle oy verdi. Sonucuna katlanıyor.” (S. 273).
Fatih Vural, 2002 seçimleri sonrasının Besim Tibuk’unu da şöyle anlatıyor:
“Seçimden üç gün sonra partide kendine yakın gördüğü isimleri Bebek’teki evine davet eden Tibuk, partiyi ve siyaseti bırakma kararını arkadaşlarıyla paylaştı. (...) Partinin akıbetine arkadaşlarının karar vermesini istedi, Besim Tibuk. Sonuç karşısında topluma büyük kırgınlık duyduğunu belli ederek, ‘Partiyi ister açık tutun ister kapatın. Gidip, hayatınızı yaşayın. Bu millete fedakârlık yapmaya değmez’ dedi.” (S. 335-336).
Fakat kanaatimce Besim Tibuk, kendi yenilgisini doğru biçimde açıklayan cümleyi, seçimden iki hafta sonra parti binasına son defa geldiğinde sarf etmişti:
“Partiler sadece programlarıyla değil, liderleriyle de topluma umut olmalıdır. Ben olamadım.” (S. 335).
Çok doğru. Bir toplumun bir siyasi programa meyletmesinin ön koşulu, o programı somut olarak taşıyan insanları (başta lider tabii) sevmesidir. Bu duygu yoksa akıl devreye girmez ve ne kadar “doğru” olursa olsun o program “görülmez.”
Çok basit görünüyor, fakat değil. Basit olmadığı, liberallerin ortaya böyle siyasetçiler çıkaramamasından da belli değil mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025