Atilla YAYLA
Paris’te 7 Ocak günü bir mizah dergisinin basılması ve 12 insanın öldürülmesi hiçbir şekilde savunulamayacak, mazur görülemeyecek, mutlaka telin edilmesi ve faillerinin en kısa zamanda en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etmemiz gereken bir suç. Bu vahim olay, doğal olarak, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çok dikkat çekti ve çeşitli yorumlara konu yapıldı. Maalesef, yorumların çoğu aceleci, önyargılı, peşin hükümlü, yargısız infaz edici veya tüm benzer vakaların potansiyel faillerini temize çıkarıcı türdendi. Bazı Batılılar olayın kendi başına İslam’ın ne kadar “vahşi” bir din, Müslümanların ne “kadar” barbar olduğunu kanıtladığını ve İslam ile modern demokratik uygarlığın asla bağdaşmayacağını gösterdiğini söyledi. Bu görüşü savunan Müslümanlar veya Müslüman ülke vatandaşları da çıktı. Diğer bazıları, bu olayın İslam ve Müslümanlık ile bir alâkası olamayacağını, şiddet ve terörün İslam ile asla bağdaşmayacağını, Müslümanların şiddet kullanmayacağını dile getirdi.
Bu tür olaylarda aceleci yorumlar yapmak yerine mümkün olduğu kadar çok ve doğru bilginin ortaya çıkması için biraz beklemekte fayda var. Aksi takdirde çok yanlış, yanıltıcı ve haksızlık kokan yorumlar geliştirmek gayet muhtemel. Ayrıca, yine bu tür olayların nasıl değerlendirileceğiyle ilgili aklî ve tecrübî yöntemler de kullanılmalı. İkincisi hakkında birkaç cümle söyleyelim. Doğru tahlil yapabilmek için iki şeye mümkünse birbirini tamamlayacak şekilde bakmak gerekir. İlki, elbette, somut veriler ve delillerdir. Katiller kim? Bir gruba bağlılar mı? Hangi dinî inanca ve/veya siyasî felsefeye sahipler? Kimlerle işbirliği içindeler? İkinci olarak, olayın kimlere fayda sağlayacağına kimlere zarar vereceğine bakmakta yarar var. Bu, ilgili tüm tarafların pozisyonlarının soğukkanlı bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir. Son olarak şu da vurgulanmalı: Bu tür suç fiillerinde devletler hiçbir iz bulamıyorsa, failler hiçbir şekilde yakalanamıyorsa veya failler bir sürü iz bırakıyor ve kolayca yakalanıyorsa büyük bir ihtimalle istihbarat servisleri işin içinde demektir. Dolayısıyla, bu elim olayın gerçek vasıflarının ne olduğunu anlamak için daha çok bilgiye ihtiyacımız var.
Bu katliamın sorumluluğunu topluca İslam’a ve Müslümanlara yıkmak da yersiz ve haksız olur. Müslümanlık şiddet ve terörle özdeş değildir. Aksini iddia etmek her Müslümana potansiyel terörist diye bakmak ve topluca insanları mahkûm etmek anlamına gelir. Ayrıca, bu tür olaylarda failler Müslüman olsa bile, onların hayatlarında ve davranışlarında başka hangi faktörlerin etkili olduğuna da bakmak gerekir. Meselâ, Müslümanlığa bağlanacak bir “namus cinayeti”nde gelenek ve töreler asıl faktörü teşkil etmesine rağmen dinî bir kisve kazanmış olabilir. Nitekim, Türkiye’de yaşanan bazı olaylar, Müslümanlar ve gayri Müslimler arasında ortak ataerkil davranış kodları olduğunu göstermekte.
Ancak, bu olayın İslam ve Müslümanlık ile uzaktan yakından bir ilişkisi olamaz, Müslümanlık şiddet ve terör ile asla bağdaşmaz, Müslümanlar böyle şeyler yapmaz demek te aceleci ve tekelci bir yorumdur. Meselâ, İŞİD bünyesinde acımasız şiddet uygulayan kimselerin Müslüman olmadığı söylenemez. Kendilerine sorsanız, büyük bir ihtimalle, en iyi Müslümanların kendileri olduğunu, diğer Müslümanların İslam’ı doğru anlamadığını, yaşamadığını öne sürerler. Bu durumda, İslam’ı korumak isteyenlerin, bu tasvip etmedikleri eylemleri gerçekleştiren kimselerin İslam ve Müslümanlık anlayışlarının yanlış ve onların kendi anlayışlarına aykırı olduğunu söylemesi en doğrusu.
Dinler en öne çıktıkları zamanlarda ve yerlerde bile başka faktörlerle etkileşim hâlindedir. Tarihten, mekândan ve sosyolojiden arındırılmış bir din bulunamaz. Bu yüzden, çoğu zaman sırf dine atfedilen davranışların başka temelleri de olabilir. Örneğin, Türkiye’de dine ve dindarlara atfedilen birçok kötü hadisenin aslında milliyetçiliğin ürünü olduğunu biliyoruz. Ancak, kabul etmek zorundayız ki, dinler birden çok yoruma tâbi tutulmaya elverişli. Bu yorumların bir kısmı şiddet kullanmayı kapsayabilir. Nitekim, dinler tarihi dinî yorumların büyük barış hamlelerine de korkunç şiddet dalgalarına da sebep olabildiğini ispat et etmekte. Bugün uygarlığı temsil iddiasındaki Batı’nın tarihi bir yönüyle dinî şiddet ve din için kan dökme tarihidir. Yakın dönemlerde Norveç’te onlarca öğrencinin Müslümanlara tepki için katledilmesinde, PEGIDA’nın doğuşunda Hristiyanlığı koruma arzusunun payı görmezden gelinemeyecek kadar açık. İnsanların ibadet ettiği anda bir caminin kundaklanması bir mizah dergisinin basılmasından daha az vahim değil. Aynı tepkiyi göstermeyişimizin sebebi kundaklamanın hasbelkader insanların canlı canlı yandığı bir drama dönüşmemesi. Munis, sessiz insanlar olarak bilinen Budist rahiplerin Uzak Doğu’da Müslümanları acımasızca katlet(tir)mesi semavî olmayan dinlerin kimi yorumlarının da şiddete kaynaklık edebileceğini göstermekte.
Ne yapmalı? Önce, her istikametteki toptancı ve peşin hükümlü yorumlardan uzak durmak lâzım. Sonra, her olayı sağlam bilgi ve yöntem temelinde tekil olarak değerlendirmek, şu veya bu istikamette aceleci genellemelere gitmemek lâzım. Son olarak, her dinin daha barışçıl yorumlarının şiddete meyilli yorumlarının önüne geçmesi için dinlerin içinden ve dışından çaba sarf etmek lâzım.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019