Atilla YAYLA
Siyasî partiler demokrasinin vazgeçilmez aktörleridir. Partiler hem iktidar olup devleti yönetmek hem muhalefet olup iktidarı eleştirmek, denetlemek ve alternatif iktidar adaylığını üstlenmek suretiyle demokrasiye hizmet ederler. Başka hiçbir kuruluş veya grup partiler kadar yüksek siyasî meşruiyete sahip olamaz ve partilerin yerini alamaz. Son yıllarda Türkiye’de yaşanan bazı olaylar bu hususun bazı çevrelerde yeterince anlaşılmadığını ve/veya benimsenmediğini gösterdi. Bahsetmek gerekirse, örneğin, Gezi’nin ana aktörü Taksim Dayanışması ve 17-25 Aralık operasyonlarının ana aktörü otonom yapılanma partilerin yerini/yetkilerini almaya veya partileri ahlâk ve hukuk dışı yollarla tasfiye etmeye, dizayn etmeye yeltendi. Bu durumlarda sahip çıkılması gereken siyasi partilerdir. Bu satırların yazarı D. Baykal bir kasetle tasfiye edilmek istendiğinde bunun kabul edilemez olduğunu ve bu yol bir defa açılırsa bir daha önüne geçilemeyeceğini yazmıştı, haklı çıktı. Gezi’de ve 17-25 Aralık’ta da demokratik siyasetin ve demokratik meşruiyetin yanında durmak gerektiğini ifade etti ve yine haklı çıktı.
Şüphe yok ki, ortalama partiler, yani ideolojik taassup içinde olmayan siyasî ekipler, geniş toplum kesimlerini etkileyerek iktidara gelmeyi amaçlar. İktidara geldiklerinde de, devlet aygıtını siyasî programları istikametinde işletir. Topluma hizmet etmeye, problemlere çözüm getirmeye çalışır. Ancak, bir partinin demokrasiye ve topluma hizmet etmek için ille de iktidarda olması gerekmez. Partiler muhalefetteyken de önemli hizmetler gerçekleştirebilirler. Esasen, piyasa ekonomisinin ekonomik güç temerküzünü önlemesi ve ekonomik gücü dağıtması gibi demokrasi de siyasal güç temerküzünü önler ve bir iktidar paylaşma yöntemi olarak çalışır. Toplumda karşılığı olan hiçbir parti, iktidar makamlarının tümünü kaybetme durumuna düşmez. Hükümeti kurma hakkını kazanmasına yetecek bir seçim zaferi kazanamaması bir partinin başka alanlarda iktidar olmasını engellemez. Parlamenter sistem içinde partiler merkezi idareyi kullanma yetkisi kazanamasa bile belediyelerde iktidara gelebilir. Oralarda iyi şeyler yapmaya çalışabilir.
Ancak, daha fazlası da var. Partiler muhalefetteyken de ülkenin önünü açacak, toplumu rahatlatacak, toplumsal sorunların çözümüne katkıda bulunacak, hatta bu bakımdan öncü olacak icraatlara imza atabilir. CHP’nin yakın tarihine baktığımızda bu tür durumlar olduğunu görüyoruz. Meselâ, başörtüsü meselesinde CHP hem üniversitelerde hem de TBMM’de hak iadesine engel olmaktan kaçınarak, pasif bir tavır takınarak problemin çözümüne katkıda bulunmuştu. Kürtçe'nin seçmeli ders olmasında da CHP kolaylaştırıcı tavır takınmıştı. Şimdi ise cemevleri konusunda benzer bir tutum aldığını görüyoruz.
İstanbul’un 14 ilçesinde 30 Mart seçimlerinde belediye başkanlıklarını kazanmış olan CHP’li başkanlar CHP İl Başkanı Murat Karayalçın öncülüğünde bir araya gelerek, belediyeler olarak cemevlerine ibadethane muamelesi uygulayacaklarını ve diğer ibadethanelere hangi yardım ve hizmetler sağlanıyorsa cemevleri için de aynı şeyin yapılacağını açıkladı. Bu kararı doğru buluyor ve destekliyorum.
Şüphe yok ki, liberal demokraside kamu otoriteleri nerenin ibadethane sayılacağına karar verme mevkiinde olmamalıdır. Böyle bir şey yapmak bir bakıma dinin devletleştirilmesi anlamına gelir. Ne yazık ki Türkiye’de durum bu değil. “Cumhuriyet ideolojisi” adı verilen yaklaşım, dinin ve dindarların kontrolünü de hedef aldığı için, camilere kısıtlanmış bir alanda ibadethane statüsü tanırken hem Alevilerin ibadethaneleri hem de gayrimüslimlerin ibadethaneleri hakkında engeller çıkarttı. Demokrasiye geçildikten sonra bu alanda iyileşmeler olmakla beraber yeterli mesafe alınamadı. Gayrimüslimlerin problemlerini çözme konusunda hayli kararlı ve cesur davranan Ak Parti aynı tavrı Alevilerin din dersleri ve cemevleri problemleri konusunda gösteremedi.
CHP bu adımıyla iktidar partisini hem doğru istikamette adım atmaya zorlamış hem de iktidarı rahatlatmış olacaktır. Temenni ederim ki Ak Parti bunu bir şans olarak görür ve cemevlerinin statüsü sorununu çözme yolunda ilerler.
.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019