Atilla YAYLA
Partiler demokratik siyasetin temel araçları. Her demokraside birden fazla parti bulunur ve bunlar teorik olarak eşit şartlar altında seçim yarışına katılır. Her parti iktidara gelmeyi, en azından istikrarlı bir büyüme çizgisi yakalamayı hedefler. Bu çizgide olmayan partilerin hem ne kadar parti olduğu tartışılır hem de demokratik siyasette yok denecek kadar az tesirleri olur. Varlıkları veya yoklukları siyasetin işleyişi açısından bir şey değiştirmez.
Siyasî partiler canlı, gelişen ve değişen yapılardır. Zamanla bir tarihleri ve sicilleri oluşur. Ülkede yaşanan önemli olaylar veya parti içinde vuku bulan dramatik gelişmeler partileri kendi üzerlerinde düşünmeye ve yenilik yapmaya iter. Kuşku yok ki seçimler bu tür olayların en önemlisidir. Her parti seçimlerden sonra şapkasını önüne koyup performansını çok yönlü bir değerlendirmeye tabi tutmak zorunda.
1 Kasım seçimlerinin partiler açısından sonuçlarına bakarsak nasıl bir manzara ile karşılaşırız?
Ak Parti açısından seçimin etkileri parti içi birliğin kuvvetlenmesi ve özgüvenin artması oldu. AK Parti’nin oylarını artırması bekleniyordu ama bu derecede yüksek bir artışı hiç kimse tahmin edemedi. Parti kurmayları da bu sonucu beklemiyor, en iyisinden dar bir marjla iktidar olmayı umuyordu. Henüz yeterli bilimsel araştırma yapılmadığı için niçin böyle olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Ortada daha ziyade spekülasyonlar dolaşıyor.
AK Parti’nin iç dinamikleriyle ilgili faktörler ne olursa olsun, bu başarıda parti dışı faktörlerin de tesiri var. 7 Haziran - 1 Kasım arasında yaşanan kısmen kaotik ortamın AK Parti’ye oy verme potansiyeli olan kitleleri etkilemiş ve sandığa göndermiş olduğu söylenebilir.
Muzaffer bir orduya söylenecek fazla bir şey yok. Partilere oy artırma konusunda akıl vermek de bu satırların yazarının yetkisi ve haddi içinde bulunmuyor. Sadece temenni olarak AK Parti liderliğinin daha yumuşak bir söylemi benimsemesini ve kendisine oy vermeyen bazı çevrelerin olağanı aşan bir karşıtlık hatta düşmanlık göstermesinin sebeplerini araştırmasını dile getirebiliriz.
CHP her seçimde olduğu gibi bu seçimde de hayal kırıklığına uğradı. Aslında geride kalan iki üç yılda Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde belli bir dönüşümü gerçekleştirdi. Hayat tarzı siyasetini, rejim ve laiklik tartışmalarını geri plana itti. Bütün bunların yerinde olduğu kanaatindeyim. Ancak CHP ülkeyi demokrat ve ehil biçimde yönetebileceği hususunda toplumu ikna edemiyor. Bunun sebeplerini araştırması ve bunu yaparken parti çizgisindeki kimselere ulaşmakla yetinmemesi yerinde olur. CHP Türkiye demokrasisi için çok önemli bir parti. Dendiği gibi CHP CHP’lilere bırakılamayacak kadar mühim. Bu hem partinin tarihinden hem de demokrasilerde muhalefetin en az iktidar kadar önemli olmasından kaynaklanıyor.
MHP fikirleri ve duruşu net olmayan bir parti resmi çiziyor. Reaksiyoner olmanın yetmediği açık. Toplumda önemli bir damara tekabül eden MHP’nin fikir çizgisini biraz daha netleştirmesi ve sorumluluk almaktan kaçınıyor algısını değiştirmesi Türkiye için iyi. MHP’siz bir TBMM eksik olur. Aklı başında bir MHP ise demokrasimize ve problemlerin çözümüne çok katkıda bulunabilir.
HDP’nin ana partilerden biri seviyesine yükselmesi Türkiye siyasetinde son zamanlarda vuku bulan en önemli gelişme. Her şeyden önce HDP Kürt probleminin ana çözüm aktörlerinden. Bugün iktidar tarafından dışlanıyor görünmesi bu gerçeği değiştirmez. Kürt problemi diğer her problem gibi siyaset tarafından çözülecek. Bu yüzden HDP’ye yapıcı eleştiriler yönelterek şans vermenin doğru olduğunu düşünüyorum. Ancak HDP de söylemini ve çizgisini gözden geçirmeli ve şiddeti en azından prensip olarak dışladığına toplumu inandırmaya çalışmalı.
Partilerin yapı, fikir ve işlev bakımından güçlenmesi Türkiye demokrasisinin yararına. Partiler ne kadar sağlam, güçlü ve demokrat olursa Türkiye demokrasisi de aynı ölçüde güçlü ve sağlam olur.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019