Atilla YAYLA
1 Kasım seçimlerinden AK Parti’nin büyük bir zaferle çıkması, Gülen Cemaati içine gömülü ahlâk ve hukuk dışı Otonom Yapılanma (OY) ile mücadeleyi hızlandırdı. Soruşturmalar, iddianameler, davalar, tutuklamalar ve müdahaleler peş peşe geliyor. Bütün bunları nasıl okumalıyız, karşılamalıyız?
Ortada doğru ve yanlış, gerçek ve yalan pek çok haber dolaşıyor. Büyük bir bilgi kirliliği ve kafa karışıklığı var. Bu bir taraftan olayların doğal seyrinden bir taraftan da sistematik dezenformasyon çabalarından kaynaklanıyor.
Bazı çevreler meselenin özünü gözden saklayıp, her şeyi sadece cari hukuk üzerinden anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyor. Yapılanın bir hukuk mücadelesi olduğunu veya olması gerektiğini ileri sürüyor. Bu çerçevede yorumlar yapıyor.
Altını kalınca çizerek belirtmek isterim ki, şahit olduğumuz şey özü itibariyle bir hukuk savaşı değil siyasî felsefe savaşıdır. Bunu görmezden gelip, yalnızca hukuk üzerinden konuşursak mesele tam olarak anlaşılamaz.
Demokratik sistemde siyasî otoriteyi yarışmacı seçimlerden galip çıkan parti(ler) kullanır. Bürokratlar seçilmiş siyasilerin emrinde ve gözetiminde çalışmak zorundadır. Seçilmiş hükümet meşru, seçilenlerin emrinde olması gerekirken gizli örgütlenmelerle siyasetçiye ait yetkileri gasp emek, kullanmak isteyenler gayri meşru pozisyondadır. Bunu söylemek seçilmişlerin her zaman doğruyu yaptığını ve hiçbir yanlışlığa bulaşmadığını iddia etmek anlamına gelmez. Ne seçilmişler ne de bürokratlar mükemmel. Tartışma konumuz mükemmellik değil demokratik usullere ve ilkelere uygunluk. Bu yüzden, demokratik hükümetin devlet içindeki geniş çaplı çeteleşmeye ve onun toplumsal tabanına karşı mücadele etmesi meşru. Aynı zamanda görevi. OY tasfiye edil(e)mezse ya onun bir tür kölesine dönüşürüz ya da kendimizi korkunç bir çeteler savaşının içinde buluruz.
Bazı naif yorumcular bürokratik çeteleşmeye seçilmiş hükümetin iktidar alanını sınırlama aracı olarak bakma eğiliminde. Bu büyük bir yanılgı. Seçilmiş iktidarı anayasal rejime ilaveten diğer partiler ve özellikle seçimler sınırlar. Bürokratik çetelere demokratik iktidarı sınırlama görevi vermek ciğere dönüşmüş devleti canavara dönüşmüş kediye emanet etmeye benzer.
Hukuk bu manzaranın neresinde? Bu mücadele içinde hem demokratik hükümet hem OY hukuka başvurmak, atıf yapmak durumunda. Ancak, asıl yapılan bir siyasî felsefeyi benimsemek ve hukuku onun aracı olarak kullanmak. OY bu yüzden hukuk bürokrasinin esas alan bir teşkilâtlanmaya gitmiş. Polis birimlerinden savcılara, ilk derece mahkemelerine, Yargıtay’a ve nihayet HSYK’ya uzanan bir saadet zinciri kurmuş. Başka bir şekilde ifade edersek, hukuk bürokrasisi aracılığıyla hukuk sistemini esir almış ve kendi siyasî ve toplumsal amaçları için seferber etmiş. Hukukun OY elinde siyasete ve topluma karşı silaha dönüştüğünü görmezden gelip sadece hükümete hukuk içinde kal demek, demokrasiye veda anlamına gelecek şekilde OY’ya teslim ol demektir. Hukuk bürokrasisinin OY’dan kurtarılması bugünün Türkiye’sinde hukuk devleti olabilmenin ilk şartıdır.
Bununla beraber, bu mücadelede hükümet ve yargı organları tarafından yapılan her şey doğru olmayabilir. Meselâ, şirket baskınları, kayyum atama gibi icraatlar bana bazı bakımlardan yanlış görünüyor. Mülkiyet ve teşebbüs güvenliğini tehlikeye atıyor. Bu tür icraatlar, ayrıca, niyet ne kadar iyi olursa olsun niyetlenmemiş zararlara yol açma potansiyeline sahip. İlgili kuruluşları bütün olarak sorumluluk altına sokmak yerine, suç işlediği ciddî delillere dayanarak iddia edilenleri usulüne uygun hukukî muameleye tâbi tutmanın daha yerinde olduğunu düşünüyorum.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019