Atilla YAYLA

Atilla YAYLA
Atilla YAYLA
Tüm Yazıları
Kaçacak delik?
3.02.2016
1616

 PKK ile şehirlerde süren mücadele hakkında medyada bazen abartılı ifadeler kullanılıyor. Gazeteler bölgeye özel eğitimli birlikler sevk edildiğinde veya yeni bir silah kullanılmaya başladığında "şimdi yandılar", "kaçacak delik arayacaklar”, “artık onlar düşünsün” gibi manşetler çekiyor. Bu tavır PKK’nın güvenlik operasyonlarıyla tamamen bitirilebileceği ve Kürt sorununun böylece ebediyen çözülebileceği inancını yansıtıyor.

     Söyleyeceklerimi söylemeden önce PKK şiddeti/terörü konusundaki fikirlerimi tekrar açıklayayım. PKK şiddeti/terörü gayri meşru ve gayri ahlâkîdir. On yıllar sonra şiddetin/terörün sadece ideolojik değil aynı zamanda mistik temellere de dayanıyor hâle gelmiş olması bu gerçeği değiştirmez. Bunun sebebi üzerindeki tüm baskılara rağmen Kürt halkını yok etmeye yönelik kapsamlı ve projeli bir devlet faaliyetinin söz konusu olmaması ve demokratik siyaset kanallarının kullanılabilmesi. Türkiye tüm siyaset yollarını kapamış ve Kürtleri fiziksel olarak yok etmeye yönelik politikalar izliyor olsaydı, şiddet içeren tepkiler gösterilmesi makul ve haklı olurdu. Oysa durum böyle değil. Kürtlerin nüfusu ve maddî varlıkları istikrarlı şekilde artıyor. Meclis’te bir Kürt partisi var ve Türkçü partiden daha büyük bir gruba sahip. Geçtiğimiz aylarda bu partinin koalisyon hükümetlerinde ortak olması dahi gündeme geldi ve tartışıldı. Yüzden çok belediye HDP’nin elinde. Yani HDP Güneydoğu’da mahallî idarelerde iktidar. Bu durum geçmişteki asimilasyon, ret, inkâr, bastırma politikalarıyla karşılaştırıldığında nereden nereye geldiğimizi çok iyi gösteriyor. PKK şiddeti/terörü işte bu yüzden gayri meşru ve ahlâk dışı.

     Silahla siyasî amaçlarıma ulaşırım diyen ve yerleşim birimlerini işgal ederek bir taraftan emrivakiyle egemenliği paylaşma iddiasında bulunan diğer taraftan sivil halkı bir anlamda köleleştiren bir gruba demokratik devletin şiddetle mukabele etme hakkı var. Bu tartışılmaz. ABD, Almanya gibi ülkelerde aynı yapılsaydı muhtemelen çok daha şiddetli tepki gösterilirdi. Dolayısıyla, devletin cevabî şiddetine topluca karşı çıkmaktan ziyade bu şiddetin kurallı, ölçülü kullanılıp kullanılmadığına, sivillere kastî veya tesadüfî zarar verilip verilmediğine bakmamız lâzım.

     Bununla beraber, devletin ortadaki sorunu sadece bir asayiş sorunu olarak görmesinden daha vahim bir hata olamaz. Böyle düşünmek geçmişten hiç ders alınmadığını gösterir. Eski GKB İlker Başbuğ bir ara “PKK’yı 5 defa bitirdik” demişti. Haklıydı. PKK’nın silahlı militan kadroları beş defa tasfiye edildi ama her seferinde PKK kendisini yeniden üretti. Şimdi de farklı bir şey olmasını beklemek için sebep yok. Şüphe yok ki devlet şehirlerdeki PKK gruplarını etkisiz hâle getirecek ama bu PKK’nın yaşamaya devam etmeyeceğini ve yeni militanlar bulamayacağını garanti etmez. Tam da tersine, PKK’nın yeniden üremesine katkıda bulunabilir. Yaşanan olaylar PKK’nın yeni efsaneler ve doğuş teorileri üretmesini ve kendisine insan tabanı bulmasını mümkün kılıyor. Nitekim bölgede dolaşma ve insanlarla konuşma fırsatına sahip olan herkes hangi siyasî görüşten ve (AK Parti dâhil) hangi partiye oy vermiş olursa olsun tüm Kürtlerin devletin Kürt halkına yönelik tutum ve politikalarından şikâyetçi olduğunu bilir.

     İşte bu yüzden “sırf asayiş meselesi” yaklaşımı yanlış. Problemin tarihsel, sosyal, kültürel ve psikolojik boyutları da var. Silahla çetelerin üstesinden gelebilirsiniz ama halkın kanaat ve hislerinin üstesinden gelemezsiniz. Her ne kadar şimdi yaşanan sıcak çatışmalardan dolayı gündeme getirilemiyorsa da, konuşmaya ve siyaset yollarını kullanmaya–mümkün olduğunca çabuk- dönmek gerekli ve hayırlı. Medyaya hükmeden hamasî lisanın soruna çok yönlü ve uzun vadeli bakmaya dayanan perspektifleri bastırmamasına dikkat etmeliyiz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar