Atilla YAYLA
2 Şubat 2017 akşamı Habertürk televizyonunda katıldığım bir programda Balyoz Dâvâsı hakkında bazı görüşler ifade ettim. Davanın özünde doğru ve haklı olduğunu, ama Gülenistlerin davayı kendi amaçlarına ulaşmak için yozlaştırdığını söyledim. Aslında beş-on kişi ile sınırlı kalması gereken davanın haksız yere yüzlerce insana bulaştırıldığına değindim. Bunun üzerine dâvâda yargılanan ve uzun süre haksız yere hapiste tutulan Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz Bey beni aradı. Söz konusu dâvâ hakkında bazı bilgiler verdi ve dâvânın özünü görmeye yardımcı olacak açıklamalar yaptı. Ben de ifade ettiği hususları bir mektupta yazmasını talep ettim. Ahmet Yavuz Beyden gelen mektup aşağıda.
* * *
Sayın Atilla Yayla,
Sizi, 2 Şubat 2017 akşamı Habertürk'te katıldığınız yayında izledim.
Programın geçmişe dönük muhasebe yapma konusuna temasınız esnasında “hatamı anlarsam özür dilerim” benzeri bir açıklamanın ardından “Balyoz dâvâsında 5-6 kişi yargılanmalıydı” ifadesini kullandınız.
Sizi telefonla 3 Şubat günü aradım. Uygarca bir konuşma sonucu söylediklerimden ikna olduğunuzu belirttiniz ve bunları size yazmamı arzu ettiniz. Bilgisizlik bilgiye dönüştüğünde daha sağlıklı bir muhakeme yapacağınıza inandığım için bu satırları kaleme alıyorum.
Öncelikle şunu belirtmeliyim: Balyoz vb dâvâlar, konuyu hiç bilmeyenlerin, yarım yamalak bilenlerin kamuoyunu yanıltması zemininde sürdürülebilmiştir. Bu insanların bir kısmı yürütülen algı operasyonun bir parçası olduğu için görevlerini yaptılar. Bulunduğum yerden bunu hiyanet olarak nitelemek mümkün. Ama bana ve arkadaşlarıma karşı değil, kendilerine itibar atfeden sıradan vatandaşlarımıza ve adalet duygusuna karşı... O nedenle onları ayrı bir kategoriye dahil ediyorum.
Bunun dışında kalan, sizin de arasında bulunduğunuz diğer bir kesim var ki, derinlemesine bilmedikleri konularda konuşarak oluşturulan algıya katkı verdi. Bunların yaptığı ve yapacağı özeleştiri çok kıymetli. Çünkü daha sağlıklı bir toplumsal yaşamın kurulmasında önemli bir rol oynayacaktır. Buna ülkemizin ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Gelelim Balyoz dâvâsına...
Yaratılmak istenen suç algısıyla ilgili üç husus:
(1) Birinci Ordu Komutanlığı Mart 2003'te yapacağı Plan Semineri için taslak senaryoyu Kara Kuvvetleri Komutanlığına (KKK) seminer öncesinde gönderiyor. KKK bu senaryoyu bu haliyle değil, ama bu senaryonun içerdiği bütün hususları iki ayrı tarihte ayrı ayrı inceleyin diye Birinci Orduya emrediyor. Birinci Ordu Komutanı da iki ayrı seminer yapmaya uygun zaman yok, birlikte yaparız diyor. Daha sonra senaryo da dahil Plan Semineri dosyası, seminer öncesi KKK’lığına yeniden sunuluyor. Onlardan hayır diye bir cevap gelmediği için de aynıyla uygulanıyor. Seminere Genelkurmay Başkanı ve KK Komutanı da davetli oldukları halde Irak krizi nedeniyle gelemiyorlar. Yani saklı gizli yapılan bir şey yok. Konu KK Komutanı ile Birinci Ordu Komutanı arasındaki bir konudan ibarettir. Sonradan KK Komutanı bunu disiplin suçu olarak nitelendirdiğini açıkladı. Sonuç olarak disiplin suçuyla konunun bağlantısı hiç yoktur.
(2) Plan Semineri toplam 10 kasettir ve 22-23 saatlik süreyi içermektedir. Katılan kişi sayısı 152’dir. Konuşmaların içinde 4-5 dakikalık kısmı, senaryo çerçevesi dışına çıkartıldığı takdirde soruşturulmaya müsait unsurlar barındırmaktadır. Sıkıyönetim koşullarının konuşulduğu bir durumda bu konuşmalar normal kabul edilebilir ya da birileri “burada amacını aşan ifadeler var, soruşturulmalı veya kovuşturulmalı” diyebilir.
Bunlar “askerin siyasete karışması” suçlamasına ilişkindir. Peki, seminer ses kayıtlarını dinleyenler bu konuda bir adım atmış mı? Atmamış. Atsaymış ne zaman atılmalıymış? Mart 2003’ten hemen sonra.
Bu konuşmalarla darbe suçlaması yapılabilir mi? Kesinlikle hayır. Konuşmalarda Balyoz’un “b”si ya da darbenin “d”si var mı? Yok...
(3) Gelelim esas meseleye. Yani darbe suçlamasına temel teşkil eden 2 Aralık 2002 tarihli Balyoz Güvenlik Harekât Planına...
Bu belge güya seminerden önce yazılmış. Ama ilk defa 2006 yılında piyasaya sürülen Office 2007 yazılımı içinde kullanılan “kalibri” fontu kullanılarak. Sadece Balyoz mu bu fontla yazılmış? Hayır. Denizci, havacı ve jandarma arkadaşların suçlanmalarına vesile olan sahte planlar da bu fontla yazılmış. Ayrıca kendilerine geniş bir cephe oluşturabilmek için jandarmaların yaptığı iddia olunan fişlemeler de hayatın gerçeklerine aykırılıklar taşıyor. Mesela okuldan 2003 yılında kaydının kesilmesi istenen bir üniversite öğrencisinin 2007'de üniversiteye girdiği ya da el konulacağı varsayılan bir jipin o iddia edilen plakaya 2005'te kavuşabildiği gibi. Bu örneklerin sayısı iki bini geçmektedir.
Soru da, yanıtı da çok basit: Bu sahte ve 2009’dan sonra üretildiği bilimsel olarak kanıtlanmış olan planlar olmasa bir darbe dâvâsı açmak ve yürütmek mümkün olur muydu?
Hayır...
Bu planları yok saydığınız takdirde 1. ve 2. maddede yazılan hususlar bir anlam ifade edebilir mi? Elbette hayır.
Bu konuda ifade edilecek ve kanıt mahiyetinde binlerce argüman sıralanabilir. Ama siz ve okurlarınız için yeterli olduğunu düşünüyorum.
Programda belirttiğiniz gibi, değil 5-6 kişinin yargılanmasını, darbe dâvâsı kapsamında bir kişinin bile soruşturulamayacağını yeniden hatırlatarak mektubumu bitirmek istiyorum.
Yaşanan yakın geçmiş, gerçek bir demokrasi kurmak için kanaatlerimizden ziyade bilgiye; darbecilikle mücadele edebilmek için de kirli yollara sapmak yerine hukuk kurallarının egemen kılınmasına ihtiyaç olduğunu net olarak ortaya koymuştur.
Balyoz vb kumpas dâvâlarının 15 Temmuz darbesine giden yolun taşlarını döşemekten başka bir işe yaramadığını hatırlatarak size ve okurlarınıza saygılar sunarım.
Ahmet Yavuz
Em. Tümgeneral
Balyoz'dan 18 yıla hükümlü ve 41 ay özgürlük yoksunu
* * *
O günleri hatırlayalım. Askerlerin merkezinde olduğu bürokratik vesayetten bıkıp usanan halk kitleleri ve aydınlar bu sorunu çözecek adımlar bekliyordu. Ergenekon ve Balyoz gibi dâvâlarla, o zamana kadar asla dokunulamaz, yargılanamaz sayılan asker-bürokratlar mahkemelere çıkarılmaya başladı. Bu, tüm demokrat çevrelerde heyecan ve ümit uyandırdı. Bu yüzden dâvâlar geniş bir destek tabanı buldu. Bu çerçevede ben de, o sıralar sadece hafta bir kez yazmama ve her yazıyı popüler konulara tahsis etmekten uzak durmama rağmen, şu veya bu ölçüde yanıltıldım. Yargılamalarda masumiyet karinesine saygı gösterilmesi, sanıklardan delillere değil delillerden sanıklara gidilmesi, gereksiz tutuklama yapılmaması, yargılamaların tutuksuz sürmesi ve tutuklamaların cezalandırmaya dönüştürülmemesi gibi hususlara birkaç defa dikkat çektim. Ancak, olan bitenin tam mahiyetini kavramada yetersiz kaldım. Çünkü bilgi kaynaklarını kontrol eden ve elinde birçok medya organı bulunan Gülenciler kudretlerinin doruğundaydı; meseleleri topluma istedikleri gibi sunma, her türlü manipülasyonu yapma gücüne sahipti. Sonradan ortaya çıktı ki bu dâvâların sadece polisle değil yargıyla alâkalı kısmı da tamamen aynı şebeke tarafından kotarılmıştı.
Maalesef birçok yazar çizer, bilgi akışının kontrol altında olması ve demokrasinin kuvvetleneceği umudu yüzünden yeterince dikkatli olamadık. Kamuya akan bilgileri tahkik edecek, teyit edecek kaynaklara da sahip değildik. Üstelik biz akademisyenler bu bakımdan gazetecilerden daha dezavantajlı bir konumdaydık. Askeriyemizin darbeci bir geçmişinin olması ve silâhlı bürokraside darbeci zihniyetin yaygınlığı da bizi başka ihtimalleri düşünmekten uzak tuttu. Nitekim bu hususta haklı olduğumuz 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle bir kere daha ispatlandı.
Şüphesiz bütün bunlar hepimizin, bu arada kendimin, bir manevi sorumluluk altında olduğumuz gerçeğini değiştirmez. Her ne kadar benim süreçteki payım çok küçük ve hiçbir şekilde gidişatı etkilemeyecek çapta idiyse de, bugünden baktığımda çok daha dikkatli olmam gerekirdi demekten kendimi alamıyorum. İnşallah hepimiz, tüm toplum yaşananlardan ders almışızdır…
Ahmet Yavuz Beye tekrar geçmiş olsun diyor, hassasiyeti için teşekkür ediyorum.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019