Berat ÖZİPEK
Kabadayı berber dükkanına girer. Tıraş olan kalenderiye “kalk lan kabak” diye bir tokat indirir ve onu berber koltuğundan atıp yerine oturur. Kalenderi tepki vermez, sessizce kenara çekilir.
Tıraşı biten kabadayı tam berber dükkanından çıkmıştır ki, hızla gelen bir at arabasının altında kalır.
Kalenderinin boş olmadığını bilen berber, “üstat bu biraz ağır olmadı mı?” diye sorar. Kalenderi, “ben aslında onu affetmiştim” der; “ama kabağın sahibi affetmedi.”
“Yeryüzünün lanetlileri”
Sığınmacılarla ilgili bütün anketler toplumun onlara karşı olduğunu gösteriyordu. Herkes bunun oy davranışını ciddi biçimde etkileyeceğini düşünüyordu. Onlarla ilgili algı haksız olsa da uğraşmaya değmezdi. Çünkü siyasi bir getirisi görünmüyordu. Oy hakları yoktu ve yangında ilk yakılacaklardandı.
Kılıçdaroğlu, Suriyeli sığınmacıların hangi şartlarda buraya geldiklerini çok iyi biliyordu. Devletin onlara 40 milyar dolar harcamadığını veya diledikleri üniversitede bedava okumadıklarını da. Ama bile bile tersini söyleyip, onları nefretin hedefi haline getirip, çoluk çocuk canlarının yanması için ciddi emek verdi. Hem de yıllar boyunca.
DEVA ve Gelecek partilerinin de sınavıydı bu mesele. Çünkü CHP’den farklı olarak onların iktidarı ilkesel temelde eleştirme iddiaları vardı ve bu yüzden de ahlâk ile muhayyel oy ya da ilke ile maslahat arasında bir tercih yapmaları beklenmezdi. O masada kalmamaları, kalacaklarsa da “biz değer bağımsız siyaset yapmayız, kırmızı çizgimiz ırkçılık, ayrımcılık yapmamanızdır, vekiller sizin olsun, tümünü alın adaleti verin” demeleri gerekirdi.
Ama demediler. Kendi sözlerini, kendi raporlarını yutup, Ortak Metin’deki “tehcir” mutabakatını içlerine sindirebildiler. Oy için ilkeden geçtiler ve ikisini de kaybettiler.
Erdoğan ne yaptı?
Bütün veriler sığınmacıların aleyhine iken ve “göstergeler” onları terk etmesini söylerken onlara bir tekme de o vurmadı. Hamuru göçlerle yoğrulmuş bir ülkenin kadim geleneğini çiğnemedi. Seçime iki gün kala bile oy kaybını göze alarak adaletten yana net bir duruş sergiledi. Pek çok konuda yanlışlar yapsa da bu hayati meselede sağlam durdu. En alttakilerle ilgili o ölümcül günahı işlemedi. Onları sosyal medyadaki ve siyaset arenasındaki linç kalabalığıyla beraber cüzzamlılar vadisine sürmedi.
“Birileri bunu anlamayabilir ama biz bunun idraki içindeyiz. O kardeşlerimiz evlerine, topraklarına inşallah oradaki durumlar hal yoluna girdiği zaman zaten kendileri de gidecektir. Ama biz kovamayız, onları bombaların altına gönderemeyiz” dedi. İltica eden Kürtlere ve Ahıska Türklerine olduğu gibi Araplara da sorumluluk duygusuyla yaklaştı.
Ve buna rağmen değil, belki tam da bu yüzden, kimsenin almadığı yükü alma sorumluluğunu gösterebildiğinden, ülkeyi yönetme sorumluluğu için de onay almaya bugün en yakın olan da o oldu.
Peki bu nasıl oldu? Kalenderi kıssası çarpıcı. Ama dini olmayan bir açıklaması da mümkün bu yaşananın.
İnsan bilir mi?
Göçmen karşıtı propagandanın etkisine girenler bile aslında içsel olarak doğrunun ve yanlışın ne olduğunun, kimin sorumluluk duygusuyla hareket edip kimin etmediğinin farkındaydılar. Sosyal medyada ne yazılırsa yazılsın, sanayide Suriyeli işçiyle beraber çalışan işçi, onların hangi şartlar altında hayata tutunmaya çalıştıklarını görüyordu. Tivitır ve instagram ne derse desin, Küçüksu’da sabahın erkeninde amelelerin beklediği kavşakta, evine ekmek götürmek için Halepli bir ameleyle beraber bekleyen amele onu anlıyordu.
Ve ülkede oy kullanan işçiler-ameleler, halden bilmez tuzu kuru şımarıklardan çoktu.
Kılıçdaroğlu’nun oy hakkı olmayan mülteciye bakışı, oyuna ihtiyacı olmadığında ona nasıl bakacağı hakkında gayet net fikir veriyordu. Gülücükler öpücükler kalpler güzeldi ama aynı anda bu insanları şiddetin hedefi haline getiren bir dille beraber inandırıcı olmuyordu.
Bütün bu sebeplerle nefrete oynamak kazandırmadı; muhalefet acılı insanları hedef almak gibi bir kötülüğü tercih ederek, istemeden kendisiyle ilgili çok sahici bir bilgi de vermiş oldu ve kaybetti.
İktidarın sınavı henüz bitmedi
“Suriyeli kardeşlerimiz çok büyük bir imtihandan geçiyor, Allah onların yardımcısı olsun. Biz de onlarla sınavdayız” demişti Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin.
Şimdi ikinci turundayız ve aynı “haram meyve” yeniden teklif edilecek. Bu anlamda iktidarın sınavı devam ediyor.
Sınav ama belki de o kadar zor değil.
“Ahlaki olan ile faydalı olan birbiriyle çelişmez. Siz onların çeliştiğini düşünüyorsanız faydanıza olanı yanlış tanımlıyorsunuz demektir” der Çiçero. İlahi adalet mi, kainatın üzerine kurulu olduğu değişmez bir kural mı işliyor, Karma mı, Sünnetullah mı, yoksa dinden bağımsız olarak da açıklanabilecek bir şey mi? Doğal hukukun evrensel yasası mı?
O her ne ise, hesap kitap yapmak için fazla karmaşık bir hayatta kural izleyici olmamızı öğütlüyor bize.
Bu ülkede seçim sonuçlarını eli yüreğinin üstünde “güvercin tedirginliğiyle” izleyen garipler var. Bir de ölçüp biçenler, özenli siyasal iletişim dili geliştirenler, kamuoyu araştırmaları yapanlar ve seçim kampanyaları düzenleyenler. Onlar güvercinleri ezmeyi veya umursamamayı fısıldıyorlar siyasetçilere.
Oysa belki de sadece kaybetmeyi göze alanların geçebilecekleri bir sınav bu. Hiçbirimizin ondan azade olmadığı bir sınav. Hepimizin kazanması dileğiyle
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024