Celal BAŞLANGIÇ
Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı Harekâtı” yeni başlamıştı.
Dönemin başbakanı Binali Yıldırım, Çengelköy’deki Vahdettin Köşkü’nde büyük bölümü Saray beslemesi medya temsilcileriyle bir toplantı yaptı.
21 Ocak 2018’deki toplantıya katılan gazete ve televizyon temsilcilerine Başbakan Yıldırım 15 maddelik “talimat” verdi.
Her bir maddesi evrensel gazetecilik kurallarına aykırı, kişiyi gazetecilik yapmaktan alıkoyan bu “talimatların” içinde biri çok dikkat çekiciydi:
“Operasyonun Türkiye’nin yerli ve milli silah üretimi ve kabiliyetiyle olduğunun hatırlatılması.”
Türkiye insanlarının gerçeği öğrenmesini engellemek için bütün önlemler vardı bu “talimatlar” dizisinde.
Gazete ve televizyon temsilcilerinden “Uluslararası haber kaynaklarının Türkiye aleyhine yapacağı haberleri yansıtırken Türkiye’nin milli menfaatlerinin gözetilmesi” isteniyordu.
“Sivillere yönelik saldırı konusunda silahlı kuvvetlerin gösterdiği hassasiyeti hatırlatın” deniliyordu.
Afrin’deki operasyonun sadece PKK/PYD’ye değil IŞİD’e de yönelik olduğunun ön plana çıkartılması isteniyordu ama bölgede hiç IŞİD yoktu.
Yabancı basında yapılan operasyon haberlerinin ulusal basına aynen taşınmaması isteniyordu.
Başbakan Yıldırım’a göre Afrin operasyonunda PKK ve PYD’nin TSK’yı “işgalci” gösterme gayreti vardı. Bu nedenle “bilgisi ve tecrübesi olan insanlardan görüş alınabilir” diyor, “Türkiye’ye karşı olumsuz algı yaratacak kişilerden görüş alınmamasını” istiyordu.
Afrin Harekâtı boyunca Saray beslemesi medya bu “talimatlara” fazlasıyla uydu ve Türkiye insanı için hem dünyadan hem de gerçeklerden kopuk bir atmosfer yarattı; aynen bugün olduğu gibi.
Şimdi TSK’nin, “Milli Suriye Ordusu” adı verilen ÖSO artıklarıyla Kuzey Suriye’ye yaptığı askerî harekâtta da Türkiye insanları için koskocaman bir “yalan dünya” yarattılar.
Afrin Harekâtı için medyaya verilen “talimatlar” bugün daha da ağır biçimde uygulanıyor.
Örneğin bu süreçte gazeteler ve televizyonlar bol bol “Barış Pınarı Harekâtı’nda kullanılan yerli ve milli silahlarımız” pompası yapıyor.
Ardından bu operasyon nedeniyle Türkiye’ye silah satışını durdurduklarını ilan ediyor çeşitli ülkeler.
İngiltere, Almanya, Fransa, Finlandiya, Norveç, Çekya, İtalya, İspanya, Hollanda, İsveç…
Sadece “yerli ve milli haber kaynaklarından” beslenen yurttaşlar şaşkın:
“Dünyanın her tarafından silah alıyormuşuz yahu. Hani yerli ve milliydi savaş sanayimiz.”
Sadece Saray beslemesi medyadan haber alan, sosyal medyadaki bazı haber kaynaklarına ulaşmasını bilmeyen ya da istemeyen Türkiye insanlarının kafasındaki Kuzey Suriye operasyonuyla dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan insanların bu operasyona ilişkin bilgileri çok farklı.
Yapılan operasyona “savaş” diyen, barış isteyen muhaliflerin, savaş karşıtlarının “vatan haini” ilan edildiği karanlık bir süreçten geçiyoruz.
Medyanın neredeyse tamamına yakınının “beslenme borusu” Saray’a bağlandığı için işin o kısmına “halledilmiş” gözüyle bakıyor Erdoğan iktidarı.
Ancak sosyal medya ve internet ortamı hâlâ korkulu rüyaları.
Yandaş medyanın konuyla ilgili haberinin giriş cümlesi zaten düştükleri korku ortamını en net biçimde gösteriyor:
“İçişleri Bakanlığı koordinesinde siber birimlerin, devletin, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzene, devletin yapısına, genel güvenliğe yönelik önleyici ve koruyucu tedbirleri almak amacıyla gerçekleştirdiği sanal devriye faaliyetleri, ülke genelinde yedi gün 24 saat esasına göre sürüyor.”
Tam da “Breh… Breh… Breh”lik bir durum.
İçişleri Bakanlığı koordinesinde siber birimler… Yedi gün 24 saat sanal devriye faaliyetleri…
“Siber devriye”ler 839 kişinin suç içerikli paylaşımda bulunduğunu saptamış. 186 kişi gözaltına alınmış. Bunlardan şu ana kadar 24’ü tutuklanmış. 40’ı adli kontrol şartıyla, 78 şüpheli serbest bırakılmış. 84 kişi hâlâ gözaltında.
İstiyorlar ki, “Suriye’nin toprak bütünlüğüne duyulan saygıdan dolayı Suriye Ordusuyla çatışma noktasına gelinen” bu harekâta ilişkin gerçekleri Türkiye insanları öğrenmesin. Savaşa karşı çıkmasın, barış istemesin.
İnsanları “savaş yok, terörle mücadele var”a inandırmak istiyorlar. Çünkü savaş yoksa barış istemek nifak tohumu saçmak olsun.
Bu kara propagandayla yaratılan yalancı dünyaya inanan Türkiye insanlarına göre bölgede sadece eli silahlı “canavar teröristler” var, Türkiye de Suriye’ye girerek onları “etkisiz hale getiriyor” vatan savunması için.
Oysa Türkiye dışında bütün dünyadaki siyasetçiler de medya kuruluşları da bu “harekât”ı; “saldırı”, “işgal”, “savaş” diye adlandırıyorlar. Ele geçirilen yerlerde sadece Türkiye’de anlatıldığı gibi “teröristler”in bulunmadığını, milyonlarca sivil insanın yaşadığını, “terörist” denilenlerin de o halkın çocukları olduğunu ve kendi topraklarını savunduğunu bütün dünya biliyor.
Ama önemli olan bu gerçeklerden Türkiye insanlarının haberdar olmaması. İşte bu yüzden toplantıları, mitingleri yasaklıyorlar. Siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine basın toplantısı bile yaptırmıyorlar. Halk gerçekleri öğrenmesin diye ülkeyi nefes alınamaz hale getiriyorlar.
BM’sinden AB’sine bütün uluslararası güçlerin karşı olduğu bir “harekât” bu.
Oysa bir ara bizi “Reis”in “dünya lideri olduğuna ikna etmeye çalışıyorlardı.
Hatta bu “harekâta” karşı olma noktasında İsrail’le Filistin’i bile aynı yerde buluşturdu Erdoğan iktidarı. “Yavru vatan” KKTC’nin en tepe yöneticisi bile karşı çıktı.
Arap Birliği de bu “harekât”a “hayır” dedi.
Demek ki “Reis”in “ümmet liderliği” de hayal olmuş.
Azerbaycan, Katar ve Pakistan’dan başka destek veren yok bu “harekât”a.
Savaş tezkeresine “evet” diyen muhalefet partileri CHP ve İYİ Parti’nin liderleri bile “Dünyada yapayalnız kaldık” diye yakınmaya başladı.
Ama bütün bunların hiçbir önemi yok. Önemli olan Türkiye insanlarının gerçekleri öğrenmemesi. Erdoğan iktidarının onlara yarattıkları “yalancı dünya”da milliyetçi hezeyanlarıyla oyalansınlar, yeter.
İktidar sahipleri şunu çok iyi biliyorlar ki; “savaş” gerçeğinden haberdar olmayan barışın aktörü olamaz!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021