Celal BAŞLANGIÇ
Sıfır hafıza ile yaşasaydım duyduklarımdan içim parçalanacaktı.
“Bana ve partime ambargo uygulanıyor, gazete ve televizyonlara çıkmamız engelleniyor” diyordu.
FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın canlı yayınındaydı Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu.
Küçükkaya, “Halen size yönelik ambargo uygulanıyor mu?” diye sormuştu. Anlatıyordu Davutoğlu:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin eski başbakanı bir parti kuruyor. 90’lı yıllarda olsaydı televizyon kanalları bizimle röportaj yapmak isterdi. Böyle bir ambargo var.”
Vay canına! Davutoğlu kendisinin başbakan olduğu bir Türkiye’deki basın özgürlüğünü değil, 90’lı yıllardaki basın özgürlüğünü özlemişti demek.
3,5 yıl boyunca kendisine yönelik “kara propaganda” yapıldığından yakınıyordu Davutoğlu:
“Başbakanlığı bıraktıktan sonra ana akım medyada ilk defa bir programa katılıyorum. Dolayısıyla 3,5 yıldır tek taraflı bir propaganda işledi.”
Gel de üzülme! Bir zamanların anlı şanlı başbakanı 3,5 yıldır ana akım medyaya hiç çıkartılmamış.
Bu kadar da ambargo olmaz ki canım!
İster istemez 5 Şubat 2016’ya gittim. O tarihte Gazete Duvar’da yazıyordum.
Dönemin başbakanı Ahmet Davutuoğlu “Terörle Mücadele Master Planı”nı Mardin’de açıklayacaktı.
Günler öncesinden duyuru yapmıştı Mardin Valiliği. Davutoğlu’nun toplantısını izleyecek gazetecilerin kendilerine başvurarak akredite olmasını istiyordu. Hatta düzenlenecek kart için internet üzerinden bir fotoğrafımızı talep ediyordu.
Gerekli işlemleri yapıp kişisel bilgilerimi ve fotoğrafımı Mardin Valiliği’nin verdiği adrese ilettim.
Toplantıdan bir gün önce Diyarbakır’a gitmiştim. 5 Şubat sabahı erkenden yola çıktım. Valiliğe gidip akreditasyon kartımı alacaktım.
Görevlilerin olduğu odaya girdim. Bir masanın arkasında iki kişi ayakta bekliyordu. Önlerindeki masanın üzerine alfabetik olarak sıralanmıştı üzerinde “Basın” yazan akreditasyon kartları.
Alfabetik sırayla baktılar, kartım yoktu. Bütün kartları taradılar, yine de bulamadılar.
Sonra işin aslı ortaya çıktı. Mardin Valiliği akreditasyonum için bütün işlemleri yapıp Başbakanlığa göndermiş, ancak Davutoğlu’nun Özel Kalem’i benim ve birkaç gazetecinin daha akreditasyonunu iptal etmişti.
Toplantı da başlamak üzereydi. Hemen Davutoğlu’nun konuşma yaptığı salona yakın bir kafeye gidip oturduk. Bütün kanallar bangır bangır veriyordu Davutoğlu’nun konuşmasını canlı yayında.
Aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin bitmek tükenmek bilmeyen “Şark Islahat Planlarının” yeni bir versiyonunu dinliyorduk Davutoğlu’ndan.
Sonra döndürüp dolaştırıp sözü Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne getirdi.
30 Mart 2014 seçimlerinde Büyükşehir statüsüne geçen kentin Eşbaşkanı seçilmişti Ahmet Türk.
Davutoğlu, belediye kadrolarına müdahale etmenin ve belediye yönetimlerini düşürerek valilere ve kaymakamlara devretmenin yasal düzenlemeleri yapılacağının ilk sinyalini de bu toplantıda vermişti.
(Yine aynı Davutoğlu, 31 Mart 2019’da seçilen Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerine kayyım atanmasını şiddetle eleştirmişti:
“Kısa süre önce gerçekleşen seçimlerle göreve gelen Mardin, Diyarbakır ve Van Belediye Başkanları’nın idari tasarrufla görevden alınması demokratik sistemin ruhuna aykırıdır. Seçimle gelenlerin seçimle ayrılması milli irade ilkesinin gereğidir.”
Oysa kendi başbakanlığı döneminde hazırlanmıştı belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine vali ve kaymakamların atanmasını sağlayan yasa değişikliği ve Davutoğlu kendi getirdiği uygulamayı eleştiriyordu. Çünkü artık AKP’de değildi, kapının önüne konulmuştu.)
Ardından sözü Mardin Belediyesi’ne getirip “Mardin’de yüzde 96’sı merkezden verilen bütçenin, personele ayrılanı yüzde 62, yatırıma ayrılan yüzde yedi” deyiverdi Davutoğlu.
Bu toplantıdan tam bir ay önce, 6 Ocak’ta da aynı şeyleri söylemişti Davutoğlu:
“Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin toplam giderinin yüzde 62,6’sı personele harcanıyor, oysa Türkiye ortalamasında bu yüzde 11,7. Bu personel ne yapıyor? Hangi hizmeti yerine getiriyor ki personel giderleri yüzde 60’ın üzerinde. Bu personel giderlerinin nereye gittiği tek tek araştıracak ve hesaplarını soracağız.”
Davutoğlu “hesabını soracak”tı ama ne daha önce ne de Mardin’de toplantı yaptığı 5 Şubat 2016’ya kadar kimse Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’e sormayacaktı “Bu veriler doğru mu?” diye.
Sonra da haberini yazarken “karşı görüşü de alıp”, “Başbakan Mardin Büyükşehir Belediyesine bu eleştirilerde bulundu ama Belediye Başkanı Türk bu verilerin doğru olmadığını iddia etti” gibisinden bir cümle kurmayacaktı.
Çünkü Başbakan Davutoğlu’nun ülkesinde medya HDP’ye, bütün muhaliflere amansız bir ambargo uyguluyordu. Tıpkı bugün Davutoğlu’na uyguladığı gibi.
“Bari ben sorayım” diyerek iki telefonla buldum Ahmet Türk’ün yerini. Maridin Oteli’nin terasında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la birlikte oturuyorlardı.
Başbakan Davutoğlu’nun konuşmasını izliyordu ve çok kızgındı Ahmet Türk:
“Hitler dönemindeki Goebbels propagandası gibi…”
Rakamlar veriyor, yaptığı yatırımları, kente dönük projelerini, AKP’den borç batağında bir belediye devraldığını anlatıyordu:
“Biz geldiğimizde belediye başkanının koltuğu bile hacizliydi. İşçilerin parası ödenmemişti. Ana para kadar faiz birikmişti. İşçilerle anlaştık. Belli bir plan dahilinde hepsini ödedik. Şu ana kadar yaptığımız işlerin tümünün parasını ödedik. Zaten altı aydır bakanlığın müfettişleri belediyeden çıkmadı. Kendi müfettişlerinin raporları bizzat Başbakanı yalanlıyor.
Dosyalar açılıyor, belgeler çıkartılıyor. Ortaya konan her belge Davutoğlu’nun iddialarını bir bir yalanlıyor.
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği’nin Özel Teftiş Raporu yazılı bir belgede aynen şu cümle yer alıyor:
“Teftişe tabi dönemde Büyükşehir Belediyesi’nin personel harcamalarının bir önceki yıl bütçe gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda belirlenen yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunan miktarın yüzde 30’u aşmadığı… Teftişe tabi dönemde yapılan personel harcamalarının yasal sınırlar içinde kaldığı…”
Raporlarda yer alan veriler, Davutoğlu’nun belediye gelirlerinin yüzde 60’tan fazlasının personele gittiği iddiasının koskocaman bir yalan olduğunu ortaya koyuyordu.
Başbakan Davutoğlu resmen “kara propaganda” yapıyordu Ahmet Türk hakkında. Ama onun elindeki gerçekleri kamuoyuna duyurma şansı yoktu. Çünkü iktidar medyası Türk’e ağır bir ambargo uyguluyordu. Aynen bugün Davutoğlu’nun hakkındaki “kara propaganda”ya uygulanan medya ambargosu nedeniyle yanıt verememesi gibi.
Özel Kalemi’nin bana uyguladığı akreditasyon ambargosu sonucu Başbakan Davutoğlu’nun toplantısını izleyememiştim. Tıpkı bugün Davutoğlu’na uygulanan ambargo gibi…
Evet, bugün Davutoğlu “Bana ve partime ambargo uygulanıyor, gazete ve televizyonlara çıkmamız engelleniyor” diye yakınıyor.
Niye, çünkü basın özgür değil. Yüzde 95’i, Davutoğlu’nun geçmişte ortağı olduğu AKP iktidarının kontrolünde.
Bir küçük hatırlatma daha… 2014 yılında Davutoğlu Dışişleri Bakanı’yken Freedom House Türkiye’yi basın özgürlüğü konusunda “kısmen özgür” ülkelerden “özgür olmayan ülkeler” listesine almıştı.
Bu küme düşmeye çok kızmıştı Davutoğlu:
“Bu Türkiye’ye son dönemde yapılan algı operasyonlarından biridir. Türkiye’yi hiç kimse o kategorilerde ele alamaz. Türkiye’deki basın özgürlüğü kısmen özgür denilen bazı ülkelerden bile daha özgürdür ve özgür ülkelerden de açıkçası çok daha köklü bir özgürlük temeline dayanmaktadır.”
Demek ki koltukta otururken öyle, koltuktan düşünce de böyle görünüyor.
Hayatta bir siyasetçiye bundan büyük bir ders verilemez; basın özgürlüğü bir gün herkese lazım olur!
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021