Cemil ERTEM
İki gündür çok tumturaklı ekonomik, sosyolojik ve siyasi tahliller yapılıp duruyor. Doğrusu bazılarını anlamakla güçlük çekiyorum. Oysa mesele basit; siz, Türkiye’nin büyüdüğünü ve özellikle son üç yıldır bu büyümeyle birlikte -krize rağmen- yeni bir kalkınma yoluna girdiğini görmüşseniz, bu seçim sonuçları karşısında ağzınız açık kalmaz. Aslında bu seçim sonuçları ekonomide, ‘battık’ edebiyatı yapanlara ve yoksulluk endeksleri (!) yayınlayıp, bunlar üzerinden ‘muhalefet’ stratejisi geliştirenlere de toplu bir yanıt oldu. Burada iki önemli yanılgı bina edildi. Bunlardan bir tanesi Türkiye büyümüyor; biz yerimizde sayıyoruz söylentisi oldu. Bu ‘söylentinin’ çeşitli çevrelerce çeşitli versiyonları geliştirildi. Bunlardan en vulger (kaba) olanı ‘TÜİK yalan söylüyor; zaten istatistik kuyruklu yalandır; biz küçülüyoruz’ söylemi idi. Sonra bu söylem; ‘tamam büyüyoruz ama neremize büyüyoruz’ şeklinde tadil edildi.
İkinci yanılgı binası da Türkiye’de yoksulluğun arttığı ve bu yoksulluğun giderek kırlardan, kentlerin varoşlarından ‘merkeze’ doğru bir kanserli hücre gibi çoğalarak yayılmakta olduğu söylemi idi. Başta CHP olmak üzere, sözüm ona ‘sol’ muhalefet yapmaya çalışan ama bütün gıdasını merkez medyanın altı doldurulmamış manşetlerinden alan çevreler, gerici-korporatist meslek örgütleri, turuncu sendikalar (Bu turuncu sendikalar aslında sarıdır ama bu yönleri belli olmasın diye kendilerini kırmızıya boyarlar; doğal olarak ortaya çıkan renk turuncudur). Türkiye’de yoksulluğun giderek artmakta olduğuna kendilerini inandırdılar. Oysa olan şuydu: 2008 krizinden çok önce, gelişmiş ülke gelişmemiş ülke ayrımının bitmekte olduğu bir sürece girdik. Enflasyon, işsizlik gibi verilerin ve sistemin bir sonucu olarak ortaya çıkan yoksulluk gibi olguların dünyada aynılaştığı bir döneme adım atmıştık. Enflasyon da dünyanın güneyinde gelir dağılımını bozan ve geliri bu anlamda yeniden dağıtan bir mekanizma olmaktan çıkıyordu. Çünkü artık küreselleşme dediğimiz olgu, üretici güçlerin gelişimini ve denetlenmesini ulus-devletlerin elinden almış, özellikle teknoloji, bu yapılar tarafından denetlemez bir yere savrulmuştu. Mesela bunun sonucu olarak, İsrail’in yaptığı insansız hava aracını Türkiye’de bir KOBİ üretebiliyor ya da Pakistan’ın dağlarında nükleer silah geliştirmenin şartları oluşabiliyordu. Böyle olunca dünyanın güneyine yalnız üretim gitmiyor, Ar-Ge merkezleri de gidiyordu.
İşte seçim sonucunun (ekonomik) sırrı
Tabii ki Türkiye’de bu olağanüstü değişimden azade değildi.
Özellikle ihracat ağırlıklı sanayi, yalnız mal ihracatıyla yetinmiyor sermaye de ihraç etmeye başlıyordu. Türkiyeli firmalar, özellikle makine, elektronik gibi yüksek katma değerli alanlarda mesela Almanya, Rusya, Çin gibi ülkelerde sermaye ihracı ağırlıklı yatırım yapmaya ve bu ülkelerden ihracat yapmaya başlıyorlardı. Bu müthiş değişimi, hâlâ aklı 20. Yüzyıl’ın ikinci çeyreğinde olan ‘muhalefet’ görmedi. Onlar hâlâ Türkiye’de yoksulluğun katlanarak artmakta olduğuna inanıyorlardı. Hâlbuki hiç inanmadıkları TÜİK’e baksalardı gerçeği göreceklerdi. TÜİK, nüfusun 17.1’nin yoksulluk riski altında olduğunu söylerken 2002’den 2008’e nüfusun en fakir ilk yüzde 20’lik diliminin toplam gelirden aldığı payın, az da olsa, artığını söylüyordu. Üstelik bu süreçte, 2, 3 ve 4. yüzde 20’lik dilimlerin milli gelirden aldıkları pay en zengin kesim aleyhine arttı. En tepedekiler, 2002 yılında milli gelirden yüzde 50.1 pay alırken bu 2008 yılında yüzde 46.7’ye düşmüştür. Yani ‘orta sınıf’ (ki bu sınıfın yüzde 60’ın üzerindeki kesimi kendi evinde oturmaktadır) ‘en tepedekilerden’ Ak-Parti döneminde, kendisine gelir aktarmıştır. Tabii bir de sağlık, eğitim ve ulaşım alanlarında atılan adımlar sonucu bu kesime ayni olarak yansıyan refahı buna ekleyin. Seçim sonuçlarının sırrı tam burada yatıyor.
Bakın şimdi yukarıdaki grafiklerde TÜİK’in bu hafta başı yayınladığı sanayideki sipariş ve ciro endekslerini görüyorsunuz. Bence bunları herkes takip etsin. Özellikle sipariş çok önemlidir. Nisan’daki düşüş mevsimseldir. Geçen seneye göre yüzde 27’lik artış var. Şimdi -seçim sonrası- üçüncü çeyrek iyi gelecek. 2011 büyümesi de yine beklenenin üzerinde olacak. Bence Türkiye’de muhalefet bu gerçekleri görürse muhalefet olabilir ama bu gerçekleri görünce ‘muhalif olanın’ nereden örülmesi gerekir sorusu da ayrı bir sorudur.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBİRİNCİ PARTİ KARASIZLAR... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTotalitarizmin meşrulaştırılması Müslümanların adalet tasavvurunu zedeledi 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan siyaseten hata mı yaptı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞHUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMuhsin Batur’un utanıp anlatamadığından gururlananlar... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATOPLUMSAL BARIŞIN HUKUKSAL TEMELLERİ; DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBu kadar şirket kanunsuz iş yaparken ‘devlet’ neredeydi? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKendi yaptığınla muhalefeti suçlama yeteneği 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018