Cemil ERTEM
Şu sıralar Merkez Bankası tartışmasını tayin edici ve anahtar tartışma olarak görüyorum. Öncelikle Türkiye (Cumhuriyet) Merkez Bankası’nın dünkü faiz kararının reel ekonomi açısından bir şey ifade etmediğini, finansallaşma-riba- ekonomisi çevrelerinin de Merkez Bankası'nın bu kararından sonra oldukça rahatladığını söyleyebiliriz. Zaten Para Politikası Kurulu’nun kararından sonra, TL dolar karşısında güçlenmeye başladı. Ayrıca Merkez Bankası oldukça aktif bir para politikası aracı olan “koridor”un üst ve alt bandına dokunmadı ve sıkı para politikası çerçevesini devam ettirdi. Bu, çok açık olarak; “ben bildiğim yolda devam edeceğim, benim için önemli olan finansal istikrar-yani finansal kazancın ve borca dayalı ekonominin istikrarı-“ demiş oldu.
Böylece Merkez Bankası’nın “göstermelik” olarak politika faizini 50 baz puan indirmesi, reel ekonominin dişinin kovuğuna gitmeyecek. Yani piyasadaki likidite, reel alanlara daha kolay ve daha ucuz olarak intikal etmeyecek. Zaten bunun işaretlerini görüyoruz, ticari kredilerle çok önemli düşüşler var. Sanayi işletmeleri yüksek faiz ve zor bulunur para yüzünden yenilenme yatırımlarını yapamıyorlar. Sonuçta Türkiye (Cumhuriyet) Merkez Bankası reel ekonomiyi vuruyor.
20. yüzyılın kurumları
Böyle geçiş dönemlerinde, bir önceki dönemin araçları ve anlayışı ile donatılmış kurumların, kendi dinamikleriyle, önceki dönemi aşma becerileri yoksa, bu kurumlar dönemin gerisinde kalırlar. İşte TCMB’sının durumu aynen budur; TCMB, piyasanın bile gerisinde kalıyor, bocalıyor ve o’nun çok ötesinde olan siyaset kurumundan sopa yiyor. TCMB’sının yediği dayak azdır; daha fazla sopa yemesi ve üzerinden 20. yüzyılın çürümekte olan yeni “sömürgeci” iktisat ideolojisini atması gerekir.
Yani bunu, siz halıyı döverek üzerindeki tozları çıkarma işlemine benzetebilirsiniz. Ama bilirsiniz halıyı ne kadar sopalarsanız sopalayın, bu işlem halının üzerindeki görünür tozu alır, derinlere işlemiş zararlı mikro organizmaları yok edemezsiniz. İşte şimdi, siyaset kurumunun merkez bankasını halıyı sopalar gibi sopalaması gereklidir ama yeterli değildir.
TCMB 'bağımlıdır'
Çünkü bizim merkez bankamız ne yazik ki, “bağımlı” bir merkez bankasıdır. Seksenli yılların ortalarından başlayan “neoliberal dönem” gelişmiş ülkelerde sermaye birikim rejimini devlete dayalı olmaktan çıkarıyor ve küresel tekellere yönlendiriyordu. Bu, sermaye birikim biçimi, gelişmekte olan ülkelerde, Washington Uzlaşısı’na dayalı borca ve ithalata dayalı yeni sömürgeci ekonomi olarak biçimlendirildi.
Bu ekonomi modeli, sanayileşmeyi rafa kaldırılıyor, sanayi için önemli dışşallık-alt yapı- oluşturacak tüm kamu yatırımlarını durduruyor, devleti yalnız silah alımı ve güvenlik için çelikleştiriyor ve tümüyle Batı’nın bürokratik aparatı yapıyordu. Bu çerçevede, bütün gelişmekte olan ülkelerde, ekonomi; düzenleyeci ve denetleyeci kurumlar, kamu ekonomisi yönetimi, Hazine, Merkez Bankası, Washington Consensus çerçevesinde bürokratik işleyiş ve ideolojik olarak Londra, Washington ve New-York’daki ekonomik ve siyasi merkezlere bağlandı. Tabii bu paradigmanın ideolojisi-bilimi(!)- de oluşturuldu.
Keynesci devletçi teoriye, klasik iktisat teorisinin mutlaklaştırılmış ve neo-liberalizmle deforme edilmiş hali boca edildi ve bunlar finansal cambazlık deneyimleriyle birleştirildi.
Devlet kurumlarımız tabela değildir, milletindir…
Şimdilerde bu bulamacı biz iktisat ve güncel finans teorileri diye dinliyor, okuyoruz. İşte ekonomi kanalı diye bildiğiniz kanallar bugün sabahtan akşama bu saçmalığı size anlatıyor. Size her kim çıkıp “ekonominin gerçekleri” ( ya da ekonominin rasyonalitesi) diye bir “şey” den bahsediyorsa o en büyük yalancıdır; tersleyin, hele “ekonominin gerçekleri” dedikten sonra, aynı cümlenin içinde, “makro ihtiyati tedbirler” kalıbı geçiyorsa bunu diyeni yanınızdan kesinlikle kovun.
2001 krizinden sonra ABD’den uçakla getirilen ve Ankara’da kaldığı otelodasından bakanlık yapan şahıs, şu sıralar Türkiye’ye geldiğinde bir medya patronunun yatında kalıyor ve 2001 Güçlü Ekonomiye(!) Geçiş Programı’nın babası olarak sık sık PPK’nun metinlerindeki “ekonominin gerçekleri”, “sıkı para politikası duruşu”, “makro ihtiyati tedbirler” kalıplarını verdiği söyleşilerde kullanıyor.
Ortodoks IMF Reçetesi kılığındaki bu sömürge valisi karikatürlerinden ne zaman kurtulacağız diye hiç bana sormayın.
Bu sizin elinizde…
Bakın bütün bu gerçekleri anlatacak bir ekonomi kanalı bile yok Türkiye’nin; TRT Kürdi’yi açma cesaretini gösteren ve çok büyük bir adım atan TRT bile bu çarpık ve yeni sömürgeci ekonomi ideolojisi aşmak için elini kaldırıp bir TRT-Ekonomi kanalı kurmuyor. Çünkü hepimiz gibi, TRT’de ekonomide söyleneceklerin zaten söylenmekte olduğunu ve bu alanın teknik bir alan olduğunu sanıyor.
Ekonomi öncelikle sosyal bir bilimdir ve bütün sosyal bilimler gibi merkezi insandır. (olmalıdır) Sonra ekonomi, siyasetin yoğunlaşmamış halidir. Ekonominin yoğunlaşmış hali olan siyaseti halkın çıkarları doğrultusunda yapmazsanız ve ekonomiyi siyasetten ayrı teknik bir alan olarak görürseniz, kendinizi-ülkenizi- siyasetin yoğunlaşmış hali olan haramilerin savaşının içinde bulursunuz. Bunun için ekonomi bir mühendislik işi-hele toplum mühendisliği- değildir ve mühendis kafasıyla, eğitimiyle yapılmaz.
Sonuçta; bizim merkez bankamızın adı; Türkiye 'Cumhuriyet' Merkez Bankasıdır; ‘i’ eki almaz; yani cumhur’un, halkın-milletin- kendisidir o…
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nı tabela olmaktan çıkartalım. Bu, bütün devlet kurumlarımız için de geçerlidir.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018