Cemil ERTEM
Suruç saldırısı ve arkasından PKK tarafından iki polisin şehit edilmesi, Türkiye için bir çok açıdan zorlu bir dönemi başlattı. Ama bütün bunların bir sonuç olduğunu, Irak ve Suriye coğrafyasındaki terörü Türkiye’ye taşımak için kimlerin, uzun zamandır, çırpındığını biliyoruz. Aslında bu süreç, seçim öncesi Diyarbakır’da HDP mitinginde patlayan bombayla başlamıştı. Şimdi bu son saldırılarla bütün taşlar yerine oturuyor. Koalisyon adı altında Türkiye’yi kimliksiz bir teknokrat hükümete teslim etme ve son on yıldaki sessiz devrimin bütün kazanımlarını ve aktörlerini tasfiye süreci bütün bu olan bitenin nihai hedefidir. İlkönce HDP’nin oylarını artırmak ve bu yönde bir konsolidasyon için patlayan bombalar, daha sonra, AK-Parti’yi çaresizleştirmek ve teslim almak için patlamaya başladı. Söylenen şuydu; “görüyorsunuz, bu bir başlangıç, sivil halk, askerler, polisler ölecek, iç savaş çıkacak teknokrat kimliksiz bir koalisyonu acilen kurun, başka seçenek yok..”
UCUZ POLİTİKA...
Ama şimdi daha dün bunun da pek tutmayacağını, Türkiye’yi bu çözümsüzlüğe teslim etmeyecek bir siyasi irade olduğunu anladılar. Sonra yine, dün itibariyle, ekonomik kriz senaryoları devreye girdi; Baykal’ın ve Kılıçdaroğlu’nun “koalisyon zor, erken seçime gidiyoruz” açıklamaları aslında “bizimle koalisyon yapmazsanız, ekonomi ne olur bir görün” açıklamalarıdır. Bu restleri Türkiye çok gördü, bunu da görür ama önemli olan bu ucuzcu siyasetin ve insan aklıyla yakından uzaktan alakası olmayan bu taşeroncu politikanın ortaya çıkarılmasıdır. CHP’liler “bizimle koalisyon olmayacak galiba” diye şikayet ettikten sonra, dolar fırlamış, borsa çökmüş... Bunlar inanın, bu zihniyetin Türkiye’yi yağmalamak üzere işbaşına geldiği bir Türkiye’ye vereceği zararla karşılaştırılamaz bile...
Türkiye eğer bu taşeronların eline kalmazsa zaten önümüzdeki on yılda alıp başını gidecek. Hem Avrupa’nın hem de Britanya ile birlikte ABD’nin Türkiye’nin ayağa kalkacak gücünü kabul etmekten başka çaresi de yok. Terör ve iç savaş senaryoları da ancak Türkiye’de siyasi iradenin zayıf olduğu, halkın gücünü ve isteğini siyasete yansıtamadığı kararsız dönemlerde ve iktidarlarda olur. Bunların yer aldığı bir sözüm ona hükümette terör ve iç savaş tehdidi, Demokles’in kılıcı gibi her zaman başımızın üzerinde sallanacak. Türkiye, ne zaman savunma sanayinde, enerjide, finans alanında, olası bir pazar kapışmasında Batı’nın dışında, yalnız kendi çıkarları doğrultusunda bir adım atmaya kalksa yeni Suruçlar olacak ve bu tehditlerle yaşayacağız.
EKONOMİK KRİZ OLMAZ...
O zaman tam şimdi, bu işi bıçakla keser gibi bitirmek lazım. Türkiye’de yeniden bir seçim olursa öyle iddia edildiği gibi bir ekonomik kriz falan da olmaz. Tam aksine, daha güçlü ve istikrarlı bir meclisin yolu açılır. Bu da ekonomik olarak orta ve uzun vadede Türkiye için yeni bir kalkınma yolu ve Batı’nın içinden çıkılmaz hale gelen krizinden ayrı arayış ve ittifak fırsatı demektir.
İşte İran’ın Batı ile anlaşması Türkiye için çok önemli bir fırsattır. Almanya daha şimdiden İran’ın kapısını heyetlerle aşındırmaya başladı. Türkiye’nin enerji ve diğer alanlarda İran ve kendi doğusuyla, Batı’dan bağımsız ilişki kurması şu an Batı başkentlerindeki en ciddi korkudur.
İsterseniz burayı biraz ayrıntılı hale getirelim ve somut olarak, yalnız enerji üzerinden rakamlarla anlatalım.
BİZE NİYE MECBURLAR: SOMUT BİR ÖRNEK
Şunu biliyoruz ki, Türkiye bugün hem enerji hatlarının geçişi hem de Asya ve Afrika pazarları açısından en stratejik konumdaki ülke. Akdeniz ve Kuzey Afrika ekonomik ve ticari çevrimi ve hem Hazar hem de Irak-ve artık- İran enerji hatları Türkiye olmadan Avrupa’ya ulaşamaz. Ancak Türkiye burada yalnız bu enerji ve emtia geçişlerine ev sahipliği yapmayacak Türkiye, aynı zamanda, hem bu enerji ve temel emtia ve pazar geçişlerini kontrol edecek ve bunların fiyatını da belirleyecek. İşte istenmeyen budur. Neden CHP koalisyonu bunlar için önemli; çünkü CHP, Türkiye için bir lojistik ambalaj ekonomisi öngörüyor. Bunu seçim vaadi olarak açıkladılar biliyorsunuz. (Utanmadan!)
Zaten İran’la P5+1 ülkelerinin anlaşması olmadan önce de, Türkiye’nin Hazar enerji kaynaklarını Güney Gaz Koridoru ile Avrupa’ya taşıması ve burada hakim güç konumuna geçmesi bu, enerji geçişini ve fiyatlamasını, şimdiye değin belirleyenler için çok önemli bir sorundu. Ancak İran’ın Batı ile anlaşması bu sorunu, deyim yerindeyse, ikiye katladı.
İran'la nükleer anlaşmanın ardından, İran doğalgazının Asya ve Avrupa pazarlarına ihracı için Pakistan ve Türkiye en stratejik iki geçiş yolu olarak öne çıkıyor. Bunun için Türkiye ve Pakistan’ın istikrarsızlaştırılması artık “birileri” için siyasi projedir.
Uluslararası piyasalara ihracı artacak İran doğalgazının, Asya'da Hindistan ve Çin pazarlarına ulaştırılması için Pakistan, Avrupa ülkelerine iletilmesi için ise Türkiye, ekonomik ve stratejik konumda bulunuyor.
Burada Çin’in Rusya ile yaptığı enerji hattı anlaşmalarına da dikkate alırsak, Rusya ve İran Pasifik Asya’ya enerji hatları ile ulaşacak ve bu yeni bir ekonomik-ticari cycle’ın en önemli adımlarından birisi olacak. Ama İran’ın Pakistan ve Çin hattını devreye sokabilmesi için, öncelikle Avrupa’ya ihracatının başlaması ve burada sıcak para girişini sağlayacak ivedi anlaşmalara ihtiyacı var. Bunun için de tek yol Türkiye... Daha doğrusu İran doğalgazının Avrupa’ya ulaşmasının en kısa ve en verimli yolu Türkiye. Türkiye, Tebriz-Ankara boru hattını Güney Gaz Koridoru ile birlikte işlevlendirebilir. Tebriz-Ankara boru hattının yanı sıra, İran'ın Güney Pars doğalgaz sahasından Türkiye'ye yeni bir hat çekilmesi de konuşulan projeler arasında. İran-Avrupa, Pars boru hattı veya IGAT-9 olarak anılan bu yeni hattın İran'ın batısında bin 800 kilometrelik bir mesafeyi güney-kuzey doğrultusunda kat ederek Türkiye sınırına ulaştırılması planlanıyor. Projenin yaklaşık 8 milyar dolara mal olması ve yılda ortalama 35 milyar metreküp gazın Türkiye üzerinden Yunanistan, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerine taşınması hedefleniyor. (Bkz: http://www.aa.com.tr/tr/u/559615iran-gazi-icin-iki-kritik-rota-pakistan-ve-turkiye)
Bu durumda, Almanya’nın Rusya ile yaptığı bütün anlaşmalar gözden geçirilir hale gelecek. Ve Avrupa’nın enerji tedarikinde Almanya-Rusya ittifakı ciddi yara alacak. Ancak bu durum, AB’nin lehine olacak çünkü rekabet artacak ve yeni-daha düşük- bir fiyat dengesi oluşacak. Ama mesela Almanya ve Britanya’nın lehine olmayacak!
YENİ İPEK YOLU BİRLİĞİ...
Peki bütün bu tablo karşımıza nasıl bir ekonomi çıkartıyor? Hiç şüphesiz ki, ortaya çıkan yalnız bir enerji olayı değildir. Ortaya çıkan Türkiye’nin merkez olacağı yeni bir siyasi ve ekonomik entegrasyon hatta yeni bir paradigmadır. Çünkü bu tablo çok hızlı olarak yeni siyasi ittifaklar, yeni bir diplomasi ve yeni bir ekonomi-politikası ortaya çıkartacaktır.
Çin’in ekonomik kalkınması Pakistan, İran ve Türkiye ile birlikte Yeni İpek Yolu Birliği’nin oluşuturulması doğrultusunda buluşacaktır. Yeni İpek Yolu Birliği ilk önce karşılıklı ikili ticaret anlaşmaları ve yerel paralarla ticareti öne çıkartacak ve daha sonra bu, sınırların geçersiz olacağı beşeri sermaye geçişini beraberinde getirecektir ki, bu A.G. Frank’ın Re-Orient ‘de ( A. G. Frank- Re-Orient-1998) dediği gibi Batı’nın yaklaşık 500 yıllık hegemonyasını bitirecek yeni barış yolu ya da yeni Doğu Kalkınmasıdır.
İşte bu geniş perspektiften bakarsak, Türkiye’nin doğusunda ortaya çıkan yeni iç savaş provasının ne amaçla, hangi güçler tarafından tam şimdi kotarıldığını anlarız.
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018