Cemil ERTEM
Bundan bir müddet önce İran, parasının temel rezerv paralar karşısında hızla değer kaybetmesinden paniğe kapılarak, parasının değerini yabancı para birimleri karşısında sabitlemiş ve döviz dolaşımını da kısıtlar getirmişti. O zaman İran’ın bu kararının tarihi bir hata olduğunu ve İran yönetiminin tam da onu bu yolla “sıkıştıran” ABD’nin istediğini yaptığını yazmıştık. Nitekim, yaptırımlar kalktığından beri ekonomisini dışarıya açmaya çalışan ve Avrupa dahil olmak üzere, bir çok gelişmiş ülke ile de yeniden yoğun bir ticaret alışverişine giren İran’ın bu hatası ona, şu zamana değin, çok pahalıya patladı. Ülke ekonomisi kısmen açık bir pazarı içerdiği için, döviz girişi ve dolaşımı devam etti. Ancak döviz, yasaklarla daha da kıymetli olduğu için, ikili bir para piyasası oluştu ve gerçek piyasadaki kur tutulamadı. İran bu hafta itibariyle tam da ABD’nin açıklamasından önce ve AB ülkelerinin "AB hukuku ve BMGK kararı uyarınca İran ile meşru ticaret yürüten Avrupalı firmaları koruma konusunda kararlıyız" açıklamasıyla birlikte döviz yasaklarını kaldırdı ve piyasada oluşan fiyata merkez bankasının müdahale etmeyeceğini deklare etti. İran merkez bankası başkanı Himmeti, döviz fiyatlarının arz ve talep tarafından belirleneceğini söyledi ancak Himmeti’nin şu cümlesi hepsinden önemli idi: “Amerikalıların yaptırımlara başladığı gün biz de ekonomimizi serbestleştiriyoruz”
/* */
İran, şimdi yapması gerekeni yapıyor ve ABD’nin yaptırım kararına vermesi gereken en iyi ekonomik cevabı da vermiş oluyor. İran’ın bu kararı, AB ülkelerinin “İran’la ticaret yapan AB şirketlerinin arkasında duracağız” açıklamasıyla ABD’nin yaptırım kararına en büyük darbeyi vurmuş oldu. Bu saatten sonra ABD’nin orta vadede, pek yaptırım gücü yok. Çünkü deyim yerindeyse “atı alan Üsküdar’ı geçti” Dünyanın geri kalanının İran’la serbest ticareti ve İran’ın enerji piyasalarında serbest alım satım yapılabilmesi, para ve sermaye piyasalarının oluşmaya başlaması ABD’yi, oyunda yalnız bırakacak ve kararının havada kalmasını sağlayacak tek seçenektir. Göreceksiniz artık bu saatten sonra ABD’nin kararı “laf olsun torba dolsun” kararıdır.
Piyasa-Demokrasi ve ABD
Tabii bu arada şunu da sormamız gerekir; ABD, gerçekten dünyanın her tarafında serbest ticaretten ve bunun siyasi izdüşümü olan demokrasiden yana mı? İran’ın kapalı bir ekonomi olarak tecrit edilmesi onun, siyasi olarak da, dışa açılmasını, demokratikleşmesini geciktirmez mi? Böyle olunca da Ortadoğu’da sular durulur mu? Bu soruların cevabı olumludur ancak ABD’nin, bütün tarihi boyunca serbest ticaretten ve demokrasiden yana olduğu doğru değildir.
ABD, şimdiye değin bütün gücünü ve dünyaya sattığı “özgürlük” yalanını hem ekonomide hem de siyasette serbesttiyetten almadı. Ünlü ABD’li belgeselci Michael Moore’nun dediği gibi soykırımla doğan, içeride kölecilik ve dışarıda yeni sömürgecilikle devam eden bir ülke, tabii ki tarihinin hiç bir döneminde gerçek anlamda serbest piyasadan-herkes için açık bir ekonomiden- ve siyaseten de demokrasiden yana olmadı.
Açık ekonomi ve refah
İktisat bilimi, içinde bulunduğu sistemi-tarihsel bağlamı da içerecek şekilde- açıklar. Bu anlamda yasalarını ve kurallarını üretir. Şimdiye değin, makroiktisat denilen alanın, sistemin şu anki işleyişi ile ilgili ürettiği en önemli yasalardan birisi de, açık bir ekonomide, sonuç olarak, bağımsız para politikaları, sabit döviz kuru ve açık sermaye hareketlerinin eş anlı olarak sürdürülemeyeceği gerçeğidir.
Bu yasaya açık ekonomilerdeki imkansız üçlü de denir. Bu üçünden ancak ikisine sahip olabilirsiniz. Örneğin bağımsız para politikasıyla sabit döviz kuru sistemi uygularsınız ancak burada ekonominiz sermaye hareketlerine açık olamaz. Ya da sabit döviz kuru uyguluyorsanız ve sermaye hareketlerine açıksanız parasal bağımsızlıktan söz edemezsiniz. İran örneğine yine dönecek olursak yerel paranızın fiyatını, döviz fiyatlarına karşı sabitlerseniz, ülkeyi sermaye girişlerini de kapatmış olursunuz. Yani ABD ambargosu gelmeden siz bunu kendiniz yapmış sayılırsınız. Ancak sermaye girişleri ve para ve sermaye piyasalarını için serbestiyet tanırsanız, yerel paranın fiyatı diye bir derdinizin de olmaması gerekir.
Esasında dünya sistemi 1931’de altın standardı sistemini bıraktı ve 1944’ten itibaren de resmen, Bretton-Woods sistemi ile birlikte, doların genel eşdeğer olduğu kaydi para sistemine geçti. Altın standardında, sömürgelerin bağımsızlığı olmadığı için bu ülkeler için açık ya da kapalı bir ekonomi tanımını kullanamayız. Örneğin Hindistan’ın dışa açıklığı (hangi malları ithal edeceği ya da hangi hammaddeyi hangi fiyattan ana ülkeye aktaracağı) tamamen İngiltere’ye bağlı idi. Bu durumda şu temel bir tezdir: Bağımsız olamayan bir ülke, hiç bir zaman dışa tam açık ve serbest piyasa ekonomisinin işlediği bir ülke de olamaz. Devamla, altın standardında, sabit döviz kuru sistemlerinin geçerli olması gerekirken, kaydi para sisteminde açık ekonomilerin ve dalgalı döviz kuru sistemlerinin geçerli olması gerekir. Ancak özellikle, Türkiye dahil olmak üzere, gelişmekte olan ülkeler, yakın zamana değin, sabit ya da yarı dalgalı kur rejimleri uygulayarak, yerel paralarını, kolay borçlanmak, kolay ithalat yapmak ve sanayi dışında bir ekonomi oluşturmak doğrultusunda, değerli tutmuşlardır.
Burada 2. Dünya Savaşı’ndan yenilgi ile çıktığı için ABD’nin siyasi baskısına maruz kalan ama ekonomide bildiğini okuyarak farklı bir yol izleyen ve tabii çok farklı sonuçlar alan bir Japonya vardır. Ben Japon yeninin, savaş sonrasından bugüne, hiç değerli olduğunu hatırlamıyorum.
Ama ABD’nin sözüm ona “liberal” dayatmalarını takip edenler, ABD ve takipçilerinin iddia ettiğinin tam aksine, piyasa dışı, kapalı sömürge ekonomisi kısır döngüsünü getirmiştir. Bu ekonomiler, hızla dışa açılma ve serbest döviz kuru, sermeye serbestiyeti rejimlerine geçtiklerinde ise, küresel rekabet güçlerinin yetersizliği, ihraç mallarındaki rekabet dezavantajı ve mali piyasalarının sığlığı yüzünden, doksanlı yılların başından itibaren, finansal krizler (döviz yetersizliği) krizleri ile karşılaşmışlardır.
Ancak tam şimdi bu eşiği aşıyoruz. Sancılı da olsa, tam dışa açık, sermaye giriş çıkışlarının sonsuz serbest olduğu ve bağımsız para politikasının uygulandığı ekonomiyi inşa ediyoruz. Burada tabii ki kur, teknik olarak da siyasi olarak da bir hedef olamaz. Teknik olarak hedeflememiz gereken rekabetçi, açık, teknoloji verimliği yüksek bir ekonomi, sürdürülebilir bir büyümedir. Siyaseten de hedef, adil bir gelir dağılımı ve refah olmalıdır. Bunun siyasi karşılığı ise yüksek katılımın olduğu yeni bir demokrasi ve milletin doğrudan iktidarıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018