Cemil ERTEM
Kahraman Emmioğlu, Türkiye’nin sanayileşme hikâyesini iyi bilen, bir uygulamacı ve bilim adamıdır. Kahraman Emmioğlu, liseyi Gaziantep’te okur ve İTÜ’ye, Makine Fakültesi’ne gelir. Tabii hocalarından birisi, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dır (Gümüş Motor’u ondan okumanızı isterim). Sonra Türkiye’nin en kritik yıllarında 1973-2010 arası Sanayi Bakanlığı başta olmak üzere üniversiteler, DPT ve özel sektöre kadar çok önemli stratejik görevlerde bulunur. Gaziantepli olan Emmioğlu’nun bütün bu süreci anlatan, ‘ Türkiye’de Sanayileşmenin Serüveni’ kitabının ilk bölümü Gaziantep’in sanayileşmesini anlatır. Şu cümlesini buraya alıyorum: ‘1915 yılındaki meşhur hadiseden sonra Ermeniler’den boşalan şehir, sanatkâr kıtlığını uzun zaman yaşamıştır. Bu meyanda sanatkârların yetişmesi için o zamanın merkezlerine mesela Şam’a elemanlar gönderilmiştir. Orada meslek öğrenen ustalar Antep’te yeniden sanatkâr kesimin oluşmasını sağlamışlardır.’Emmioğlu, ancak 1950’lerde Antep’te makine parçaları imal eden, makine tamir eden ustaların ve çelik kasa imalatının ortaya çıkmaya başladığını anlatır. Zaten o tarihten sonra Gaziantep, doğunun hatta Şam gibi merkezlerin bile rağbet ettiği otomobil ve makine tamir, bakım üssü haline gelir.
Antep’in tornacı ustaları meşhur olur. Tornacı deyip geçmeyelim o dönemin tornacı ustaları, makine yapan, icat yapan mucit adamlardı. Örneğin bugün Gaziantep’in TÜBİTAK ödüllü meşhur mucit makine ustası Mennan Aksoy bu tarihin yetiştirdiği bir girişimcidir. Makine ustası Mennan Aksoy kendisiyle yapılan bir söyleşide kendisini makine yapmaya iten olayı şöyle anlatır: ‘Bir gün Gaziantep’e tekstil makinesi satmak için bir Fransız avrat (kadın) geldi. Satış yaparken de bize diyor ki; ‘Tekstilin beşiği sizsiniz ama Çin ve Hindistan geliyor. Teknolojinizi yenilemezseniz sizi geçerler’. Bunu söylüyor ama derdi bizim geçilmemiz değil tabii ki. Arkasından da ekliyor; ‘En iyi makineleri biz Fransızlar üretiyoruz. Bizim makineleri alın rekabeti kazanın’ diyor. Beni bu durum çok etkilemişti. Çünkü eminim bu Fransız avrat, Hintli’ye Çinli’ye de ‘Türkler’i geçmek istiyorsanız bizim makineleri almanız şart’ diyordu. O zamanlar çok düşündüm ve şu gerçeği gördüm; ‘aslında Avrupa’nın tekstilde ve diğer sektörlerde ‘metalden’ başka geliri yok. Bu yüzden de ‘çeliğe hükmetmeyen namusuna mukayyet olamaz’ dedim kendi kendime ve makine yapmaya koyuldum.’ (Sadi Özdemir, ropörtajı-2003) İşte bayram günü bir ateşin ve kardeş kavgasının içine atılmak istenen Gaziantep aslında budur. Kahraman Emmioğlu’nun anlattığı gibi 20. yüzyılın başında, binlerce yıldan birikerek gelip Gaziantep’te ortaya çıkan ve zanaata dayalı ustalık isteyen manifaktür üretimi, bütün bölgeyi- yani Şam’dan Ankara’ya kadar olan büyük hinderlantı- taşıyacak bir merkez olabilirdi. Tıpkı Almanya’nın Ren-Ruhr sanayi hinderlantı -bölgesi- gibi. Ama Emmioğlu’nun anlattığı gibi araya 1915 giriyor. Sonrası malum, Misak-ı Milli parçalanıyor. Ama daha önce, Alman sanayisini öne çıkartarak hem pazarı genişletecek, hem de askeri teknolojiyi diğer alanlara aktararak Almanya’yı sanayinin merkezi yapacak dünya savaşı yolu çiziyor. Dikkatinizi çekerim Almanya, o zamanlar demir ve kanla örülü yeni bir imparatorluk olarak ortaya çıkmaya çalışırken, Osmanlı’yı parçalayıp, halkları birbirine kırdıranlar, katliam yapanlar, ırkçılık temelli bir nefret toplumu kurmaya çalışanlar, aynı zamanda, Almancı’ydı. Talat, Almanya’ya sığınmış ve orada öldürülmüştür.
DÜNYANIN MERKEZİ
Burada ‘Dünya Sistemleri Analizi’ ne gönderme yapalım: Özellikle A.G. Frank, Gills gibi yazarlara göre, dünya sisteminin ve buna bağlı "uygarlığın" ortaya çıkışı günümüzden yaklaşık 5000 yıl önce Mezopotamya’da başlar. Arap Yarımadası, Ortadoğu, Anadolu, K. Afrika ve Hazar Denizi dâhil bütün Ön Asya ticaretin buna bağlı hegemonyanın ve eşitsiz gelişimin tabii ki zenginliğin çıkış merkezlerinden birisidir ki, bu büyük coğrafya doğu gelişiminin de merkezi olur. Bu bölge, zenginlik ama ona paralel eşitsizlikte oluşturur. Üç büyük semavi dinin de adalet temelli olarak bu topraklarda ortaya çıkması tesadüf değildir.
Şimdi 21. yüzyılda yeni Ortadoğu ve Türkiye’nin sanayi merkezlerinden birisi Antep olacaktır. 1915’te Gaziantep’te yapılanlar orayı geciktirip, Almanya’nın Ruhr havzasını öne çıkarmıştı. Peki bugün?..
Bugün Gaziantep, 35 milyon metrekarelik 6. Organize Sanayi Bölgesi için yola çıkmış durumda. Gaziantep, Mersin ve İskenderun limanlarından yapacağı ihracat ile Almanya’nın Hamburg limanını geçen bir kent olacak. Buna eminim.
Ortadoğu’daki eli kanlı rejimler çözüldükten sonra bölgenin fiili başkentlerinden biri Gaziantep olacaktır. İşte bu kenti ve geleceği vurmak istediler. Geçmişte olduğu gibi...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2)
25.10.2018 - Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... Paylaş Twitle
24.10.2018 - SORUNLAR, TESPİTLER VE ÇÖZÜMLER...
18.10.2018 - Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir?
17.10.2018 - Enflasyonla mücadele: Dün ve bugün...
- Dışarısı ve içerisi: Rakamlar-çözümler...
- BM Genel Kurulu: ABD, Türkiye ve diğerleri...
25.09.2018 - Yeni Ekonomi Programı üzerine
21.09.2018 - Cinayeti çözmek: Bakış açınızı değiştirin!
18.09.2018 - Büyüme ve dönüşüm meselesi üzerine...
11.09.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Ali Denizci
basbakanin konusmasindan bir bolum size hediye olsun melih bey: “Dediler ki Ruhban Okulu niye açılmıyor. Ben de onlara diyorum ki, Ruhban Okulu’nu açmak mesele değil. Peki, şimdi soruyorum; Batı Trakya’da benim 150 bin vatandaşım var. Onların baş müftüsünü sen niye tayin ediyorsun da, oradaki benim soydaşlarıma onu seçme hakkı vermiyorsun? ‘Yapacağız’ dediler, 10 yıldır hâlâ yapacaklar. Atina’da iki tane tarihi camimiz var, yıkılmış. ‘Bu camilerimizi müsaade edin biz yapalım’ dedik. ‘Tamam yapacaksınız’ dediler. Hâlâ müsaade edecekler. (...)
Ali Denizci
yazar diyor ki "Bence köhnemiş, zar zor barışanların kulağına savaş suyu kaçıran yazılarınızın nedeni de eskisi gibi el üstünde tutulmamanız. O sofralara artık çağrılmamanız. Manşetlerle, köşe yazılarıyla hükümetlerin devrildiği konforlu günlerin geride kalması" insan kendisi nasilsa baskasini da oyle bilirmis. bu onermeyi sizin icin de aksi haliyle kurgularsak siz de simdi adam yerine kondugunuz, sofralara cagrildiginiz, el ustunde tutuldugunuz, konforlu gunlerde yasatildiginiz icin mi "hosgeldin ozgurluk" mansetleri ile karsiliyorsunuz 3-5 idareten atilan adimi. edep yahu.