Ekrem DUMANLI
Devletin haber ajansı servis etmişti geçenlerde; okuduğunuzda yüreğinizi burkan bir haberdi.
Bir hanımefendi, düğününe bir hafta kala tutuklanan ve müebbet hapse mahkûm edilen nişanlısını hâlâ bekliyormuş. “Sonuna kadar da bekleyeceğim.” gibi şeyler söylüyordu. Etkileyici! Nitekim pek çok internet sitesi bu haberi kullandı. Başbakanlığa bağlı Basın Enformasyon Genel Müdürlüğü ve TRT bile hikâyeye sahip çıktı. Tâ ki bir başka feryat yükseleceği ana kadar!
Habere çok güçlü bir itiraz yükseliyor Şırnak’tan. Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, devlet ajansına çok ağır eleştiriler getirerek “olayın dramatize edilmesine” isyan ediyor. Diken.com’a konuşan baro başkanı şöyle diyor: “O, nişanlısını bekliyor olabilir ama ya onların öldürdüğü masum insanların aileleri? Aralarında, çocuklarının cenazelerini hâlâ arayanlar var. O aileler de bekliyor, onların durumu ne olacak?”
Bu isyan çığlığını duyunca anlıyorsunuz ki, bahsi geçen örgüt (Hizbullah) 80 kişinin öldürülmesi, 35 kişinin yaralanmasıyla suçlanıyor. Ajans, uzunca yazdığı haberin sadece bir satırında mahkûmun Hizbullah davası ile ilgili olduğunu zikrediyor. Haberde ifade edilmeyen bir başka acı söz konusu: Vahşetle öldürülen, eziyet edilen, işkenceye maruz bırakılan, kendisinden hâlâ haber alınamayan insanlar…
Devlet (ve devletin uzantıları) içinde bir eğilimden söz edilmesinde fayda görüyorum: “Radikal İslamcı gruplar” diye nitelenen örgütlere karşı “fikir akrabalığı”na dair ciddi bilgi ve bulgularla karşı karşıyayız. Tahşiye meselesi öyle mesela. Vaktiyle El Kaide bağlantılı bir örgüt diye operasyon yapılmış ve “Radikal gruplarla mücadele edilmiyor” eleştirisi yönelten Amerika’ya mesaj verilmişti. Sonra birileri oturup Tahşiye davasını tersine çevirdi. Örgüte darbe vurmakla övünen AK Parti bürokrasisi, adamlara ulaşıp “Şikâyetiniz var mı?” diyerek yeni bir dava açtı. Hidayet Karaca, bu yüzden tutuklandı. Güya dizi filmin bir bölümünde Tahşiye geçiyormuş. Tahşiye örgütünün öncülerini pir-u pak tanıtmak için televizyon ekranına çıkardılar ve maksatlarının aksine kaderin tokadını yediler. Örgüt lideri olarak suçlanan kişinin El Kaide sempatisine, Üsame bin Ladin sevgisine canlı yayında şahit oldu insanlar. Bu arada Tahşiye davasına daha üç ay önce hâkim olmuş kişiler atandı ve bu hâkimlerin baktığı ilk duruşmada dosya yetkisizlik kararı verilerek Yargıtay’a gönderildi.
İktidar cephesinin El Kaide, El Nusra, Hizbullah, IŞİD gibi örgütlere karşı ılımlı; hatta tarafgir yaklaşımları kimi zaman gizlenemez hale geliyor. İslam coğrafyasını kana bulayan ve kanlı elleriyle bir İslam imajı oluşturanlara karşı dimdik durulabilseydi insanların kafası bu kadar karışmazdı… Bir Bakan’ın “IŞİD öldürüyor ama işkence etmiyor” diyecek kadar savunma hattı oluşturması AK Parti’deki tavrı yeterince ortaya koyuyor. MİT TIR’ları ile ilgili ortaya atılan bazı iddialardaki “silah yardımı” tezleri bu tavrın alttan alta ne denli güçlü tutulduğunu gözler önüne seriyor. Radikal örgütlerce yapılan kanlı eylemlerin (mesela Sultanahmet’teki karakol bombalaması) üzerine gümbür gümbür gidilmediği de gözden kaçmıyor.
Madalyonun bir de başka yüzü var: onlarca sene içinde yüzlerce kere test edildiği halde silahlı mücadeleye zerre kadar taviz vermemiş cemaatlere karşı takınılan iftiracı tavır, ürkütücü bir seyir takip ediyor. Emirleri altına alamadıkları cemaatlere karşı yürütülen karalama kampanyaları insanî ve İslamî hiçbir değerle izah edilemez. Sabıkalı bazı radikal gruplara karşı iktidar cephesinden empati ve sempati ile yaklaşılırken, silahlı mücadeleye ve illegal faaliyete zerre kadar yüz vermemiş ve barışçı söylemi asla terk etmemiş cemaatlere (özellikle de Fethullah Gülen Hocaefendi’ye ve sevenlerine) terör örgütü muamelesi yapmak, büyük bir zulüm değil de nedir?
Terörist olmayana terör suçlaması yapmak da bir çeşit terör estirmektir. Üstelik aynı zihniyet, terörden beslenen örgütlere sivil toplum örgütü muamelesi yapıyor kimi zaman. Aklını kaybetmiş, vicdanını yitirmiş, ahireti unutmuş herkese hatırlatmak lazım ki her müfteri, kendi iftirasının altında ezilmeye mahkûmdur. Nasıl sineğin uzun süre kartal gibi görünmesi mümkün değilse; kartalın sinekmiş gibi kendini lanse etmesi mümkün değil. Var gücüyle “Terörist Müslüman olamaz; Müslüman da terörist olamaz” diye haykıramayanlar! Sizdeki bu terör merakı ve masum vatandaşa karşı duyduğunuz kuyruk acısı olduğu müddetçe tarihin hakemliğinden yakanızı kurtaramayacaksınız.
Defterini dürmek
Yakın zamanda AYM'den başkan sıfatıyla emekli olan Haşim Kılıç, gayet net konuşmuş ve demiş ki: “Sulh ceza hâkimlikleri Anayasa'ya aykırı.” Gerekçesini de çok net ifade ediyor Başkan. Sulh ceza hâkimlerinden birinin verdiği karara itiraz yine aynı mahkemenin sıralı hâkimlerine yapılıyor. Bu sistemin Anayasa'ya aykırı olduğunu bilmek için AYM başkanı olmanız gerekmiyor aslında. Çok açık ve net bir durum söz konusu olduğu halde AYM üyelerinin çoğunluğu anayasaya uygun diyorsa hak, hukuk, adalet yerle bir olmuyor mu?
Kaldı ki bu mahkemeler kurulurken Tayyip Erdoğan “Taşları döşüyoruz” demekten çekinmemiş, “Tabiî hâkimlik” ilkesinin askıya alınmasını önemsememiş ve özel bir mahkemenin sonradan ihdas edilerek bir kitleye karşı bir linç kampanyası düzenleyeceğine dair endişeleri dikkate almamıştı. Yani? Var olan mahkemeler ve hâkimler bir kenara itilerek yeni mahkemeler kurulmuş, yeni hâkim ve savcılar atanmış “paralel yapı” adıyla uydurulan kuyruklu bir yalan doğrultusunda insanlar yargılandı, yargılanıyor...
Vaktiyle İstiklâl Mahkemesi'nin sebep olduğu mağduriyetler üzerinden edebiyat parçalayan ve mazlumlar üzerine destanlar yazanlar, aynı metotla masum insanları mahkeme karşısına çıkarmaktadır. Tabii ki tarih bir gün bu mahkemelerin kurucu zihniyetini, uygulayıcı motivasyonunu enine boyuna değerlendirecek, bazı kişileri mazlum deyip bağrına basacak; bazılarına da zalim deyip tam alnının ortasına o sıfatı yafta diye asacak… Bekleyip göreceğiz…
Hafta içinde BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, çok mühim bir ifşaatta bulundu. Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimi için partilerinin genel merkezine geldiğini naklederek, Erdoğan'ın “Cemaat” hakkında şöyle dediğini açıkladı: “Sulh ceza mahkemeleri ile ilgili düzenleme yaptık. Şu an Abdullah Bey'in (Gül) önünde. Bir hafta, 10 gün içinde kanun çıktığında bunların (Cemaat'in) defterini düreceğim.”
Tarihe tanıklık bu olsa gerek! Erdoğan'ın “Hayır öyle demedim” şeklinde bir açıklama yapması beklenir. Değilse, sulh ceza hâkimlikleri hakkında bütün tereddütler şahitler vasıtasıyla vesikalı hale gelmiş ve bu mahkemelerde görev yapan bütün hâkimlerin zan altında olmasının somut bir gerekçesi ortaya çıkmıştır.
Üstelik görünen o ki sulh ceza hâkimleri üzerinde çok ağır bir baskı bulunmakta. Mesela bu mahkemelerin proje olduğunu ve adalete uygun bulmadığını söyleyen Sulh Ceza Hâkimi Kemal Karanfil, sürgün edildi. İstanbul'da 6 olan sulh ceza hâkimlikleri 10'a çıkarıldı; 7. Sulh Ceza Hâkimliği'ne atanan Çiğdem Yılmaz, görevi kabul etmedi. Onca ikna çalışmasına rağmen görevi geri çeviren Çiğdem Hanım'ın yerine amaca uygun isim bulunamayınca 7. Sulh Ceza Hâkimliği geçici olarak kapatıldı. 4. Sulh Ceza Hâkimi Recep Uyanık'ın da ayrılma arzusuna olumlu cevap verilmediği basına yansıdı. Yargı mensupları “Ne günlere kaldık” deyip hayıflanıyordur herhalde.
Bir de muktedir zihniyetin buyruğu kabul edip önündeki dosyaya göre hareket eden hâkimlere karşı takınılan kaba bir tavır var: Türkiye'nin değişik yerlerinde emredildiği (en azından yönlendirildiği) gibi karar vermeyen yargı mensuplarının görev yerleri değiştiriliyor. HSYK hâkimlik/savcılık mesleğini yerle bir eden bu yanlış uygulamalara karşı en küçük bir irade ortaya koyamıyor. “Neyin bedelini ödüyorsunuz ki meslektaşlarınıza sahip çıkmıyorsunuz?” diye soran yok. Maalesef hiçbir dönemde yargı mensupları bu kadar hırpalanmadı, imaj kaybetmedi. Şu anki verilen fotoğraf, (maalesef) parti yargısının inşa edildiğini ve adaletin rafa kaldırıldığını ortaya koyuyor. Böyle giderse defteri dürülen, toplumsal kitleler değil; adaletin ta kendisi olur ve bu ağır sorumluluk Türkiye'mize ciddi zarar verir…
Herkesin şu sosyolojik gerçeği bilmesinde fayda var: Yargı yoluyla sosyal hareketlerin defteri dürülemez. Sosyal gerçekliği olan ve gönüllülük esasına dayanan barışçı bir harekete yargı eliyle tuzak kurmak, tarihin affetmeyeceği korkunç bir hatadır...
Bu yasa çıkarsa...
Son torba yasa sayesinde “Banka battı” diye yazmanın artık suç olmaktan çıkarılacağı söyleniyor. Maksat belli: Bank Asya konusunda iftiraya varacak şekilde ileri geri konuşanlar ve onlara o malzemeyi verenler suç işledi; şimdi o suçtan hesaba çekileceklerini ve hesap veremeyeceklerini düşünüyor. Aslında Bank Asya konusunda suç işleyenlerin yakayı kurtarmaları artık çok zor. Suç devam ettikçe kanun da kurtaramaz onları.
Bence bu yasa çıksın ve bankalar hakkında ekonomiyi sarsacak haber yapılmasına izin verilsin. İşte o zaman görmek gerekiyor onca zulme karşı sessiz kalan bazı bankaları. Tabii bir de karmaşık ilişkiler içinde faaliyet gösteren bazı kamu bankalarının akıbetine bakmak gerekecek. Onlar kendilerini nasıl kurtaracak hep beraber onu da görelim. Her konuşmasında evrensel hukuk vurgusu yapan Bakan Ali Babacan bile muhtemel tehlikeyi hesap edemiyorsa bırakın yasa aynen öyle çıksın. Sonra herkes hesabını kamuoyu huzurunda versin.
Zaten bankacılık sistemi hukuk dışı bu hoyratlık yüzünden eriyor. Citigroup Türkiye'den çıktı. HSBC ülkeyi terk etmek üzere. Kamu bankalarının feci durumunu anlamak için New York'taki önemli bir kamu bankasının işlemlerinin neden aylardır durdurulduğunu, başka ülkelerin de içinde olduğu skandal iddiaları kamuoyu da bilsin. Haydi hükümet, sıkıysa torba yasayla, “banka battı/batıyor” haberlerini suç olmaktan çıkar. Çıkar ki herkesin boyu posu belli olsun... Ya da bu çılgın projeden vazgeç ki BDDK, TMSF, yandaş medya hesap versin…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015