Ergun BABAHAN
12 Mart da, 12 Eylül de darbe yoluyla ortaya çıkan faşizan rejimlerdi. Ancak darbe sonucu gelen rejimlerin ortak noktaları NATO'ya bağlılık sözüydü. Darbeciler Batı'nın güvenlik ve ticari sisteminin dışında kalmak istemiyordu. O dönemin tek patronu olan Amerika da Sovyetler Birliği'ne karşı ortak cepheyi koruma adına, insan hakları ihlallerini görmezden gelebiliyordu.
Sovyetler Birliği'nin yıkılması, sadece güvenlik anlayışına dayanan bu ittifakın değerler anlayışını yıktı. Demokrasi, insan hakları, serbest rekabet ve bunun varlığını sağlayan bağımsız, güvenilir ve saygın bir hukuk sistemi anlayışı öne çıktı. NATO ittifakı içinde yer almak için sadece ortak güvenlik anlayışını savunmak yetersiz kaldı.
Bu arada başka bir şey de oldu. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından yeşeren demokratik rejimler güç kaybetmeye başladı.
Gerçek demokratik rejimlerin sayısında bir gerileme görüldü. Yerleşik düzenin değişiminden endişe eden yerleşik güçler, konumlarını tehdit eden kesimleri yine baskı altına alma, ülke kaynaklarını yolsuzluk ve hukuksuzlukla yağmalama yolunu seçtiler.
Türkiye, 2010 yılına kadar yerleşik güçlerin, yeni gelen ve Avrupa'ya açılım sağlayan AKP iktidarını darbe ve komplolar yoluyla tasfiye çalışmalarına tanıklık etti. Bugün kimileri inkara çalışsa da Ergenekon ve Balyoz davalarında ortaya çıkarılan yapı da tam buydu.
Ancak 2010'dan sonra yeni gelen ve kendisini demokrasi maskesi altında gizlemeye çalışan rejimin de en az eskisi kadar yolsuzluk içinde olduğunu ortaya koydu. Yeni gelen ve çalan kesim, sadece çaldığının biraz daha fazla kısmını sağlık hizmeti, konut desteği, sadaka ve yardımlarla geniş kesimlerle paylaşmaya razı olmuştu ama bu arada pasta ile birlikte yolsuzluğun boyutu da yükselmişti.
Bu tablo, yenilerin eskilerle ittifakı ile sonuçlandı ama ittifak iki kesimin de Batı karşıtı unsurları arasında gerçekleşti. Bugün AKP ve derin devlet denilen yapı arasındaki ortak cephenin en büyük özelliği, Batı karşıtlığında birleşiyor olmalıdır. Erdoğan'ın her Batı karşıtı söylemi bu ittifakı güçlendirmekte, derinleştirmektedir.
Obama'nın kameralar önünde gerçekleştirdiği Türkiye ve Erdoğan eleştirisi, bu tablonun açık bir dille ifadesidir. Batı, bugün için Türkiye'ye mecburdur ama bu mecburiyetin ne kadar daha devam edeceği belirsizdir. Söylemi, yaşamı ve eylemi ile Batı'nın her türlü değerinden hızla uzaklaşan Türkiye'nin başta NATO olmak üzere Batılı kurumlar içinde kalması giderek imkansız hale gelecektir. Türkiye'nin NATO'da kalması, Suudi Arabistan'ın NATO'ya üye olması ile eşdeğer ifade eder anlama gelecektir.
NATO ve Avrupa Birliği, Türkiye'nin serbest pazar ekonomisine, iyi-kötü demokratik bir düzen içinde yaşamasına, laiklik ilkesine bağlı kalmasını sağlayan en önemli iki demirdi. Bu geminin güvenli sularda kalmasını, derin denizlerde başıboş sürüklenmemesini sağlıyordu. Türkiye bu iki demiri kaybetmek üzere.
Yolsuzluklara bulanıklığını giderek artan bir dincilik maskesi altına gizlemeyi başaran, bunun için çocuk tecavüzü dahil her türlü ahlaksızlığa sahip çıkmak zorunda kalan bir zihniyetin ülkeyi götürdüğü nokta, koyu bir karanlıktır. Bu kadar büyük suçları organize bir şebeke gibi işleyenlerin iktidarı demokratik yöntemlerle bırakmasını beklemek safdilliktir. Bir mafya grubunun güç ve etki alanını kendiliğinden başka gruplara bırakmasını beklemek kadar safça bir yaklaşımdır bu.
AKP'nin Kürt sorununu yeniden şiddet alanına sürüklemesinin bir nedeni de budur: Demokratik tartışmayı bitirmek, müzakereyi bir çözüm yolu olarak devreden çıkarmak ve şiddeti her alanın tek çözümleyicisi olarak devreye sokmak. Obama'nın açık ve net eleştirilerinin ardından bir takım gazetecilerin yaptıkları haberler, attıkları manşetler nedeniyle gözaltına alınması, önümüzdeki dönemde neler yaşanacağını açık göstergesidir.
Bu gerilim, Batılı değerlerden kopuş, Kürt meselesinin demokratik yöntemlerle çözülememesi gibi gelişmeler, Türkiye'yi yeniden ‘‘Avrupa'nın Hasta Adamı'' konumuna getirmektedir. Gelinen nokta da hem Rusya, hem de Batılı ülkelerle gerilim yaşanıyor olması, bu tanımı daha da haklı kılmaktadır maalesef. Yakın zamanda hastalığın tedavi olması imkansız biçimde bütün vücudu sarması kaçınılmaz görülmektedir.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021