Ergun BABAHAN

İnancı bile çürüten bir coğrafya burası
25.04.2016
1657

 Siyasi yelpazenin görece ‘sol'unda yer alan geniş bir kesim, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla gündeme gelen darbe, faili meçhul cinayet iddialarına inanmıyor, ikna olmak istemiyor. Onlar bu davaları Silahlı Kuvvetlere karşı düzenlenmiş bir komplonun parçası olarak görüyor.

Çünkü bizim askeri vesayet dediğimiz, demokratik sistemin Batı'da olduğu gibi herhangi bir baskı altında olmadan işlemesi, hukukun görece bağımsız kalması, onların kurduğu tezgaha ters düşüyordu. Daron Acemoğlu'nun James Robinson ile ortaklaşa yazdığı ‘‘Why Nations Fail'' veya Türkçe adıyla ‘‘Uluslar Neden Çöker'' kitabında anlattığı gibi, askeri vesayetin oluşturduğu kapalı devre ekonomik ve kültürel düzenin devamını istiyorlardı.

 

Ergenekon ve Balyoz davalarına eklemlenen AKP'nin kitlesel başarısı, bu kitlenin haklı olduğunu gösterdi. O sistem yıkıldı ve Özal döneminde güç kazanan muhafazakar Anadolu sermayesi sisteme girdi, askeri vesayetin ekonomik ve kültürel üstünlüğünü yıktı.

 

AKP hem İstanbul sermayesinin özellikle bankacılık sistemi üzerinden işleyen ekonomik tekelini kırdı, hem de bu sermayeyle özdeşleşmiş kültürel değerleri erozyona uğratmaya başladı. Atatürk'ün adının kamusal alandan silinmesi, Meclisi kuran 23 Nisan'ın önemsizleştirilmesi, gençliğin modernleştirilmesini amaçlayan 19 Mayıs'ın muhafazakar bir içeriğe kavuşturulması bu adımın parçalarından.

 

Giderek İslami bir tona bürünen bu hareketin yolsuzluk ve hukuksuzluklarla askeri vesayet benzeri bir rejim kurduğu ortada. Yargı, askeri vesayet döneminde tanık olduğumuz kuşatma altında. Faili meçhul cinayetler örtülüyor, devlet adına kurşun atanlar korunup kollanıyor.

 

Kendilerine Müslüman diyen kesim açısından daha vahim olan yolsuzluklar belgesi, ses kaydı ile ortaya çıkıyor. Ancak, Ergenekon ve Balyoz davalarına inanmayan kesim gibi, bu kesim de yolsuzluklara inanmıyor. İçten içe bilse bile iddiaları kabul etmiyor.

 

Çünkü yıllarca kenarında durup merkezine oturduğu sistemin yıkılıp gitmesinden endişe ediyor. İster askeri vesayet, ister adına oluşturulmuş otoriter İslami rejim fark etmiyor, yancılar avantalarına bakıyor ne yazık ki.

 

Ancak, askeri vesayetin Cumhuriyet ve demokrasi düşüncesini çürütmesi gibi, otoriter hatta faşizan İslam rejimi de Müslümanlığın içini boşaltıyor.

 

İslam, ruhi değerlerinden, kişinin kendisiyle hesaplaşmasından ve Tanrı'ya ulaşmanın bir yolu olmaktan çıkıp umreye gidip fotoğraf çektirmekten, cumaya gitmekten, başını örtmekten veya oruç tutmaktan ibaret şekilsel bir din haline geliyor.

 

Cumhuriyet ve demokrasiyi çürüten bu topraklar ve anlayış, bu kez inancı çürütüyor, içini boşaltıyor.

 

Maddi olanın, manevi olanın bu kadar önüne geçtiği bir düzen gerçekten az görülmüştür. Maddeci olarak gördükleri Marksizm'in kültürel değerleri, bugünün İslam anlayışıyla kıyaslanamayacak derecede ileriydi.

 

Her geçen gün daha maddeci olan bu anlayışın sonunda bir kırılmaya uğramasını beklemek gerçekçi değil. Bu rejimin krizi, ekonomik paylaşımın zayıflaması veya çökmesiyle çıkacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar