Ergun BABAHAN
Siyasi yelpazenin görece ‘sol'unda yer alan geniş bir kesim, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla gündeme gelen darbe, faili meçhul cinayet iddialarına inanmıyor, ikna olmak istemiyor. Onlar bu davaları Silahlı Kuvvetlere karşı düzenlenmiş bir komplonun parçası olarak görüyor.
Çünkü bizim askeri vesayet dediğimiz, demokratik sistemin Batı'da olduğu gibi herhangi bir baskı altında olmadan işlemesi, hukukun görece bağımsız kalması, onların kurduğu tezgaha ters düşüyordu. Daron Acemoğlu'nun James Robinson ile ortaklaşa yazdığı ‘‘Why Nations Fail'' veya Türkçe adıyla ‘‘Uluslar Neden Çöker'' kitabında anlattığı gibi, askeri vesayetin oluşturduğu kapalı devre ekonomik ve kültürel düzenin devamını istiyorlardı.
Ergenekon ve Balyoz davalarına eklemlenen AKP'nin kitlesel başarısı, bu kitlenin haklı olduğunu gösterdi. O sistem yıkıldı ve Özal döneminde güç kazanan muhafazakar Anadolu sermayesi sisteme girdi, askeri vesayetin ekonomik ve kültürel üstünlüğünü yıktı.
AKP hem İstanbul sermayesinin özellikle bankacılık sistemi üzerinden işleyen ekonomik tekelini kırdı, hem de bu sermayeyle özdeşleşmiş kültürel değerleri erozyona uğratmaya başladı. Atatürk'ün adının kamusal alandan silinmesi, Meclisi kuran 23 Nisan'ın önemsizleştirilmesi, gençliğin modernleştirilmesini amaçlayan 19 Mayıs'ın muhafazakar bir içeriğe kavuşturulması bu adımın parçalarından.
Giderek İslami bir tona bürünen bu hareketin yolsuzluk ve hukuksuzluklarla askeri vesayet benzeri bir rejim kurduğu ortada. Yargı, askeri vesayet döneminde tanık olduğumuz kuşatma altında. Faili meçhul cinayetler örtülüyor, devlet adına kurşun atanlar korunup kollanıyor.
Kendilerine Müslüman diyen kesim açısından daha vahim olan yolsuzluklar belgesi, ses kaydı ile ortaya çıkıyor. Ancak, Ergenekon ve Balyoz davalarına inanmayan kesim gibi, bu kesim de yolsuzluklara inanmıyor. İçten içe bilse bile iddiaları kabul etmiyor.
Çünkü yıllarca kenarında durup merkezine oturduğu sistemin yıkılıp gitmesinden endişe ediyor. İster askeri vesayet, ister adına oluşturulmuş otoriter İslami rejim fark etmiyor, yancılar avantalarına bakıyor ne yazık ki.
Ancak, askeri vesayetin Cumhuriyet ve demokrasi düşüncesini çürütmesi gibi, otoriter hatta faşizan İslam rejimi de Müslümanlığın içini boşaltıyor.
İslam, ruhi değerlerinden, kişinin kendisiyle hesaplaşmasından ve Tanrı'ya ulaşmanın bir yolu olmaktan çıkıp umreye gidip fotoğraf çektirmekten, cumaya gitmekten, başını örtmekten veya oruç tutmaktan ibaret şekilsel bir din haline geliyor.
Cumhuriyet ve demokrasiyi çürüten bu topraklar ve anlayış, bu kez inancı çürütüyor, içini boşaltıyor.
Maddi olanın, manevi olanın bu kadar önüne geçtiği bir düzen gerçekten az görülmüştür. Maddeci olarak gördükleri Marksizm'in kültürel değerleri, bugünün İslam anlayışıyla kıyaslanamayacak derecede ileriydi.
Her geçen gün daha maddeci olan bu anlayışın sonunda bir kırılmaya uğramasını beklemek gerçekçi değil. Bu rejimin krizi, ekonomik paylaşımın zayıflaması veya çökmesiyle çıkacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021