Etyen MAHÇUPYAN
Laik kesimin kendi sokağında yaşamakta olduğu kültür şokunu atlatma çarelerinden biri de dindarları anlamak üzere sosyal bilime müracaat etmek. Ne yazık ki bu kaynaktan epeyce mizahi ürünler çıkabiliyor ve asıl hazini, laik kesim bunları da büyük bir ciddiyetle 'bilgi' hanesine yazıyor.
Geçen hafta Taraf'ta Neşe Düzel'in söyleşi konuğu Berkeley Üniversitesi'nden Cihan Tuğal'dı. Dindar kesimi tanımak için iyi bir muhatap gibi durmaktaydı, çünkü kendisinden şu satırlarla söz etmekteydi: "2002-2006 dönemini sahada geçirdim. Kahvelerde, okullarda, camilerde onlarla iç içeydim, onların parçası gibiydim, her şeyi birebir görüyordum."
Söyleşi AKP'nin milliyetçiliğinin tespiti ile başlıyor: "Ak Parti'nin damarlarında milliyetçilik akıyor... Ak Parti, içine İslamcılığın yedirildiği bir Türk milliyetçisi partidir... Türkiye'de milliyetçilik ve din birleşmiştir ve biz bunları ayıramayız... 12 Eylül ideoloji olarak Türk-İslam sentezini getirdi. Ak Parti ile de Türk-İslam sentezi iyice güçlendi." Tespit çok açık... Ne var ki aynı partinin 'içine' girdiğimizde durum biraz karışıyor: "(Ak Parti) dindar Türklerin ve dindar Kürtlerin bir koalisyonu gibi... Ama Ak Parti'nin Kürtleri de çok milliyetçi." Kürt milliyetçileri partiyi niye destekliyorlar sorusuna ise şu cevabı alıyoruz: "BDP'yi ateist bir parti olarak görüyorlar." Böylece milliyetçi Kürtlerin inancı öne çıkaran bir tercih yaptıklarını ve AKP'nin buna müsait bir zemin oluşturduğunu kavrıyoruz. Bunun nasıl olabildiğine ilişkin açıklama ise şu: "Türk tanımı milliyetçiliğin en muğlak tarafıdır... Zaten Türk tanımı, gücünü muğlaklığından, net olmayışından alıyor."
Bu durumda güçlenen Türk-İslam sentezine ne oldu acaba? Muğlaklaştığı oranda güçlenen Türklük ile Müslümanlaştığı oranda zayıflayan Kürt milliyetçiliğinin buluştuğu yer mi? Neyse buraya takılmayalım, çünkü AKP belli ki çok daha 'derinlikli' bir bakışı hak ediyor: "Ak Parti milliyetçi bir partidir, ama aynı zamanda çok profesyonel, esnek ve liberalleşmiş bir partidir de. Çünkü Ak Parti her şeyi birden olmak istiyor ve oluyor da! Nitekim bir anlamda Müslüman partidir, bir anlamda milliyetçi partidir, bir anlamda da liberalleşmiş partidir." Umarız şimdi laik kesimin kafası büyük çapta aydınlanmıştır, çünkü böylesine oynak bir parti için ancak 'kişiliksiz' tabiri uygun düşer. Ama zaten 'sosyal bilimcinin' demeye çalıştığı tam da budur: "(ahlak anlayışına ilişkin olarak) Profesyonel siyaset açısından ne en fazla puan toplayacaksa onu yapıyor Ak Parti... (özel alana ilişkin olarak) Referansının din olduğuna hiç şüphe yok. Bunun oy toplayacağını düşünüyor... (nasıl bir Türkiye isteniyor sorusuna yanıt olarak) Daha dindar, daha muhafazakâr bir Türkiye istiyor, ama... Türk devletinin gücü her şeyden daha öncelikli! Daha demokratik, daha özgür bir Türkiye değil öncelik."
Herhalde laik kesim şimdi iyice rahatlamıştır. Bütün ideolojik sıfatları kendisinde toplayan bu partinin oportünist olduğunu söylemek istiyorduk ama elde kanıt olmadığı için dilimizi tutuyorduk. İşte sahada dört yıl çalışıp 'onlarla iç içe' olmuş bir sosyal bilimci gerçeği aydınlatıyor: AKP tam bir takiye partisi. O kadar ki sadece demokrasi değil, ahlak ve hatta Müslümanlık bile oy toplamak için birer araçtan ibaret. Bazı 'münafıklar' şimdi çıkıp AKP'nin yaptığı reformlara işaret etmeye kalkabilirler. Neyse ki elimizde sosyal bilimin nesnel gözlemleri var: "(milliyetçi bir parti Öcalan ile nasıl görüşüyor sorusuna ilişkin) Ak Parti kendi ideolojisini en az ciddiye alan, reel politikaya ve pragmatizme en yakın partidir."
Böylece 'ana yönelimi' olan Türk milliyetçiliğini İslam'la bütünleştiren bu partinin, aynı zamanda ilkesiz bir pragmatizmin ötesinde, kendi ideolojisini bile ciddiye almadığını öğrenmiş olduk. Öte yandan Öcalan'la görüşmenin taban tarafından nasıl kabul edildiği sorusu şöyle yanıtlanmış: "(Ak Parti'yi) diğerlerinden ayıran en büyük özelliği, tabanının güven duyması. Hem dindar oldukları için, hem de kendi içlerinden çıktığı için, bu hareketin kadrolarına güven duyuyor taban."
Böylesine oportünist, İslam'ı bile araçsallaştıran bir partiye nasıl güven duyuluyor diye sorabiliriz. Demek ki dindarlar meseleyi laik kesim kadar berrak göremiyorlar. Nitekim meğerse dindarlar AKP kadrolarını da kendileri gibi dindar sanmaktaymışlar! Yani meselenin özü şu: Aslında kendisini dindar gösteren ilkesiz bir parti ve onun tabanında da bu partiyi iyi tanımayan saf dindarlar var... Oysa laik kesim sosyal bilim sayesinde olayı net bir biçimde görüyor.
Allah razı olsun şu sosyal bilimden... Yoksa endişe içinde yaşayıp duracaktık. [email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023