Etyen MAHÇUPYAN
Almanya çomak sokmasaydı bu yıl da atlatılmış olacaktı. Obama soykırım dememiş, Erdoğan yine hakkaniyeti kollayan, temkinli ve dengeli bir açıklama yapmıştı. Ne var ki Almanya ‘asıl’ sorunun devam ettiğini hatırlatmış oldu. Sorun kendilerini ‘Türk’ olarak adlandıranlar arasında tarih nosyonunun çok zayıf olması, geçmişin kimlik kaygısı içinden okunması ve bu psikoloji nedeniyle yüzeyselliğe bel bağlanması. Anlaşılan Türkiye toplumu bu tür meseleleri konuşmak ve anlamak için hala yeterli olgunlukta değil.
***
Yıllar içinde gelinen nokta inkardan uzaklaşma ve acıları paylaşma ile sınırlı kaldı. Ama henüz yaşananlara nesnel bir bakışın, kendini ‘kenara koyan’ bir toplumsal irdelemenin çok uzağındayız. Bunun için önce zihinsel bir ayıklama sürecinden geçmek gerekiyor. Şu anki Birleşmiş Milletler soykırım tanımını hukukun dışında, insani bir durumun adı olarak düşündüğünüzde, 1915’e bu adı uygun bulmamak güç. Bu tanımın içerdiği 3 koşul üzerinde tartışma yok. Eylem belirli bir kimlik grubuna yönelikti, kişi farklılığını önemsemeyen şekilde yığınları hedef almıştı ve merkezi bir yönlendirme ile yürütülmüştü. Ancak 4. koşul olan ‘niyet’ meselesi tartışma konusu ve birçok insan devletin tüm Ermenileri öldürme niyetinin olmadığını, mallarını kayıt altına aldığını, gittikleri yerde yaşamalarını öngördüğünü öne sürerek 1915’e soykırım denemeyeceğini söylüyor.
***
Maalesef bu pek güçlü bir tez değil… Tehcir birçok kafilenin Suriye çöllerine sürülmesini ifade ediyor. İlk kafile sağ salim gidemiyor, ama ikinci de gönderiliyor. O da sağ salim gidemiyor ama devlet üçüncüyü gönderiyor… Yani insanları sonucunu bildiği bir yolculuğa çıkarıyor. ‘Niyetin’ ölçütü bu… İlk başta niyet yoktu denebilir ama sonrasında denemez. Malların kayıt altına alınmasının ne anlama geldiğini ise biliyoruz. 1913-14’te tehcir edilen Rumlar ve Süryanilerle birlikte servetin yarısından fazlasından söz ediyoruz. Bunlar kayıt altına alındı, İttihatçılara ve yerel taşeronlara dağıtılarak millileştirildi. Osmanlı mahkemelerinde yargılanıp idam edilen bin küsur kişi Ermenilere kötü davrandıkları için değil, bu servetin bir bölümünü zimmetlerine geçirdikleri için cezaya çarptırıldılar. Ayrıca Ermenilerin sürüldüğü bölgenin yaşanabilir bir yer olmadığını da yine Osmanlı kayıtlarından biliyoruz. Balkan göçmenlerinin oraya aktarılması söz konusu olduğunda, Der Zor havalisinin ‘yaşanamaz’ olduğu yerel mülki amir tarafından merkeze bildirilmişti. Diğer bir deyişle devlet insanları o bölgeye gönderirken, çok muhtemelen orada hayatta kalamayacaklarını da biliyordu.
Kısacası, devlet adına tasarrufta bulunan İttihat Terakki hükümeti ne yaptığının farkında olarak tehciri organize etti. Bu arada beş on jandarma ile yürütülen, kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan kafilelerin niçin ‘Ermeni çetelerince’ kurtarılmadığını, erkeklerin ailelerini kurtarmak için niçin hiçbir şey yapmadığını sorabilirsiniz. Unutmayın ki o dönemde 15-45 yaş arası en az 400 bin Ermeni erkek olmalı…
***
Çıkış bunların yaşanmadığını kanıtlamaya çalışmak değil. Aynı dönemde on binlerce kişinin Müslümanlar sayesinde kurtulduğunun, birçok Ermeni’nin devletteki görevine devam ettiğinin anlamını kavramak. Devletin ırkçı bir yaklaşıma sahip olmadığını, ama tarihsel koşullar ve endişeler altında bu kararı –sonucuna razı gelerek – hayata geçirdiğini içselleştirmek.
1915 kendine has bir olay. ‘Soykırım’ torbasının içine atarak ‘kurtulmak’, kendimizi rahatlatmak da mümkün değil... Bu olayı kendimizi tanımak üzere, içerdiği çeşitlilikler ve çelişkilerle birlikte ‘insani’ bir durum olarak kavramak gerekiyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024