Etyen MAHÇUPYAN
Baykal sonrasının CHP'si bu siyasi çizginin tarihsel macerası içinde bir bunalım ve geçiş dönemini ifade ediyor.
Kılıçdaroğlu'nun kaset marifetiyle ve OdaTV mahreçli bir şantaj ve baskı mekanizmasıyla başa geçmesinin ardından zaten ortaya çelişkili bir durum çıkmıştı: Sosyal demokrat olma hevesini taşıyan ve nispeten özgürlükçülüğü savunmaya istekli bir başkan seçilmiş, ama bu başkanın seçilme yöntemi arka planda bir pazarlık mekanizmasının çalışacağını da göstermişti. Kılıçdaroğlu, bu kırılgan zemin üzerinde pek de fena bir performans izlemedi. Toplumsal açıdan anlamlı bir siyaset geliştiremedi, ama en azından kendi konumunu sağlamlaştıracak adımları hayata geçirdi. Bu strateji bir yönüyle Önder Sav gibi teşkilata hakim eski tüfeklerin, diğer yönüyle de Süheyl Batum gibi dış manipülatif güçlerin temsilcisi hüviyetindeki kişilerin 'olabildiğince' tasfiyesini sağladı.
Böylece Kılıçdaroğlu, tüm kanatlara mesafe alan, parti içi siyasetin üstünde bir konuma yerleşti. Ne var ki bu durum, her iki kanatta da rahatsızlık yarattı ve siyasi partilerin işleme mantığında sıkça rastlandığı üzere, söz konusu kanatlar arasında bir yakınlaşma üretti. Bugün CHP'nin eski Kemalist ve devletçi kadroları ile ulusalcı cemaat arasında doğal bir işbirliği yaşanıyor. Hedef ise Türkiye'nin meselelerinin çözümlenmesi veya iktidara ulaşılması değil. Hatta AKP'nin eleştirilmesi ve yıpratılması bile ikincil. Şimdi hedef, önümüzdeki dönemde ulusalcılığı Parlamento'ya sokacak bir parti içi dönüşümün yaşanması. Tabii ki bu dönüşümün doğal destekçileri olan parti eski tüfeklerine de bir yer açılacak. Zaten bu iki grup arasında ideolojik açıdan büyük bir farklılık olmadığı gibi, eski tüfeklerin kendilerini ayrı kılacak bir siyasi duruşları da bulunmuyor. Öte yandan laik ve kentli seçmenin ideolojik tahayyülünde psikolojik unsurlar, yenilgi hissi, öfke çok daha öne çıkıyor. Bu durumda içi kof olsa da, temsil yeteneği olan bir söylemin 'sentez' işlevi görmesi muhtemel gözüküyor. Söz konusu sentez 'Atatürk' ve 'Atatürkçülük' kelimelerinin, yeni bir sabite olarak lanse edilmesi ve içerdiği dokunulmazlık sayesinde ulusalcı ideolojinin bir tür 'devlet sahiplenmesi' olarak sunulması olacak.
Sonuç olarak önümüzdeki dönemde Kılıçdaroğlu'nun popülizmi ile ulusalcıların nispeten sert bir ideolojik çekirdeği ima eden 'Atatürkçülüğünün' karşı karşıya geleceğini tahmin etmek zor değil. Bu orta vadeli siyasetin ilk durağı kurultay... Kılıçdaroğlu, burada altı aylık bir erteleme alabildi, ama buna karşılık 2012'nin ilk yarısında giderek sıkışması muhtemel. Belki de kurultayı bir an önce yapmak Kılıçdaroğlu için çok daha hayırlı olacaktı.
Nitekim CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün Dersim 'isyanı' konusunda söyledikleri, bu yönde gelişmesi istenen yeni iç mücadelenin de gerekçesi oldu. On iki kişilik bir grup Kılıçdaroğlu'nun ve yetkili organların sessiz kalmasını protesto ederken sundukları metinde şöyle dediler: "Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü 1920-1940 arasındaki dondurulmuş bir zaman dilimine hapsederek... hakarete vararak insafsızca eleştirenler kervanına CHP'den, içimizden birilerinin de katıldığını gördük... CHP tesadüfen kurulmuş, siyaset mühendislerinin projelendirmesi ile kendisine rota arayan, tarihi ile hesaplaşmaktan korkan bir siyasi parti değildir. CHP, yüz yıl öncesinden kalan hesapların yeniden masaya yatırıldığı bu dönemde de kendisini başkalaştırmaya zorlayan iç ve dış talep sahiplerine direnecek kadar güçlü ve birikimlidir. CHP tabanı Cumhuriyet'imizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'e de partimizin temel ilkelerine de sımsıkı sahip çıkmaya devam edecektir. CHP, sinsi politik maceraperestlerin devşirme, dönüştürme planlarını boşa çıkaracak yeniden bir direniş, bir karşı koyuş, bir siyasi başkaldırı partisi olmak durumundadır... Muhafazakâr ve neoliberal tavsiye odaklarının kılavuzluğuna uyum sağlamaya dönük siyasi tavırların, partimizi ve temel ilkelerimizi kamuoyunda tartışılır hale getirdiği artık görülmelidir."
Verilen mesaj açık gözüküyor: Birincisi, Atatürk ve Atatürkçülük CHP için sadece dünün değil bugünün de ideolojik zeminidir. İkincisi, CHP konjonktüre göre değişecek değil, her türlü konjonktüre rağmen değişmeyecek olan bir siyasi harekettir. Dolayısıyla üçüncüsü, CHP bir 'direnç' ve eskiyi yeniden kurmaya yönelik bir 'devrim' siyasetinin taşıyıcısıdır. Nihayet dördüncüsü, Kılıçdaroğlu'nun 'muhafazakâr ve neoliberal' yani gayrı-ulusalcı etkiler altında kalması kendisini gayrimeşru kılmaktadır.
Bu söylemin epeyce arkaik olduğu kuşkusuz. Ama işlevsiz olduğunu söylemek zor... Ulusalcılar CHP'yi bölünmeye zorlayarak teslim almaya çalışıyorlar ve bunda başarılı olma ihtimalleri epeyce yüksek. Çünkü AKP iktidarları sürerken, Kılıçdaroğlu popülizminin bu partiyi seçmen nezdinde anlamlı kılması pek olası değil. Öte yandan Cumhuriyet demokratikleşirken, bu değişimi bir 'ölüm' olarak algılayanların yeni siyaseti Atatürk'ün 'ilelebet yaşaması' üzerine kurmaları, bitmekte olan bir döneme de bir tür ağıt yakmak gibi...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024